YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Türbülans artıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan her zamanki argümanına sarıldı ve CHP’yi HDP’nin peşine takılmakla suçladı. Ancak durum şu ki, CHP’nin açıklamasının siyasette yarattığı etkiye bakacak olursak, bu argümanın da artık eskisi kadar işe yaramayacağını düşünmek mümkün.

Haftaya damgasını vuran iki kritik gelişme vardı. 10  büyükelçinin Osman Kavala için yaptığı açıklama ve Cumhurbaşkanlığı’nın iki yıllık Suriye ve Irak’a asker gönderme tezkeresi. Bundan önceki tezkereler bir yıllıktı. Bu iki yıllık tezkere 2023 seçimlerini de kapsamakta, ilerisine geçmekteydi. Bu açıdan da tartışıldı bu hamle. 

Tezkere ile başlayalım. İktidarın “terörle mücadele” adı altında sunduğu bu tezkerelerin Kuzey Suriye ve Kuzey Irak’taki Kürt yapılarını hedeflediği herhalde artık biliniyor. Bilhassa Suriye’deki  savaş sonrası oluşan boşlukta, bölgede tabanı da bulunan Siyasal Kürt Hareketi’nin Türkiye’ye yakın kuşakta otonom denebilecek bir pozisyon elde etmesi, Türkiye’deki milliyetçi koalisyonun rahatsızlık duyduğu bir gelişmeydi. Çözüm süreci de zaten bu ve HDP’nin Türkiye çapında kazandığı etkinlik hesaba katılarak bitirildi. 

Türkiye bu tezkerelerle bu bölgelere asker gönderdi. ABD ve Rusya’nın farklı saiklerle araya girmesiyle bu harekat bir yerde sınırlandı. Ancak Ankara belli ki buralardaki hakimiyetini ve varlığını devam ettirmek istiyor.

Daha önceki tezkerelere HDP dışında TBMM’deki tüm partiler destek vermişti. Ancak bu kez CHP’den sürpriz bir adım geldi ve “Hayır diyeceğiz” açıklaması yapıldı. AKP,  MHP ve İYİ Parti’nin “Evet” dediği bir ortamda bu karar sonucu değiştirmeyecekti ancak CHP’nin çıkışı siyasette bir dalgalanma yarattı. Bu önemli. 

Şimdiye kadar bilhassa Kürt meselesinde iktidarın belirlediği çizgi içinde hareket eden CHP’nin ilk kez gerçekten de muhalefet etmesi heyecan yarattı. Gerçi CHP’nin bu karardaki motivasyonu Kürt meselesi ile ilgili değildi. Son dönemde bilhassa Erdoğan’ın politikalarına yönelik eleştiri dozunu artıran ve ekonomik krizde Erdoğan’ın tutumunun belirleyici olduğunu söyleyen CHP, tek kişinin vereceği bir kararla yabancı topraklarda askerlerin şehit olmasına karşı çıktığını açıkladı. Tezkere ile Türkiye’ye yabancı askerlerin de gireceğini de vurgulayan ana muhalefet partisi için bu da karşı çıkılması gereken bir durumdu. TÜGVA hakkında ortaya saçılan belgelere de değinen Kılıçdaroğlu, çok gerekiyorsa, Erdoğan’a bağlılık yemini yapan ve bunu sosyal medyadan yayınlayan TÜGVA’lıların ve Bilal Erdoğan’ın sınır ötesine gitmesi gerektiği çıkışını yaptı.

Bunların da ötesinde bölgeyle ilgili karışık bir durum var. Son zamanlarda TSK mensuplarına yönelik saldırılar artıyor ancak bunların önemli bir kısmının Suriye’deki Türkiye’ye muhalif cihadçı gruplardan geldiği anlaşılıyor. Bu husus medyada pek yer almasa da bölgeye yönelik tabloyu daha da güvensizleştiren bir unsur olarak öne çıkıyor. CHP’nin “Hayır” oyu vermesinde bu tablonun da bir payı olduğu ortada. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan oylamada yoktu ancak Azerbaycan dönüşü yaptığı açıklamada her zamanki argümanına sarıldı ve CHP’yi HDP’nin peşine takılmakla suçladı. Ancak durum şu ki, CHP’nin açıklamasının siyasette yarattığı etkiye bakacak olursak bu argümanın da artık eskisi kadar işe yaramayacağını düşünmek mümkün. Burada kritik soru CHP’nin bu hamleden sonrasını nasıl getireceği. Seçimler yaklaşırken böylesi hamleler görmek sürpriz olmaz. 

Osman Kavala meselesinde ise iktidarın hareket alanı artık iyice daralıyor. AİHM’nin Kavala’nın hak ihlaline uğradığı ve serbest bırakılması gerektiği yönündeki kararına direnen AKP-MHP koalisyonunun bu konuda sıkıntı yaşayacağı belli. Çünkü AİHM’nin bağlı olduğu Avrupa Komisyonu, karara direnilmesi halinde Kasım ayının sonunda Türkiye için yaptırım da içeren adımlar atacağını zaten açıklamıştı. 

10 büyükelçinin açıklaması da bu ortamda geldi. Erdoğan açıklama sonrasında eli hayli yükseltse de Pazartesi günü 10 ülkenin Twitter’den yaptığı açıklama ile tansiyon düşmüş oldu. Türkiye de zaten böyle bir adım beklemekteydi zira aralarında ABD, Almanya ve Fransa’nın da bulunduğu 10 ülkenin büyükelçisini sınırdışı etmek Türkiye’yi telafisi çok zor bir duruma sokacağı gibi, ekonomide daha da sıkıntılı bir sürece gireceğimiz aşikardı.

“Kim geri adım attı?” tartışmasına saplanmadan şunu söylemek mümkün. İç ve dış koşullar iktidarı zorlamaya devam ediyor, bilhassa da ekonomik kriz. Türkiye belli ki bu ortamda gündemi değiştirecek bir hamle ile Suriye ve Irak’a yeni harekatlar planlıyor. Bu adımın ise yaşadığımız türbülansı şiddetlendireceğini söylemek herhalde yanlış olmaz.