BASKIN ORAN

Baskın Oran

İÇLİ DIŞLI

Milliyetçi-mukaddesatçı iktidarımızdan iki çok önemli istirhamımdır

Bu iki istirhamı, şu son haftalarda insanlara ve hukuka uyguladığınız, şiddeti durmadan yükselen baskılar bağlamında iletiyorum: Bu baskının durması için lütfen HDP’yi kapattırınız ve lütfen Türkiye vatandaşı Ermenileri tehcire tabi tutunuz. Anlatayım.

Birinci istirham olarak diyorum ki, insan ve hukuk dediğimiz kavramlar örgütlerden önemlidir. Teknik zorluk ve/veya siyasi maliyetten ötürü şu âna kadar kapatmadığınız / kapatamadığınız HDP’yi kapattırın gitsin. Böylece hiç olmazsa, bu arada ezdiğiniz insanlar ve hukuk kurtulabilir. 

Afrika savanlarında, celladına göre, iki türlü öldürme vardır: Boğazını ısırarak bir anda öldürme veya canlı canlı parçalama. Siz lütfen birincisini uygulayın.

Uygulayın, çünkü a) Cumhur ittifakını toparlamak, b) Millet ittifakındaki çürük halka İYİP’i ayartmak amacıyla HDP'yi kullanma yöntemleri sırasında insanlar sürekli içeri atılıyor, hukuk da sürekli perişan ediliyor.

Maske takmamış diye polisin yerlerde sürüklediği sarı saçlı kadına 9 yıl isteyip polislere takipsizlik veren , cinsel tacizden ifadesini alıp adamı serbest bırakan , AİHM kararlarına aldırmayan , karısını vuran kocayı 1,5 ay sonra salıveren  Bağımsız ve Tarafsız Türk Yargısı bu konuda tecrübelidir. İki basit örnek vereyim:

Mayıs 2016’da İstanbul Başsavcılığı iddianame yazıyor: “Ülkemizde PKK-KCK terör örgütünün legal yapılanması olduğu bilinen HDP….  Eylül 2017’de Gaziantep’te görülen davada savcı,“…legal görünümlü olan; ancak illegal faaliyetler yürüten HDP… diyor. Bu zihniyet sonucudur ki AYM bugüne kadar 13 partiyi Kürt meselesi’nden kapattı.

***

Savcılar aslında haklı. HDP mi bıraktınız? Sayılar da vererek özetlersem hatırlar da önünüze bakar mıydınız?

1) Anadolu’da yönetici bulamayıp otomatikman tıkansın diye, HDP yerel yöneticilerini listeler boyu tutuklattınız. 

Daha dört yıl önceki (25.11.2016) bilgilere göre bile, HDP ve kardeş partisi DBP üyelerinden 14.200’ünü gözaltına aldırdınız, bunlardan 5.530’unu tutuklattırdınız. HDP’den tutuklanan 2.830 kişinin 634’ü il, ilçe veya parti yöneticisiydi. DBP’den tutuklanan 2.700 kişinin 450’si il ve ilçe eş başkanı veya yöneticisi idi .   

AKP’ye ve MHP’ye uygulansaydı, ne derdiniz bu tabloya? Başörtüsünün yasaklanması konusunda çok haklı olarak kullandığınız tabirle “zulüm” derdiniz değil mi? Ben canlı canlı parçalama diyorum müsaadenizle.

2) HDP üst yöneticilerini tutuklattırdınız ve mahkum ettirdiniz.

2019 başı itibariyle HDP milletvekillerinden, yenileri de dahil, 16’sı tutuklu veya hükümlü idi. Bu sonuç, Nisan 2016’da Anayasa’nın milletvekili dokunulmazlığı hükmünün (Md. 83), CHP’nin (HDP yanında gözükmek korkusuyla) kaldırdığı utanç elleriyle etkisizleştirilmesi sayesinde mümkün olmuştu.

3) 1 yıl ve üstüne mahkum ettirdiğiniz milletvekillerinin TBMM üyeliğini düşürdünüz.

8 HDP milletvekilinin TBMM üyeliği buradan düşürüldü. Şu anda 2’si içeride.

4) TBMM tarihinde hiç uygulanmamış bir hükmü uygulayarak, HDP’lilerin Meclis üyeliğini “devamsızlıktan” düşürttünüz.

1 ay içinde izinsiz toplam 5 birleşim günü katılmayanın üyeliği düşer kuralı var, doğru. Ama, milletvekili milletvekilini ısırmaz kuralı gereğince bugüne kadar hiç uygulanmamıştı bu. 3 HDP milletvekilinin TBMM üyeliğini böyle hallettiniz.

Dokunulmazlığı henüz kaldırılmamış 4 tanesi hariç, bütün HDP milletvekilleri yargılanma halinde.

5) Görevden alıp yerine vali ve kaymakamları kayyım atamak suretiyle, seçilmiş HDP’li belediye başkanlarının sayısını sıfıra indirmeye doğru ilerliyorsunuz.

Bizzat Soylu’nun açıklamasına göre, 11.10.2017 itibariyle yerine kayyım atanan 101 belediyeden yalnızca 8 tanesi “FETÖ soruşturmaları”ndan, gerisi ise “PKK’yle iltisak”tan idi, yani HDP’den.

Kıyım devam ediyor. 7 Ekim 2020 itibariyle son durum: 2019 yerel seçimlerinde HDP’nin kazandığı 65 (altmış beş) belediyeden 6 (altı) tane kaldı.

6 milyon oy almış üçüncü büyük parti HDP’nin son seçimlerde kazandığı 67 (altmış yedi) milletvekilinden şu anda Meclis’te, ayrılanlarla birlikte, 56 (elli altı) kaldı.

***

Yazının başında “yöntem zorluğundan” demiştim. Şöyle ki, HDP’yi kapattırmak için AYM’nin bu konudaki nisabını yeniden değiştirmeniz lazım.

“Yeniden” diyorum, çünkü ilk defa 28.11.2002’de güvenoyu aldınız ve hemen ertesi ay (02.01.2003’de) çıkarttığınız 4. AB Uyum Paketi’yle partinizi garantiye almak için AYM’de parti kapatmak için gereken basit çoğunluk yerine 3/5 nisabını getirdiniz. Yargıtay Başsavcısı A. Yalçınkaya’nın 14.03.2008’de açtığı davada çoğunluk kapatma yönünde oy kullandığı halde (6-5) bu sayede kurtuldunuz.

Bunun sonucu, ödünüz koptu, 2010 referandumunda kapatma nisabını 3/5’ten 2/3’e yükselterek kapatmayı daha da zorlaştırdınız. Derhal söyleyeyim, çok iyi yaptınız; siyasi parti kapatmak bir züldür.

Ama siz burada durmayıp ters yöne döndünüz, yukarıda örnekleriyle anlattığım “fiilî kapatma”ya koyuldunuz. Şimdi duvarın dibine çömelip kendinizi tutarlılık testine tabi tutmanızın tam zamanıdır AYM’yi hedef almışken.

Yoksa, şimdi AYM’yi hedef alıp korkutuyoruz, nisap değiştirmeye bile gerek kalmaz mı diyorsunuz?

***

İkinci istirham olarak diyorum ki insanlar ve hukuk, cemaatlerden önemlidir. Onu da anlatayım:

Milliyetçi-mukaddesatçı halkımız Ermeni halkımızı nefret söylemleri ve eylemleriyle rezil biçimde taciz etmeye başladı. Tipik, TCK Md. 216’lık olay: Agos’un eski yerinin önünden klakson çalarak araba konvoyu geçirmekler… Patrikhane önünde gösteri yapmaklar…

Bütün bunlar, kendi öz memleketlerinde Ermeni kardeşlerimize gündelik işkence demek. “Memleketleri” derken, orada bi durun. Ermeniler bu coğrafyada binlerce yıldır yaşıyorlarken Alparslan 1071 yılında Anadolu’ya geldi ve Bizans’ın Ortodoksluk yoluyla kurduğu boyunduruktan kurtulmak isteyen Ermenilerin de yardımıyla Bizans’ı yendi Malazgirt’te; hatırladınız mı?   

Nasıl olsa sizler “Kıbrıslı Rum” dendiği anda Türkiyeli Rumları anlayıp vurmakta üstatsınız; “D. Karabağ Ermenileri” deyince Türkiyeli Ermenileri anlayıp vurmanız çok doğaldır. Ama biz buna müsaade etmeyeceğiz.

Somut istirhamım: İstediğiniz her konuda istediğiniz her kanunu Meclis’ten şak diye çıkarıyorsunuz. Şimdi de Türk vatandaşı Ermenileri Tehcir Kanunu’nu çıkarın. Çünkü bu insanlar bu toprakların öz halkı; kendiliklerinden hayatta gitmezler. Tehcir edin ki Batılı ülkelerde tehdit edilmeden insan gibi yaşayacakları yerlere gitsinler.

Üstelik, İttihat ve Terakki’nin sürdüğü 1,5 milyon yerine siz sadece 55.000 süreceksiniz (çünkü o kadar kaldılar), hatta, uçakla gidecekleri için, yolda öldürdünüz diye laf da gelmeyecek size.

Onlar her dakika ürpererek yaşama işkencesinden kurtulurlar, milliyetçi-mukaddesatçı kamuoyumuz da huzura erer.

Bu ikinciler, klaksonlara basa basa aküyü bitirmekten de kurtulurlar, en azından.