İnsan Hakları İzleme Örgütü: ''Tanıklar baskı altında''

İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch-HRW), faili meçhullerle ilgili hesap sormak için olanak sağlayan Temizöz davası için uyardı: 'Üstleri ile konuşulmadı. Emrindekiler dinlenmedi. Tanıklar baskı altında.' İnsan Hakları İzleme Örgütü, ‘Adalet Vakti: Türkiye’de Doksanlarda Gerçekleşen Faili Meçhul Cinayetler ve Kayıplar İçin Cezasızlığın Sona Erdirilmesi’ başlıklı 68 sayfalık raporunu dün kamuoyuna açıkladı.

İsmail Saymaz'ın Radikal gazetesinde yer alan haberine göre, Diyarbakır ’da görülen eski Cizre Jandarma Komutanı Cemal Temizöz davasını konu alan rapor, faili meçhullerden hesap sorulabilmesi için tek olma vasfını koruyan bu davaya ilişkin endişilerini sıraladı: “Temizöz’ün üstleri soruşturulmuyor, ona bağlı askerler dinlenmiyor, tanıklar korunmuyor, mağdurlar baskılar sonucunda ifadelerini geri çekiyor, sanık yakınları duruşmaları terörize ediyor ve zamanaşımı, demoklesin kılıcı gibi bu davayı tehdit ediyor. 

HRW’nin Türkiye Temsilcisi Emma Snclair-Webb, eski Şırnak Baro Başkanı Tahir Elçi ve kayıp yakınları Hazni Doğan ile Deniz Gülünay’ın hazır bulunduğu toplantısı ile duyurulan raporda, Temizöz’ün Davası ve Şırnak’taki faili meçhul cinayetler ele alındı. Rapordaki eleştiriler şöyle: 

  • Temizöz’ün bağlı olduğu Şırnak Jandarma Komutanı, bölge komutanı, Jandarma Genel Komutanlığı yetkilileri kapsam dışı bırakıldı, tanık olarak çağrılmadı. İşkenceli sorgulara katılan fakat kod adlarıyla bilinen subaylar araştırılmadı. 

  • Babası Ramazan Uykur’u kaybeden İsmet Uykur tanıklık yapmaması için tehdit edildi. Komşuları İbrahim Danış’ın öldürülmesine tanıklık eden Asker ve Rabia Pokön ifadelerini geri çekti. Akrabası Kamil Atağ aleyhine ifade veren Abdulselam Binzet, duruşma çıkışında tartaklandı. Tanıklardan hiçbiri Tanık Koruma Programı’na alınmadı. Davanın açılmasını sağlayan Mehmet Nuri Binzet, tanıklığını geri çekti. ‘Dolmakalem’ kod adlı itirafçı Abdülhakim Güven ile ‘Sokak Lambası’ kod adlı Hıdır Altuğ da ifadesinden caydı. 
  • Cizre’de görev yapmış emekli astsubay Mehmet Aksoy ve Ahmet Öznalbant, sivil giysili bir ‘sorgu birimi’ olduğundan söz ederken, Şubat 2011’de, mahkemede bu detayları hatırlamadıklarını ve savcının uydurduğunu iddia etti. 

  • Dönemin Cizre Kaymakamı Osman Bulgurlu kurye aracılığıyla kendisine iletilen üç sayfalık imzasız mektubu mahkemeye sundu. Mektupta, kendisine soruları nasıl yanıtlaması, neleri bilmediğini iddia etmesi gerektiği yönünde direktifler vardı. Bir avukat tehdit edildi. 

  • Davanın başladığı Eylül 2009’dan 22 Haziran 2012’ye kadar 36 duruşma yapıldığı halde karara varılamadı. 

  • Raporda Temizöz Davası gibi, faili meçhul cinayetleri konu alan yargılamalarda ‘zamanaşımı’ açmazına da değinildi. Kurban yakınlarının bir kez daha mağdur edilmemek için şikayetçi olamadıkları, bir bölümünün göçmek zorunda kaldığı belirtiliyor. 

Zamanaşımı dolsun diye mi bekleniyor? 

Şırnak Güçlükonak’ta Ocak 2012’deki bir kazıda bulunan insan kemiklerinin Haziran 1993’te öldürülen Mehmet Sait Şen, Beşir Baskak ve Abdullah Güler’e ait olduğu saptandı. Aynı operasyonda başka yerlerde öldürülen Ahmet Güler ve Ömer Çetin’in cesetleri de köy mezarlığında çıktı.

Bu katliamdan sağ kurtulan Ahmet Güler, HRW’ye yaptığı açıklamada, PKK tarafından sığınak olarak kullanıldığından şüphelenilen bir yere götürüldüklerini belirterek, şunları anlatı:

“Bir grup asker ve köy korucusu bizi bir yere götürdü – kayalar arasında çukurluk bir yerdi- ve bize ‘Bu PKK’nin kullandığı bir sığınak, değil mi? Bize söylemezseniz hepinizi öldüreceğiz’ dediler. Bilmediğimizi söyledik. Çukura girmemizi istediler. Bize ateş etmeye başladılar. Ölmeden önce ikisi de bağırıyordu. Bir sesin ‘El bombasının pimini çekin ve içeri atın’ dediğini duydum. Yangın çıktı. Etrafımızdaki bitkiler yanıyordu. Yarım saat sonra oradan çıktım. Kolumda, elimde ve sırtımda kurşun yaraları vardı ama bacaklarım iyi durumdaydı. Her beş on adımda bir dinlene dinlene köye vardım. Beş altı saat kadar sürdü. Ölen adamların vücutlarından parçalar üstüme başıma sıçramıştı. Elimi cebime attığımda birinin cesedinden bir avuç et avucuma geldi.” 

Ahmet Güler’in tanıklığına rağmen hala dava açılmadı. Bu davanın zamanaşımı ise gelecek yıl doluyor. 

Bir mektupla başladı

Cemal Temizöz Davası, 2008 yılında Midyat Cezaevi’nde yatmakta olan Kamil Atağ’ın erkek kardeşi Mehmet Nuri Binzet’in savcılığa yazdığı bir mektupla başladı. ‘Hürriyeti tahdit’ suçundan yargılanan Binzet, eski Cizre Belediye Başkanı ve korucubaşı olan Kamil Atağ’ın 1992-1995 yılları arasında ilçede işlediği suçları anlattı. O tarihte henüz 13 yaşında olduğunu ifade eden Binzet’in 2009 yılında savcılıkça alınan ifadeleri sonrası, o tarihte Kayseri İl Jandarma Komutanı olan Albay Cemal Temizöz, Kamil Atağ, Kamil Atağ’ın oğlu Temer ve kardeşi Kukel ile üç PKK itirafçısı tutuklandı. Hazırlanan iddianamede, bu grubun ilçede 20 ayrı faili meçhul cinayetin sorumlusu olduğu öne sürüldü. Dava halen Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi ’nde görülüyor.