OHANNES KILIÇDAĞI

Ohannes Kılıçdağı

MUHALEFET ŞERHİ

2020, olmasaydın da olurdu!

Biz bir fragman gördük sadece. Onda bile yaşamla ve belki ondan da ilginci ölümle olan ilişkimiz, ölüme karşı hislerimiz rayından çıktı. Hani, ölüm karşısında ‘hayvanileştik’ desem yeridir.

Yılsonunda geçen yılın muhasebesini yapmak âdettendir ama 2020 insanda muhasebe yapacak hâl bıraktı mı, emin değilim. Dünya için zor bir yıl oldu. Bütün sosyal düzenin altüst olması bir yana, birçok kişi sevdiklerini, yakınlarını kaybetti. Zaten küçük bir topluluk olan Türkiye Ermenileri de hem niceliksel, hem niteliksel olarak ağır kayıp verdi. Sağ kalarak yaşlanmayı başaracak olanlarımızın, ihtiyarlık dönemlerinde “Bir de böyle musibet bir sene geçirmiştik” diye hatırlayacakları bir yıl oldu.

Bu yıl boyunca, gerek dünyada, gerek bu topraklarda yakın ve uzak geçmişte büyük savaşları, kıtlıkları, salgınları ve soykırımları yaşan kuşaklar daha fazla aklıma düştü. Düşünsenize, biz ‘sadece’ bir senedir bir salgın yaşıyoruz ki o da bütün kötülüğüne rağmen, yaşanmış küresel salgınlar içinde sebep olduğu kayıp itibariyle kendine orta sıralarda bir yer bulur herhâlde. Fakat, çoğumuzun psikolojisini bozmaya yetti. Bir de o kuşakları düşünün. Bundan katbekat zor koşullarda senelerce yaşamışlar. Güvenlik hissinden yoksun, yarın ne olacağını, daha ne kadar yaşayacağını bilemeden yıllar geçirmişler.

Biz bir fragman gördük sadece. Onda bile yaşamla ve belki ondan da ilginci ölümle olan ilişkimiz, ölüme karşı hislerimiz rayından çıktı. Hani, ölüm karşısında ‘hayvanileştik’ desem yeridir. Şu tecrübemiz bize toplumsal felaketlerin ne demek olduğuna dair bir fikir vermiş olmalı. Mesela, buradan ders çıkararak ‘savaş’ kelimesini kolay kolay telaffuz etmememiz gerektiğini anlamış olmamız lazım, zira savaşlar, özellikle uzun süren savaşlar şu yaşadığımız pandemiye benzer etkiler yapacaktır. 

Farklı ama ‘muhasebe’ yaparken değinmemiz gereken bir konu da, özel olarak Türkiye Ermenileriyle ilgili. Türkiye Ermenileri patrik seçiminin üzerinden de bir yıldan fazla bir zaman geçti. Seçim sürecindeki defolar, yanlışlar bir yana, o zamanlar “Şu patrik seçimini bir yapalım, arkasından vakıf seçimleri gelecek, Patrikhane’ye tüzel kişilik kazandıracak tüzük gelecek, ortak havuz gelecek. Çözmemiz gereken çok sorun var, patrik seçimine takılıp kalmayalım, talimatnameye itiraz edersek süre uzar, bu sorunların çözümü gecikir” deniyordu. Ne oldu? Üzerinden koca bir sene geçti, vakıf seçimleri, tüzük veya ortak havuz konusunda en küçük bir adım atıldı mı? Hayır. Kimse salgını bahane etmesin. Seçim yönetmeliği, tüzük vs hazırlamak pandeminin engel olacağı işler değil. İstişare için yüz yüze bir araya gelinmese de, geride bıraktığımız bir sene boyunca diğer işler nasıl görüldüyse bunlar da pekâlâ öyle yürütülebilirdi.

Kaldı ki, birçok toplantı da bu süreçte yüz yüze yapıldı. Asıl mesele niyet ve irade yoksunluğu. Bunun böyle olacağı da belliydi zaten. Seçim sırasında insanları seçim yönetmeliğine itirazdan vazgeçirmek için ortaya attıkları laflardı bunlar. Öte yandan, kapalı kapılar ardında bir seçim yönetmeliği veya Patrikhane tüzüğü vs hazırlandı da yarın ilan edilmeye hazırsa, bu da doğru değil. İstişare edilmeden, toplulukların fikri sorulmadan böyle bir şey yapmak antidemokratik bir tepeden inmecilik olur. 2020 bu açıdan da, her zamanki kısır tartışmaların, bütçe açıklarının sürdüğü, kısır bir yıl oldu. 
Velhasıl, kazanç hanesine pek bir şey yazamadığımız, kayıplarla dolu, hayatta ve aklı başında olmanın her birimizin yanımıza kâr kaldığı bir sene geçirdik.

Seni unutmayacağız 2020! Umalım ki 2021 hepimiz için daha iyi bir yıl olsun. Hepinize iyi seneler!