YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

MİT mensubunun cenazesi, Kaftancıoğlu, Demirtaş

Dava gerçekten de son zamanlarda tanık olduklarımıza benzer bir şekilde akla mantığa sığmayan bir dava. Zaten kamuoyunda alenileşmiş bir gelişmeyi haber yaptıkları için farklı siyasi çizgilerden gazeteciler yine bir torbaya doldurulup hapse atılıyor.

Bu yazı yazılırken toplam altı gazeteci tutuklandıktan dört ay sonra Çağlayan Adliyesi’nde  hakim karşısına çıkmışlar ve  savunmalarını yapmaktaydılar.* Neydi olay? Libya’da hayatını kaybeden MİT mensubunun cenazesi ile ilgili haber yapmak. Gazeteciler bu haberi yaptıkları için “casusluk” ile suçlanmaktalar ancak hepsi de zaten alenileşmiş bir olayı yazdıklarını defalarca belirtmişlerdi ilk ifadelerinde. Kimler yargılanıyor? OdaTV Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Oda TV Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Oda TV muhabiri Hülya Kılınç, Yeniçağ yazarı Murat Ağırel ve Yeni Yaşam gazetesi yöneticileri Ferhat Çelik ve Aydın Keser. Ayrıca yurt dışında olan Erk Acarer ile CHP Akhisar Belediyesi Basın Birimi görevlisi Eren Ekinci  de sanıklar arasında. 

Duruşma öncesinde çok sayıda hak savunucusu ve meslek örgütü Adliye önünde toplandı. Açıklamayı basın özgürlüğü için çalışan “Haberin Var Mı?” inisiyatifi adına Mehveş Evin okudu. Açıklamada “Son on yılda defalarca olduğu gibi yine bir gazetecilik davası için bir aradayız. Gazeteciler, arkadaşlarımız, meslektaşlarımız benzerini yıllardır gördüğümüz mesnetsiz suçlamalarla karşı karşıya. İçi boş bir iddianame ile 112 günden beri Silivri Cezaevi’nde tutsaklar. Meslektaşlarımızın hürriyetleri ellerinden alınıp korona pandemisi koşullarında demir parmaklıkların arkasına atılırken asıl mesaj bizlere, dışarıdaki gazetecilereydi. ‘Görmeyin, duymayın, konuşmayın’ deniyor, üç maymunu oynamamız isteniyordu” dendi.
Dava gerçekten de son zamanlarda tanık olduklarımıza benzer bir şekilde akla mantığa sığmayan bir dava. Zaten kamuoyunda alenileşmiş bir gelişmeyi haber yaptıkları için farklı siyasi çizgilerden gazeteciler yine bir torbaya doldurulup hapse atılıyor. 

Duruşmada ifade veren Yeni Yaşam gazetesinden Ferhat Çelik, “Cumhurbaşkanı Libya’da birkaç şehidimiz var diyorsa bu şehitlerin kimliği merak edilir. O dönemde sosyal medyada şehit haberleriyle ilgili paylaşımlar yapıldı. Gazeteciler de açık kaynaklardan, vakanın tutarlılığı ve mantığı çerçevesinde önüne haber gelmişse yapar” diyor ve temel bir gazetecilik düsturunu hatırlatıyor. Hülya Kılınç ise “Gazetecilik iddianamede gizli, gizemli, suç işlemek amacıyla yapılmış gibi gösterilmeye çalışılıyor. ‘Bu fotoğrafta MİT personeli var’ diye deşifre eden ben değilim, eğer doğruysa, bu deşifreyi savcılık yapıyor, suçlanan ben oluyorum. Bu adil ve hakkaniyetli değildir” diyor.

Çok açık ki bir haber vesile edilerek basın üzerinde baskı kurma politikasına devam ediliyor. İşin daha da ilginç tarafı bu dava olmasa belki de birçok insan Libya’da MİT personelinin hayatını kaybettiğini dahi bilmeyecekti. Şimdi artık tüm Türkiye ve dünya öğrendi. Daha da önemlisi şu: Eğer bir MİT mensubu yurtiçinde veya yurtdışında hayatını kaybettiyse bunu haberleştirmenin ne sakıncası var? Görevdeki birini açık etmek sakıncalı olabilir ancak hayatını kaybetmişse, üstelik cenazeye MİT çelenk göndermişse bunu haberleştirmek neden suç sayılıyor? Daha doğrusu neden sadece belli kişiler için suç sayılıyor? Bu sorulara da yanıt bulmak gerekir. 

Yargı ile ilgili haftanın bir başka önemli gelişmesi de CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun yedi yıl önceki sosyal medya paylaşımları nedeniyle aldığı mahkumiyet kararının İstinaf Mahkemesi tarafından onanması. İktidarın Kaftancıoğlu ile özel olarak uğraştığı herhalde artık sır değil. Kaftancıoğlu da belli ki bu mantık çerçevesinde  yargılanıyor ve suçlu çıkarılmaya çalışılıyor. Dosyanın daha Yargıtay aşaması da var ancak şu aşamada Anayasa Hukukçusu Prof. Kerem Altıparmak’ın yaptığı değerlendirme gayet isabetli. Şöyle diyor Altıparmak “Canan Kaftancıoğlu  2018 yılında İstanbul İl Başkanı oldu. Sonra oturup tweet aradılar. Çeşitli zamanlara ilişkin 35 tweet buldular. 35 tweete 5 tane suç uydurup 9 yıl 8 ay hapis cezası verdiler. İstinaf o berbat kararda tek kusur bulamadı.”

Hatırlatmak gerekir ki Kaftancıoğlu için suç isnat edilen paylaşımları arasında “Devlet katil değil, seni katil” paylaşımı da var. Nedense bu söze de takılmışlar. 

Son olarak Anayasa Mahkemesi’nin Selahattin Demirtaş kararına bakalım. Anayasa Mahkemesi, 19 Haziran’da eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve eski CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem'in Anayasa'nın 17. Maddesiyle korumaya alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Selahattin Demirtaş'ın tutuklu yargılandığı bir davada 2017 yılında yaptığı başvuruyu inceleyen AYM, tutukluluk süresinin makul olmadığını belirtti ve Demirtaş'a 50 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

Ancak Demirtaş başka bir davadan hapis cezasına çarptırıldığı için tahliye edilmiyor. 

Evet, yerimiz bu kadar. Bu haftanın yargı faaliyetleri dökümü de çok kaba hatlarıyla bu kadar.  Ne diyelim, Türkiye gerçekten de iktidarın her fırsatta söylediği gibi gerçek bir özgürlükler ülkesi. 

* Not: Bu yazının yayınlanmasından sonra mahkeme ara karanını açıkladı ve Barış Terkoğlu, Ferhat Çelik ve Aydın Keser'in tahliyesine karar verdi. Barış Pehlivan, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel'in tutukluluk hallerinin ise devamına karar verildi. Bir sonraki duruşma 9 Eylül'de.