Gürcistan’da tabuları yıkan kadınlar: GrlzWave

GrlzWave, sosyal medyayı kullanarak toplumda az konuşulan ve önyargıyla karşılanan cinsellik, homo/transfobi, ruh sağlığı, cinsiyetçilik gibi konularda farkındalığı arttırmak ve herkesin özgürce konuşabileceği, hikâyelerini, deneyimlerini paylaşabileceği, nefret söylemi olmadan birbirini dinleyebileceği güvenli bir alan yaratmak için çalışıyor.

Sopo Buadze, Anita Bregvadze ve Tekla Tevdorashvili tarafından kurulan ve Gürcistan’da ataerkil toplumda yerleşik olan klişelere, dogmalara ve eşitsizliğe karşı mücadele eden GrlzWave (Girls Wave), gençlerin eğitime ve gerçek bilgilere erişimini sağlayarak yukarıdakilerin hepsine karşı mücadele eden bir multimedya platformu. GrlzWave, sosyal medyayı kullanarak toplumda az konuşulan ve önyargıyla karşılanan cinsellik, homo/transfobi, ruh sağlığı, cinsiyetçilik gibi konularda farkındalığı arttırmak ve herkesin özgürce konuşabileceği, hikâyelerini, deneyimlerini paylaşabileceği, nefret söylemi olmadan birbirini dinleyebileceği güvenli bir alan yaratmak için çalışıyor.

Farklı alanlardan bir araya gelen üçlü grafiti, görsel içerik, illüstrasyon gibi yollarla konuşulmayanı dile getirmeye çalışıyor. Sopo Baudze ve Tekla Tevdorashvili’yle 2019’da kurulan GrlzWave’i, yaptıkları çalışmaları, karşılaştıkları sorunları ve tahayyül ettikleri dünyayı konuştuk.

Neden böyle bir multimedya platformu kurmaya ihtiyaç duydunuz?

Tekla Tevdorashvili: Gürcistan’da bir feminist platform eksikliği vardı, böyle bir mecraya ihtiyaç duyuyorduk. Ülkede birçok kadın örgütü olsa da, bu örgütlerin çoğu genç nesle yönelik faaliyetlerde bulunmuyor. Ürettikleri materyaller, eğitim içerikleri genelde çok resmî ve gençlerin çoğu bu içerikleri okumayı veya izlemeyi tercih etmiyor. Bizse görmek istediğimizi yaratmaya çalıştık, eksik gördüğümüzü. Feminizm ve Gürcistan’da kadın olmaya dair materyal bulabilseniz dahi, bu materyaller yabancı dilde ve daha çok akademikti. Sosyal medyada çok kolay ulaşabileceğiniz bilgi yoktu. Böyle başladık.

Sopo Baudze: Amacımız gençleri, özellikle de kızları, toplumun kendilerinden ne beklediğinden bağımsız olarak kendi bedenlerinde rahat olmaları, karşılaştıkları sorunları konuşmaları ve olmak istedikleri kişi olmaları için motive etmek. Gençlerin toplumsal değişim ve düşünce biçimlerini arzulamalarını istiyoruz, böylece klişelerden arınmış bir dünyada yaşayabilirler.

Anladığım kadarıyla Facebook ve Instagram’da aktifsiniz. Neden bu alanları seçtiniz?

TT: Bizim için önemli olan ve okullarda, evde, resmî hükümet dairelerinde konuşulmayan konuları ele almak. Örneğin üreme sağlığı ve üreme hakkı konusunda insanları bilgilendirmeyi amaçlıyoruz. Günlük hayatımızın çok önemli bir unsuru ve birçok genç kız, kadın konuya dair olgusal bilgilere sahip değiller. Bu, okullarda ve üniversitelerde büyük bir mesele. Biyoloji dersimizde konu üreme sağlığına gelince ev ödevi verirlerdi. “Gidin ne dilerseniz okuyun ama ben size bunu öğretmem” gibi bir bakış vardı. Çünkü bunlar tabulaşmış konular. Bizim için tabu konu yok, her şey hakkında konuşuyoruz.

SB: Çalıştığımız konular Gürcistan’da homofobiyi, cinsiyetçiliği, ırkçılığı ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Gürcistan’da durum pek parlak değil. Çalışmalarımızın başlangıcı buna dayanıyor. Tekla, video içerik üreticisi. Zaman içinde bize de öğretti ve biz de içerik üretmeye başladık. Videoların, uzun makaleleri okumaya üşenen genç nesille iletişim kurmanın en iyi yolu olduğunu gördük. Bununla başladık ve sonra platformumuza çizgi romanlar, illüstrasyon, foto hikâyeler, podcastler gibi başka dijital içerikleri de dahil ettik.

TT: Biz sosyal aktivizm yapıyoruz. Bana göre bu, aktivizmin geleceği. Çoğu şey, özellikle Covid-19 sonrası veya Covid-19 gerçekliğinin ortasında sosyal medya platformlarında gerçekleşmeye başladı. Büyük ihtimalle daha da çok şey oraya taşınacak. Sosyal aktivizmle çok daha büyük kitlelere ulaşabiliyorsunuz.

Yanlış bilmiyorsam ülkenin ünlü aktörlerinden biriyle bir video seriniz var.

SB: Evet. Ünlü insanları dahil etme çabamızın sebebi, bunun daha çok insana ulaştığını görmüş olmamız. Elbette herhangi bir ünlüyü dahile etmiyoruz, bizimle aynı değerleri paylaşan insanlarla çalışıyoruz. Böylece onların takipçilerine de ulaşma şansımız oluyor.

GrlzWave ismi nereden geliyor?

SB: İsim düşündüğümüzde ilk başta Gürcüce isimler düşünüyorduk ve tartışılan çok farklı isim vardı. Sonra GrlzWave olmasına karar verdik çünkü bizi iyi tarif ediyor. Mottomuz da ‘Dalgadan korkma, onu takip et.’

TT: Gürcüce başka bir isim için logomuz bile hazırdı. İlk başta, Gürcüce dalga anlamına gelen ‘dalğa’ kelimesini koyacaktık, ilk seçimimiz buydu. Daha sonra hem uluslararası bir ismi olsun diye, hem de kadın haklarına odaklandığımızı ve özellikle genç kızları öne çıkardığımızı göstermek için GrlzWave isminde karar kıldık.

Yani odaklandığınız kitle genç kadınlar mı?

TT: Sadece onlar değil. Daha çok genç kızlar ve dışlanmış gruplara odaklanıyoruz. Örneğin LGBTİ+lar. Fakat biz sadece bu gruplara ulaşmayı amaçlamıyoruz. Feminizmi daha geniş kitlelerle konuşmak istiyoruz. Erkeklere, feminizmden sadece kadınların yararlanmadığını anlatmak da istiyoruz.

Şehrin farklı yerlerinde grafiti de yapıyorsunuz.

SB: Üreme sağlığı, eşitlik, genç yaşta evlendirilme vs. konuları üzerine grafitiler çiziyoruz. Grafiti, Covid-19 döneminde sosyal medya dışında kitlelere ulaşmanın önemli bir yolu. Herhangi bir toplanmanın, etkinliğin yapılamadığı veya sınırlı sayıda katılımla yapıldığı bugünlerde, grafiti herkesin görebileceği bir şey. Uzun zaman kalıyor, mesaj ulaşıyor.

Hangi gruplar için çalıştığınızdan bahsettiniz. Diğer grupların size yaklaşımı nasıl?

TT: Aşırı sağdan gelenler çok agresif. Birkaç grafitimizin üstünü çizdiler. Üstelik bir üyeleri bu işlemi video kaydına alıp paylaştı. İsmini ve bütün detaylarını verdi ve hiçbir şey yapamayacağımızı söyledi videoda. Haklıydı. Yapamadık da bir şekilde. Teknik olarak, kamusal alanda yapılmış bir grafiti olduğu için bize ait değilmiş. Yani dava açamazdık. Aslında devlet grafitilerimize karışmıyor. Ama tahrip eden kişiye en azından bir ceza vermeleri gerektiği yerde sessiz.

SB: Bize karşı nefret söylemi sadece fiziksel saldırılardan ibaret değil. Online alanlar bu konuda çok tehlikeli olabiliyor. Sahte hesaplarda özellikle çok fazla hakaret ve nefret söylemi yapılıyor. Eğer hakaret veya nefret söylemi içeriyorsa yorumları silmek zorunda kalıyoruz. Eleştirilere elbette açığız ama insanları ve özellikle birlikte çalıştığımız kadınları hedef aldığında içeriği silmekten başka çaremiz yok.

Geri dönüşler alıyor musunuz?

SB: Evet, özellikle sosyal medyadan, mail yoluyla ve gerçek hayatta güzel mesajlar alıyoruz. Yaptığımız çalışmaların öneminden bahsediyorlar. Mesaj atıp içeriklerimizi çocuklarına gösterdiklerini söyleyen ebeveynler var, bunlar bizi mutlu ediyor.

Tiflis, Gürcistan’ın diğer bölgelerinden farklı. Ülkenin diğer bölgelerine ulaşabiliyor musunuz?

TT: Çalışmalarımızın etkisi özellikle Tiflis, Batum, Kutaisi gibi büyük şehirlerde daha büyük. Şu an daha çok kırsal alanlarda çalışacağımız projeleri geliştiriyoruz. Bunun için sosyal medya dışına çıkıp, fiziksel etkinlikler planlıyoruz. Buna grafiti dahil. Böylece mesajımızı daha fazla insana ulaştırabileceğiz.

2021 Gürcistan’da özellikle LGBTİ+ hakları açısından zorlu bir yıldı. Temmuz ayında yaşanan saldırılarda kilisenin aktif rolü çok tartışıldı. Yaptığınız çalışmalara dair kiliseden herhangi bir eleştiri aldınız mı?

SB: Doğrudan olmuyor. Onlar için görünmeziz sanırım. Sosyal medyada bazı din adamlarından yorumlar alıyoruz. Simgeler paylaşıyorlar, “Tanrı yardımcınız olsun, şeytanlar” gibi yorumlar yapıyorlar. Ama bu sadece dijital ortamla sınırlı kalıyor.

Çalışmalarınızı büyütme veya yeni projeye başlama gibi planlarınız var mı?

SB: Ekibimizi büyütmeyi düşünüyoruz. Bir uygulama üzerine çalışıyoruz. İklim değişikliği üzerine daha çok yoğunlaşmayı planlıyoruz. Bunun kadınları, spesifik olarak meme kanseri olan kadınları nasıl etkilediği üzerine çalışıyoruz. Bu konuya dair videolar ve eğitimler düzenlemek, öncelikli hedeflerimiz arasında.



Yazar Hakkında