Tehditler münferit olarak değerlendirilemez

Hrant Dink vakfı avukatlarından Fethiye Çetin, vakfa gelen tehdit mesajlarını değerlendiren bir makale kaleme aldı.

Hrant Dink Vakfı’na gönderilen tehdit mesajlarını ciddiye almak gerektiğini düşünüyorum. Zira bu tehditler ile cinayet öncesi Hrant Dink’e gönderilen tehditler arasında gerek içerik, gerekse saldırganların kullandığı sloganlar, mahlaslar ve saldırganların profilleri arasında büyük benzerlikler vardır. Ayrıca, yaşadığımız şiddet ve nefret ortamı ile cinayet öncesinde yaşananlar birbirine benzemektedir.  Son dönemde Ermenilere ve kiliselerine yönelik saldırılar da Hrant Dink cinayeti öncesinde Ermenilere ve kurumlarına yönelik tehdit ve saldırılarla paralellik arz etmektedir. 

Bu bakımdan bu tehditler münferit olarak nitelenemez. 

Hrant Dink Vakfına gelen tehdit mesajları üzerine savcılık ve emniyet görevlilerinin hemen harekete geçerek şüphelileri yakalamaları, birinin tutuklanması olumlu bir gelişim. 

Ancak ilk mesajı yollayan şüphelinin yakalandığı gün, henüz soruşturmanın yapıldığı İstanbul’a getirilmemiş, soruşturma savcısının karşısına çıkartılmamış, şüphelinin bağlantıları araştırılmamışken “herhangi bir örgüt bağlantısı tespit edilemedi” açıklaması, Hrant Dink cinayetinin hemen ardından dönemin İstanbul Emniyet Müdürünün “cinayet münferit, örgüt yok” açıklamasıyla paralellik arz ediyor. 

Bu açıklamaların soruşturmanın, o noktada kapatılma amacına hizmet etmekten ya da soruşturmanın seyri konusunda talimat algısı yaratmaktan başka bir anlam taşımadığı açıktır. 

Şüphelilerin e-mail yazışmaları ve sosyal medya paylaşımlarında kullandıkları dil, söylem, üslup ve Ermenileri bu ülkeden kovma, yok etme amacında ortaklaştıkları bir takım kişilerle ilişkide oldukları görülmektedir. Bu grubun kullandığı sloganlar, semboller, mahlaslar ve amaç aynıdır. 

Kutuplaştırıcı söylem
Bu nedenle şüphelilerin bütün yazışmaları ve paylaşımları, ilişkileri etkili bir biçimde soruşturulmalıdır.

Ayrıca basına yansıyan haberler doğru ise tutuklanan ilk şüpheli, Azeri sevgilisinden etkilendiğini söylemiştir. Azeri sevgili vurgusu olayı magazinleştirme çabası değilse, gerçekten böyle söylemiş ise bu konunun üzerine gidilmesi, bu sevgilinin bulunup soruşturmaya dahil edilmesi soruşturmanın bu açıdan genişletilmesi gerekir. Zira Azeri sevgili şüpheliyi olsa olsa Karabağ konusunda etkilemiş olabilir ancak Vakfın, Rakel Dink’in ve avukatının Karabağ ile ne alakası olabilir? 

Bu saldırıların münferit olmadığının bir diğer göstergesi ise saldırıların devam etmesidir.  

Bu bakımdan soruşturmaların genişletilmesi ve derinleştirilmesi gerekir. 

Bu saldırganlar, bu cesareti, her geçen gün artan kutuplaştırıcı, dışlayıcı, ötekileştirici nefret söylemlerinden ve kendilerinden hesap sorulmayacağından, artık neredeyse bir norm haline alan cezasızlık zırhından almaktadırlar.

Gerçek azmettiricileri bulunamayan ve hesabı sorulamayan Hrant Dink cinayetinden ve faili meçhul bırakılmış suçlardan almaktadırlar. 

Tehdit eylemleri sonrasında hükümet sözcüsü ve bazı siyasi parti yöneticilerinin saldırıyı kınamaları ve destek mesajları son derece olumludur. Bir vatandaş olarak kendilerinden bu olumlu yaklaşımlarını bundan böyle de sürdürmelerini, diyalog ve uzlaşma kanallarını açmalarını, suçların cezasız kalmaması, suçlulardan hesap sorulması için harekete geçmelerini talep ediyorum.  

Kategoriler

Güncel


Yazar Hakkında