Azınlık yarasına zayıf sargı

'Tarihî adım' diye sunulan kararnamenin yürürlüğe girmesinin ardından azınlık vakıflarına ait taşınmazların iadesiyle ilgili başvuru süresi dün doldu. Şimdiye kadar 51 adet mülk vakıflar adına tescil edildi. Oysa Uluslararası Hrant Dink Vakfı'nın çalışmasına göre, İstanbul'da sadece Ermeni vakıflarına ait 621 el konulmuş mülk bulunuyor.

Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden (VGM) edinilen bilgilere göre, vakıf mallarının iadesiyle ilgili kararname kapsamında bugüne kadar 165 vakıftan 56'sı, 430 taşınmaza ilişkin başvuru yaptı. Başvurulardan 51'inde taşınmazın iadesine, birinde de bedelinin ödenmesine karar verildi. 32 iade talebi ise reddedildi. Son aylarda yoğunlaşan başvurular, VGM'nin iki haftada bir yapılan toplantılarında değerlendirilmesine önümüzdeki süreçte devam edilecek.

'Umutluyduk ama...'

Konuyla ilgili Tarafın sorularını yanıtlayan Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş iade sürecini 'olumlu ama yetersiz' bir adım olarak niteledi. Koptaş, 'İlk haberler çıktığında biz de çok ciddi bir iade sürecin başlayacağını düşünmüştük. Ama sonra bunun böyle olmadığını gördük. O nedenle de Agos'ta 'Vakıf Talanına Eksik Telafi' başlığını attık. Binin üzerinde el konulmuş mülk var. Bu İstanbul'un Beyoğlu İlçesi'nde bulunan Galata süreçte bunların yüzde 10'unun iade edilebileceğini düşünüyorum' dedi. Milliyetçilerin tepkilerinden çekindikleri için hükümetin sorunu bütüncül bir şekilde yaklaşmadığını ve kökten çözmediğini belirten Koptaş 'Ama bu kadarı bile geçmiş uygulamalarla kıyaslandığında çok olumlu. Ekonomik olarak vakıfların nefes almasını sağlayacak' diye konuştu.

Uluslararası Hrant Dink Vakfı bünyesinde yürütülen Ermeni Vakıflarının mülkiyet sorunu ve çözümüyle ilgili projede çalışan Özgür Eren de, kendilerinin İstanbul'da Ermeni vakıflarına ait Rum İlköğretim Okulu, asıl sahibine devredilen 1279 mülk tespit ettiklerini, bunlardan 621'inin mülkiyet problemi olduğunu söyledi. İadeler için 'çok yetersiz' diyen Eren, vakıfların el konulmuş mallarını talep edebilmek için bilgi belge bulmakta yaşadıkları zorlukları şöyle anlattı: 'Örneğin ellerinde bir adres var ama sokağın ismi yıllar içinde defalarca değişmiş. Şimdi hangi ada paftaya tekabül ettiğini bulamıyorlar. İğneyle kuyu kazmak durumunda kalıyorlar. Oysa devlet için çok kolay bu. Zaten el koyan devlet. İspat yükünü vakıflara, mağdurlara vermiş olması büyük az sayıdaki vakıf mülkünden biri sorun. Burada mesele bakış açısı. Gerçekten hak telafisi yapılmak isteseydi Vakıflar Genel Müdürlüğü'yle koordineli bir çalışma yapılmasını sağlardı.'. İade edilecek malların 1936 Beyannamesi'nde üstelenenlerle sınırlanmış olmasını, vakıflardan alınıp bağışçılara verilenleri kapsamamasını da eleştiren Eren'in verdiği bilgiye göre, Hrant Dink'in yetiştiği kamp olan Tuzla Kampı'yla ilgili iade başvurusu da reddedildi.

Vingas: Biz de değişmeliyiz

Cemaat Vakıfları Meclisi temsilcisi Laki Vingas, vakıf malların iadesiyle ilgili bazı sorunlar olduğunu kabul etmekle birlikte sürecin olumlu ilerlediğini söyledi. Aynı zamanda Rum cemaatinin de temsilcilerinden de olan Vingas, problem yaşanan noktaların ilerde çözümü için gayret edileceğini ifade ederek, şunları söyledi: 'Kanun sınırları içinde olan başvurularda tamamının iadesi yapılıyor. Kanuna uygun olmayan ama haklı başvurular ise ilerde değerlendirilmek üzere not düşülüyor. El konulan azınlık vakıfları malları sorunuyla ilgili 2003'ten bu yana iyileştirme çabası var. Kolay bir süreç değil. Düzenleme iyi niyetli bir şekilde yapıldı.

Şimdi bu süreci tamamlayıp geleceğe bakmamız gerekiyor. Şimdi bu iadelerin yaratacağı enerjiyle bizler de cemaatler olarak kendi içimizde sorunların çözümü için ciddi gayret sarf etmemiz, kendi içinde biat eden yapılar olmaktan çıkmamız gerekiyor.' 

 

(Taraf / TUĞBA TEKEREK)