İnanca hakaret mi? İnancın eleştirisi mi? Nedir bunun sınırı?

Sabah gazetesi yazarı Emre Aköz, İslami kesimin büyük tepkisini çeken ‘Müslümanların Masumiyeti’ filmi üzerine alevlenen ‘ifade özgürlüğünün sınırı nedir’ tartışmasını köşesinde ele aldı. Aköz’ün ‘İnanca hakartet mi? İnancın eleştirisi mi? Nedir bunun sınırı?’ başlıklı yazısı yazısı şöyle:

 

EMRE AKÖZ - Sabah (18 Eylül Salı)

Sıkça düştüğümüz bir yanlıştır: Önümüzde hakikaten çok kötü bir örnek vardır...
Biz de ondan yola çıkarak yasa yapmaya, mesela bir şeyleri yasaklamaya kalkışırız.
'Müslümanların Masumiyeti' adlı film gerçekten vahim bir olay... Şimdi bu çok kötü örnekten hareket ederek, İnançlara hakareti yasaklamak ve nefret suçu ilan etmek konuşuluyor.
Dediğim gibi zihnimizde o film olunca, bu yaklaşım insana çok makul geliyor. Tamam da... İfade özgürlüğü çizgisini nereden çekeceğiz?
Her zaman karşımızda, asıl amacı para kazanmak değil, düpedüz provokasyonyapmak olan kötünün kötüsü bir film olmuyor ki!
Hayat ak ve karadan ibaret değil. Birçok gri alan var. İnançlara yönelik sözler (ve eylemler) ne zaman hakaret olacak, ne zaman eleştiri ya dadeğerlendirme olacak? Ya da hatta gerçeğin ifadesi

301 tartışması gibi
Örneğimi milliyetçilikten vereyim: 301 tartışmasını hatırlıyor musunuz? Ceza Kanunu'ndaki 301'inci madde, Türklüğü hakaret gibi muğlak bir suç tanımı yapmıştı.
Ve bu madde en çok 1915 hakkında işletiliyordu: Birisi '1915 soykırımdır' dediğinde... 'Vay sen Türklüğe hakaret ettin' diye hakkında dava açılıyordu. 
Adam diyor ki: 'Kardeşim, hakaret etmiyorum... Uluslararası hukukun yaptığı tanıma göre, 1915 Ermeni tehciri bir soykırımdır.
Bunu söylüyorum...' 
Karşı taraf itiraz ediyor: 'Hayır, asil milletimizin soykırım yaptığını iddia etmek, Türklüğe hakarettir...'
Buradaki milleti savunma mantığını, din konusuna da uygulayabilirsiniz. 

Buluttan nem kapmaca 
Özellikle internetteki haber sitelerinde her gün, 'İslam'a hakaret!', 'Peygamberimize hakaret!' ya da 'Müslümanlara hakaret!' başlığıyla sunulmuş en az bir haber yer alıyor. Bu haberlerin bir kısmı gerçekten de hakaret içeriyor. Diğer bazı haberlerinse hakaretle alakası yok: Tamamen site editörlerinin paranoyasınıakılsızlığınıkaba softalığını, hatta düpedüz cehaletini yansıtıyor.
Ceza Kanunu'nda bu tip konularla ilgili zaten sürüyle madde varken... 'İnançlara hakaret' diye ayrıca bir suç geliştirirseniz... Dünyanın en ahmakça lafını eden kişi bile dokunulmazlık kazanır... Adam, 'Efendim, benim inancım böyle...' diyerek işin içinden çıkacak.
Dindar bir doktor tanıdığım vardı. İyi yürekli bir insandı. Bir gün sohbet ederken, aynı anda hem İstanbul'da, hem deBursa'da gözükmüş bir ermiş kişiden söz etti. Anlatıyor da anlatıyor...
Sohbetin tadını bozmamak için hiçbir şey demedim. İlk fırsatta konuyu değiştirdim.
Eğer o konuda fikrimi söyleseydim, ağzımdan çıkacaklardan hiç hoşlanmayacağına eminim.

İslamcılığın açmazı 
'İnançlara hakaret' deyip yasaklar getirmeye kalkıştığınız zaman... Bunun sınırını belirlemek çok zor. Çünkü aptallıklarını ya da cehaletlerini, inanç adına savunanlar... Aynı anda, kendilerine yöneltilen eleştiriyi, hakaret olarak sunacaklardır.
Şunu da söyleyeyim: Dernek başkanından cumhurbaşkanına... Az ya da çok iktidar sahibi olan kişiler... Ellerindeki gücü kullanırken inançlarına dayanıyor, inançlarını öne sürüyorlarsa... O inancın eleştirilmesini de kabul etmek zorundalar...
İktidara gelmiş İslamcılığın açmazı da işte tam bu noktada: İktidar her zaman eleştirilir... Dolayısıyla inanç da eleştirilmiş olur.
Yani ya inancını siyasete sokmayacaksın... Yok eğer kullanıyorsan, inancının da eleştirilmesini kabul edeceksin.

Kategoriler

Genel