VİCKEN CHETERİAN

Vicken Cheterian

Rusya ve Türkiye İdlib için neden birbiriyle kavgaya tutuşmayacak?

Putin ve Erdoğan, Suriye’nin kuzeydoğusundaki tehlikeli tansiyonu düşürmek için bir araya gelecek. Bu, İdlib konusunda iki taraf arasında temel ayrımlar olmadığı anlamına gelmiyor. Fakat karşılıklı çıkarlar, aralarındaki, gerilimi yumuşatmaları gerektirdiğini söylüyor..

İdlib’deki akerî gerilim yeni ve çok tehlikeli bir eşiğe ulaştı. 27 Şubat Perşembe günü, Türkiye’nin İdlib’deki bir gözlem noktasına yapılan hava saldırıları sonucunda Türkiye Ordusu’ndan 33 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı. Ölü sayısının yüksek olması Türkiye kamuoyunda büyük tepki ve öfke yarattı. Ankara saldırı konusunda Suriye Hava Kuvvetleri’ni suçladı ve ertesi gün, Türkiye Ordusu, Suriye Ordusu’nun konuşlandığı noktaları hedef alan top atışları ve insansız hava aracı saldırılarıyla, çok şiddetli bir karşılık verdi; Türkiye’nin resmî kaynakları, “309 rejim askerinin etkisiz hale getirildiğini” duyurdu. Ardından, Türkiye, insansız hava araçları  Suriye Ordusu’na karşı ‘Bahar Kalkanı Harekâtı’nı başlattı.
Söz konusu olan, sadece Suriye ve Türkiye’nin silahlı kuvvetleri arasında değil, aynı zamanda Ankara ile Moskova arasında bir tırmanış. Türkiye, İdlib’de yaklaşık 15 bin asker konuşlandırdıktan sonra ve bu birliklerin üst üste hava saldırılarına uğramasının ardından, Rusya’nın Suhoy’larına karşı taşınabilir hava savunma füzeleri (MANPADS) fırlattı. Türkiye Ordusu, Suriyeli muhalif savaşçıların, M5 otoyolu üzerinde, stratejik bir noktada bulunan Serakib kasabasını yeniden ele geçirmesine de bilfiil destek vermişti. Türkiye güçlerini hedef alan, gece saatlerinde hassas füzelerle yürütülen saldırı, muhtemelen Rusya’nın yaptığı bir misilleme ve uyarıydı. Rusya Savunma Bakanlığı kaynakları,  “Türk askerler, İdlib’deki ‘muharip birlikler’de cihatçı militanlarla birlikte hareket ederken Suriye hükümetinin hava saldırısına hedef oldular” şeklindeki açıklamayla, Türk tarafını suçladı. 
Türkiye ve Suriye geçen haftadan beri fiilen savaş halinde. Rusya nasıl bir tutum alacak? Rusya ile Türkiye arasında savaş çıkması olasılığı nedir?
Şu an için iki taraf doğrudan karşı karşıya gelmekten kaçındı. İdlib hava sahasına tamamen hâkim olan Rusya, Türkiye’nin hava güçlerinin, Suriye Ordusu’na bağlı birimlerin büyük kısmını yok etmesine izin Verdi, bugüne dek herhangi bir müdahalede bulunmadı.

Hem dost, hem düşman
Türkiye ve Rusya orduları, yaklaşık beş yıl önce de, Kasım 2015’te, Türkiye’nin Rusya’ya ait bir Su-24 askerî jetini düşürmesi üzerine savaşın eşiğine gelmiş, Rusya, Türkiye’ye bir dizi iktisadi yaptırım uygulayarak karşılık vermişti. Rusya Türkiye’nin ikinci en büyük iktisadi ortağı olduğundan, bu yaptırımlar Türkiye ekonomisini, özellikle tarım, turizm ve inşaat sektörlerini vurdu. Türkiye, Rus turistlerin çekilmesiyle 3,5 milyar dolar, inşaat projelerinin iptaliyle de 4,5 milyar dolar kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldı. Ayrıca, Türkiye enerji alanında tamamen Rusya’ya bağımlı; ülkenin doğal gaz ihtiyacının %55’ini Rusya sağlıyor. Bu nedenle Rusya, 2018’de, Almanya’yı geride bırakarak, Türkiye’ye en çok ihracat yapan ülke oldu; o yıl Türkiye toplam ithalatının %9,9’unu Rusya’dan, %9,3’ünü Almanya’dan yaptı.
İki ülkenin de, Rus jeti olayını süratle geride bırakıp, aralarındaki iktisadi işbirliğini derinleştirmenin, hatta askerî alanda yeni işbirlikleri geliştirmenin yollarını arayıp bulmasının nedeni ekonomide yatıyor. Haziran 2016’dan itibaren ilişkilerin normalleşmesi üzerine, iki taraf, inşaatı başlamış olan ve 2023’te faaliyete geçmesi planlanan Akkuyu Nükleer Santrali’nin genişletilmesine yönelik, 20 milyar dolarlık bir anlaşma daha imzaladı. Rusya’nın Türkiye’ye enerji ihracatını yükseltecek olan 930 kilometre uzunluğundaki TurkStream (TürkAkım) doğalgaz boru hattıyla ilgili anlaşma 2016 yılını Aralık ayında imzalandı. Rusya’nın Ankara büyükelçisi Andrey Karlov’un 19 Aralık 2016’da suikastla öldürülmesi bile Rus-Türk itilafını aksatmadı. İki ülke arasındaki işbirliği, 2017 yılında, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemleri satın almasına dair, 2,5 milyar dolarlık bir anlaşma imzalamasıyla zirve yaptı. Rusya’nın askerî endüstrisinin yanı sıra Rus diplomasisi için de çok büyük bir zafer niteliği taşıyan bu anlaşma, Türkiye ile NATO ittifakı arasında gerilimler doğmasına neden oldu. Rusya ile Türkiye arasındaki ticaretin –2018’de 26 milyar dolar olan– hacmini 100 milyar dolara çıkarmak için, iki lider Nisan 2019’da görüşme yaptı.

Ayrı bir müzakere

Suriye uyuşmazlığında, Rusya ve Türkiye, İran’ın da katılımıyla, Cenevre’de yapılan uluslararası müzakerelerden ayrılıp, Kazakistan’ın başkenti Astana’da ayrı müzakerelere başladılar. Bu süreçte, ateşkes ilan edilmesinin sağlanması ve müzakere sürecine dahil edilen isyancı savaşçıların, El-Kaide’yle bağlantılı El-Nusra Cephesi gibi ‘terörist’ olarak nitelendirilmiş olanlardan ayrıştırılması hedefleniyordu. Astana süreciyle, Suriye uzlaşmazlığının ‘genel idarecisi’ haline gelen Rusya, Suriyeli isyancıları, bazılarıyla ateşkes anlaşması imzalayıp, bazılarıyla da savaşarak, istediği doğrultuda idare etmeyi başardı. Sonuç olarak, isyancıların elindeki bölgeler art arda düştü. Haziran 2016’da, Halep’in, isyancıların elinde olan kısmı düştü ve aynı yıl bir anlaşmayla Şam’ın güneyindeki banliyösü Daraya boşaltıldı; Haziran 2018’de Suriye Ordusu Dera’yı ele geçirdi ve birçok eski isyancı hükümet güçlerine katıldı; Nisan 2018’de yönetime bağlı güçler Doğu Guta’yı aldı. Rusya, Suriye’nin büyük şehirlerini birbirine bağladığından stratejik önem taşıyan M4 ve M5 otoyollarını ele geçirip etki alanını kuzeydeki bölgenin tamamına yaymakta kararlıydı. Nisan 2019’da başlayan İdlib savunmasıyla, yönetime bağlı güçler yavaş fakat istikrarlı bir şekilde ilerledi ve ayrıca, Türkiye Ordusu’nun –ateşkesin devamını sağlamak için kurduğu– gözlem noktaları kuşatma altına girmiş oldu.

Türkiye’nin tutumu
Türkiye, Astana Mutabakatı uyarınca, Suriye’ye dair emellerini daralttı; Ankara, ülkede rejim değişimi olması için çalışmak yerine, Kuzey Suriye’de bir ‘tampon bölge’ oluşturma amacına yöneldi. Böyle bir bölgenin varlığı, Türkiye’nin iki temel hedefine ulaşmasına hizmet edecekti: Suriye’deki muhalefet üzerindeki etkisini sürdürmek ve Kürt silahlı kuvvetlerini (YPG) ortadan kaldırmak. Rusya’yla işbirliği Ankara’nın çıkarlarına da –kısmen de olsa– hizmet etti. Türkiye Afrin’e (‘Zeytin Dalı Harekâtı’), Rusya’nın işbirliği sayesinde askerî operasyon düzenleyebildi. 
Ankara, Suriye uzlaşmazlığında bağımsız bir rol oynama amacı güdüyor. Bu amaç uğruna, hem –Suriye’de yönetime bağlı güçlere karşı doğrudan ve dolaylı olarak savaşarak– Rusya’nın çıkarlarına, hem de –Pentagon’un silah sağladığı ve desteklediği Kürt grubu YPG’ye saldırarak– ABD’nin çıkarlarına ters düştü. Ankara Moskova’ya karşı Vaşington kartını oynayarak ve doğrudan askerî müdahale ile vekâlet savaş arasında gidip gelerek çeşitli manevralar yaptı.
Türkiye’nin resmî mercileri, Suriye’deki askerlerine yönelik saldırının hemen ardından, bundan böyle göçmenlerin ve mültecilerin Avrupa’ya geçmesini engellemeyeceğini açıkladı. Ankara bilfiil, binlerce mülteciyi Avrupa ülkelerine geçmeye teşvik ediyor. Ankara’nın Suriye’deki savaş bağlamında NATO’daki Avrupalı ortaklarına ‘şantaj’ yapması, Rusya’ya karşı NATO’dan destek almaya çalımak yerine Avrupa’ya baskı yaparak bağımsız politikasını sürdüreceği anlamına geliyor.  

Hassas diplomasi ve ‘savaş sisi’ 
Putin ve Erdoğan, Suriye’nin kuzeydoğusundaki tehlikeli tansiyonu düşürmek için bugünlerde bir araya gelecek. Bu, İdlib konusunda iki taraf arasında temel ayrımlar olmadığı anlamına gelmiyor. Fakat karşılıklı çıkarlar ve daha geniş anlamda, iki ülkenin Avrupa ve ABD ile ilişkilerindeki gerginlik göz önünde bulundurulursa, çıkarlarının, aynı 2015’te yaşanan Suhoy olayında olduğu gibi, aralarındaki gerilimi yumuşatmalarını gerektirdiği söylenebilir.
Fakat ‘savaş sisi’ de hafife alınmamalı. Rüsya ve Türkiye birbirinin hem ortağı, hem de düşmanı. İki ülkenin geçmişi yüklü; 16 kez savaşmışlar. Bugün hem Suriye’de, hem de Irak’ta karşıt taraflarda savaşıyorlar. Fazla ileri atılacak bir adım, fazla acıtacak bir hava saldırısı, ‘kadir-i mutlak’ liderin imajı açısından fazlaca büyük bir fedakârlık, Rus-Türk ortaklığını bir anda Rus-Türk husumetine çevirebilir