YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

İktidar Osman Kavala'dan ne istiyor?

Karşı karşıya kaldığımız durum, 1930’ların, bireysel ve toplumsal özgürlükleri “Millet böyle istiyor” gerekçesiyle askıya alan rejimlerine benzer bir rejimin her gün siyaseti ve hukuku yerle bir etmesidir

İktidarın Osman Kavala’yla bu derece uğraşması ve onu bir rehine gibi hapiste tutmak için geliştirdiği hukuk dışı yöntemler, demokrasi ve insan hakları için gayret gösteren kesimleri dehşet içinde bırakacak hale geldi. Kavala’nın Gezi Davası’ndan beraat ettikten sonra tekrar gözaltına alınmasını başka türlü açıklayamayız. 
‘Hükümeti devirmeye çalışmak’ gibi hayli ağır, ancak hiçbir delile dayandırılamamış bir suçlamayla Gezi Davası’nda yargılananlar, 18 Şubat günü bir kez daha hâkim karşısına çıktılar. Mahkeme, öyle görünüyordu ki, AİHM’nin Kavala’nın tutukluluğunda hak ihlali gören ve derhal serbest bırakılmasını içeren kararını boşa çıkarmak için Kavala ve yargılanan diğer kişiler hakkında hüküm vermekte hızlı davranıyordu. Zaten bir hafta önce savcılık da Kavala, Yiğit Aksakoğlu ve Mücella Yapıcı için ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis istemişti.
Mahkeme, 18 Şubat’taki duruşmada savunmanın delil toplamak için ek süre talebini hukuk dışı biçimde reddetti ve karar için toplandı. Açıklanan karar herkesin yüreğine su serpmişti. Tüm sanıklar beraat ederken, doğal olarak Osman Kavala için de tahliye kararı çıktı. Kavala’yı karşılamak için yüzlerce kişi Silivri’de toplanırken yeni bir gelişme yaşandı. Başsavcılık 15 Temmuz’la ilgili bir soruşturma nedeniyle Osman Kavala için gözaltı kararı vermişti. Kavala, Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü ve sorguya alındı. Bu satırlar yazılırken savcılığa sevk edilmesi bekleniyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP, Osman Kavala’yla özel olarak uğraşma kararı almış, bu açık. Erdoğan beraat ve gözaltı kararı sonrası yaptığı açıklamada “Perde arkasında Soros türü bazı ülkeleri ayaklandırmak suretiyle oraları karıştıran tipler vardır, onun da Türkiye ayağı içerideydi, dün onu beraat ettirmeye kalktılar. Her kim Gezi’yi masum bir çevre hareketi olarak tanımlıyorsa, gafil ya da bu ülkenin düşmanıdır” dedi. 
Buradan gayet net belli oluyordu ki, beraat sonrasında gelen gözaltı kararı iktidarın tercihiydi. Zaten iş bununla da kalmadı; ertesi gün Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK), beraat kararı veren hâkimler hakkında soruşturma izni verdiği ortaya çıktı. Böylece mesele evrensel hukuk açısından daha da tehlikeli bir hal almaya başladı. Öyle görünüyor ki iktidar bu beraat kararını da bir şekilde geri almaya çalışıyor.
Neden? Yedi yıl önce olmuş bitmiş bir direnişle ve Osman Kavala’yla neden bu kadar çok uğraşıyor iktidar? Bunun yanıtını vermekte gerçekten zorlanıyorum. Ama belli ki bir intikam meselesi var. Erdoğan’a siyaset enerjisi veren en önemli öge, intikam duygusu ve kindarlık. Bu olmadan siyaset yapamaz durumda. 
Gezi demokratik bir protestoydu. Ancak Erdoğan kendisine yönelik her türlü demokratik hareketi bastırmak ve bununla da kalmayıp hukuku yok ederek her tür nüveyi ezmek üzerinden bir politika yürütüyor. Takriben 2008 yılında iktidarı tamamen ele geçirdiğinden beri bu böyle. HDP ve Kürt siyasal hareketine de, birçok başka nedenin yansıra, 2015 yılında AKP’yi tek parti iktidarından indirdikleri için bu kadar kin duyuyor. 
Ancak bunu elbette böyle tarif etmiyor. Kavala için yaptığı açıklamada yine ‘Soros’ argümanlarını ortaya koydu. Tabanı için böyle antisemitist ve Batı düşmanı argümanları devreye sokuyor. Böylece milliyetçi ve ulusalcı kesimleri de yanına çekmeye gayret ediyor. Hedefine de büyük ölçüde ulaşıyor. 
Ancak bu politika, yani insan haklarını, hukuku, demokrasiyi yerle bir eden bu politika, Türkiye’yi her açıdan cendereye sokmakla kalmıyor, totaliter bir rejimi de günden güne hem inşa ediyor, hem de bu rejimi artık ‘yeni normal’ olarak dayatıyor.
Dolayısıyla, karşı karşıya kaldığımız durum, 1930’ların, bireysel ve toplumsal özgürlükleri “Millet böyle istiyor” gerekçesiyle askıya alan rejimlerine benzer bir rejimin, her gün siyaseti ve hukuku yerle bir etmesidir. Evet, mesele büyük ölçüde Osman Kavala meselesidir ama aynı zamanda devlet ile partinin iç içe geçmesi, hukukun tek bir kişinin –ve devlet içinde bu tek kişiye yakın çevrelerin– emrine girdiği bir ülkede yaşamamız meselesidir. Evet, Gezi Davası’ndaki beraat kararına bakılarak devlet içinde farklı kanatların bir mücadele içinde olduğu yönünde de analizler yapılabilir, ancak bu fikri ileri götürmek için hem elimizde fazla veri yok, hem de beraat kararından sonra olup bitenler ortada. 
Osman Kavala’ya, yakınlarına, siyasi tutuklulara ve onların yakınlarına çektirdiğiniz bu eziyete artık bir son verin.