YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Hızla fakirleşiyoruz

Niye böyle oluyor? Çok basit, zira vatandaşlar ve şirketler, faiz oranının enflasyonun altında kalacağını duydukça, ABD Doları’na hücum ediyor.

Önceki hafta yaşanan kur atağı, bu hafta bir kez daha cereyan etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 30 Kasım Salı günü TRT’nin canlı yayınında düşük faiz politikasını bir kez daha savununca gerek ABD Doları, gerek Euro yeni zirve seviyelerini gördü. Önceki Salı günü de yine Erdoğan’ın açıklamalarıyla TL’de sert düşüşler yaşanmıştı. 

Niye böyle oluyor? Çok basit, zira vatandaşlar ve şirketler, faiz oranının enflasyonun altında kalacağını duydukça, ABD Doları’na hücum ediyor. 

Basit bir örnek verelim: Enflasyon yıllık yüzde 20 seviyelerinde. Merkez Bankası’nın belirlediği politika faizi ise yüzde 15 civarında. Ve daha da düşeceği anlaşılıyor. Böyle bir durumda, diyelim ki biraz birikmiş paranız var. Bu parayı gidip bankaya yatırır mısınız? Herhâlde yatırmazsınız, çünkü paranızın eriyeceği kesin. Bu parayı değerlendirmek için başka yollar ararsınız. Bunlardan biri de ABD Doları ya da Euro almak. Vatandaş düzeyinde hâl böyle, şirketler düzeyinde de benzer bir durum yaşanıyor. Döviz borcu olan şirketler, ABD Doları yükseldikçe açıklarını kapatmak için ABD Doları alıyor; böylece bir döngüye giriyoruz. 

Doların yükselmesinin başka sonuçları da oluyor tabii. Başta benzin ve doğalgaz olmak üzere pek çok ürün, ithal olduğu için zamlanıyor. Zamlandıkça enflasyon yükseliyor. Enflasyon yükseldikçe ve faiz düşük tutuldukça, başta anlatmaya çalıştığım döngüye bir kez daha giriyoruz. 

Peki hükümet, daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan bu politikada neden ısrar ediyor? Gerçekten bilmiyoruz. Ancak bu politikanın nelere yol açtığını görüyoruz, biliyoruz. 

Sözü daha fazla uzatmadan uzman bir isme, eski Hazine Müsteşarı Mahfi Eğilmez’in görüşlerine yer vereyim. Eğilmez, kişisel bloğunda 23 Kasım’da yayınladığı yazıda şunları söylüyor:
“TCMB, Eylül’den bu yana faizi üç kez düşürmüş. Kur bu dönemde yüzde 38 dolayında artmış, enflasyonda ne kadar artış olduğunu 3 Aralık Cuma günü öğreneceğiz. Aynı sürede 10 yıllık tahvillerin faizi yüzde 14,5 oranında yükselmiş. Bir başka deyişle Merkez Bankası’nın faizi düşürmesi Devlet Tahvillerinin faizini düşürmek bir yana, yükseltmiş. Elimizdeki son cari denge verisi Eylül ayına ait olsa da bu kurlarla cari açığın düşmesini beklemek yanlış olmaz. Çünkü yükselen kurlar ihracatı artırırken ithalatı da düşürür. Ne var ki bu gelişme ihracatta daha fazla malı daha ucuza satarken, ithalatta daha az malı daha pahalı almamızla sonuçlanır. Ticaret hadlerine bakınca öyle olduğu da görülüyor zaten. Öte yandan ihracatçı ve ithalatçı bu kadar oynak kurlarla ne teklif verebilir ne de teklif alabilir.” 

Şöyle devam ediyor Eğilmez: “Bu yeni program çerçevesinde eski bir söylemin sürekli tekrarlanması söz konusu: ‘Faiz neden enflasyon sonuçtur.’ Buna ek olarak ‘kurun yükselmesinin istihdamı artıracağı’ ve ‘fahiş fiyat artışıyla mücadele edileceği’ söylemleri de var. Bütün bu açıklamalar zaten kurdaki artış nedeniyle ürkmüş bulunan piyasada iyiden iyiye korku yarattığı için USD/TL kuru birkaç saat içinde yüzde 7 dolayında değer kaybetti. Türkiye, sabit kur rejimine özgü olan devalüasyonun dalgalı kurda da olabileceğini bir kez daha kanıtlamış bulunuyor. Bu arada ülkenin risk derecesini gösteren CDS primimiz de yükselmeye devam ediyor. Bugün itibarıyla Türkiye, dünyanın en riskli üç ülkesinden biri konumunda bulunuyor (diğer ikisi Venezuela ve Arjantin.)”

Tablo gayet açık. Peki, bu durumda Cumhurbaşkanı Erdoğan ne söylüyor? Bahsettiğim TRT canlı yayınında şunları söyledi:
“Hep söylüyorum, diyorum ki faizi düşürmek suretiyle biz yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve büyüme ve bu dört tane ana başlık bize büyümeyi getirecek. (...)Hatta hatta yani bu yıl sonu itibarıyla enflasyonda da kendisini zaten gösterecek. Buna da inanıyorum. Hep söylüyorum ya, faiz sebep enflasyon neticedir. Faizi şu anda düşürüyoruz ve enflasyonun da inşallah düştüğünü hep birlikte göreceğiz.”

Bu politikanın Türkiye’yi getirdiği yer belli. Tüm ürünlerde fahiş bir fiyat artışı yaşanıyor, dar gelirliler ne yapacaklarını şaşırmış durumda, üreticiler ürünlerini fiyatlamakta zorlandıkları için stok yapma yoluna gidiyorlar, dolayısıyla bir de, piyasada ürün sıkıntısı yaşanıyor. 

Bir ekonomik krizin içindeyiz. Başında mıyız sonunda mıyız, onu da kimse bilmiyor. Bu kış ne yazık ki zor geçecek gibi görünüyor.