"HDP seçmeni güç merkezileşmesini önlemeye öncelik verebilir"

Siyaset Bilimci Edgar Şar ile ikinci tur seçim kampanyalarında damga vuran milliyetçiliği ve yeni ittifakları konuştuk. Şar, Özdağ ve Kılıçdaroğlu arasında imzalanan protokolün Kürt seçmenler üzerinde yaratacağı etkiyi değerlendirirken "TBMM Cumhur İttifakı’nda olsa bile yürütmenin Millet İttifakı’nda olmasının yaratacağı denge denetleme, güç merkezileşmesini engelleyen yeni dönem, her halükarda HDP’nin ve tabanı için daha tercih edilebilir bir dönem olabilir." dedi.

İkinci tura Türk milliyetçiliği damga vuruyor. Önce Kılıçdaroğlu söylem değiştirdi, ardından Sinan Oğan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı destekleme kararı aldı. Özdağ da, Kılıçdaroğlu ile görüşmesinin ardından kararını Millet İttifakı’na destek verme yönünde açıkladı. Milliyetçi kesimin oyları seçim sonucunu etkileyebilir mi? 

Burada milliyetçi olarak tarif ettiğimiz seçmen grubunun oyları seçimin gidişatını etkileyecek, ama şunu bilmek lazım, burada ideolojik olarak homojen bir milliyetçilikten bahsetmiyoruz. Matematiksel olarak baktığımızda Sinan Oğan’ın oylarının yüzde 5,3 haline gelmesi, iki adayın yani Kılıçdaroğlu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk turda 50+1 almasını engellemiş oldu. Dolayısıyla şu anda bütün ikinci tur dinamiklerinin bu oylarla ilerlemesi hiç de şaşırtıcı değil. Bunun şaşırtıcı olmamasının sebebi şu, muhalefet aslında tek bir aday çıkartarak uzun yıllardır araştırmalarda gözüken bir trende cevap vermeye çalıştı. Seçmen içinde, toplum içinde ve yeni seçmenlerin katılımıyla artık bu iktidarın gitmesini isteyenlerin, kalmasını isteyenlere göre çoğunlukta olması. Bence seçimler uzun yıllar kendini tekrar eden bir trend haline gelmiş araştırma bulgusunu da yanlışlamadı. Çok daha büyük bir katılım bekleniyordu ama geçen seçimlerle neredeyse aynı. Katılmayanlarla, geçersiz oylarla bunun daha da net bir çoğunluk olduğunu düşünebiliriz. Muhalefet tek bir aday çıkartarak aslında ‘Erdoğan gitsin’ diyen ve çoğunluğa sahip olan seçmenin desteğini ilk turda toparlayıp Erdoğan’ı yenmek istedi. Amaç buydu. Fakat burada şunu görüyoruz, ‘Erdoğan gitsin’ diyenler kendi içinde o kadar heterojen bir yapı ki... Bazı gruplara yakın gelen biri, diğer gruplara uzak gelebiliyor. Dolayısıyla bir kısım seçmen her halükârda bağrına taş basıp oy kullanacaktı. Kemal Kılıçdaroğlu için de öyle oldu ve HDP desteği sebebiyle aslında Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığının ikna edemediği kitle, daha çok milliyetçi bir kitle olarak gözüktü. Bu milliyetçi kitle olarak tabir ettiğimiz kesim aslında bence milliyetçi bir dil üzerinden tepkisini koyan ama ne milliyetçilik ne de başka yönleriyle birbirine çok benzemeyen bir grup. Tek bir kişi tarafından yönlendirilmesi hiç de kolay olmayan heterojen bir kitle. Daha çok seçimin iki büyük adayına yani Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun ikisine de ikna olmayan bir kitle.

Şimdi bu kitlenin Sinan Oğan’a oy vermiş olması bu kitlenin ortak özelliğinin milliyetçi olarak adlandırılmasına vesile olmuş oldu. Milliyetçilikle çok büyük mesafesi olan bir kişi Sinan Oğan’a oy vermeyecektir belki. Tam da bu sebeple belki de sandığa gitmeyen bir kesimden de bahsediyoruz, normal şartlarda bu iktidarın değişmesini tercih eden. Aslında ikinci tur, biraz da bu iki adaydan memnun olmayan bu kitleyi ikna etmek üzerinden gelişiyor. Homojen bir milliyetçi kitleden bahsetmiyoruz. O bakımdan tek bir adaya yönlendirilmesi, tek bir kişinin söylemiyle kolay olmayacak. Dolayısıyla sadece milliyetçi oyların belirleyiciliğinden bahsetmemiz kolay değil. Çünkü ikinci tura giderken Türkiye’de milliyetçilik hem farklılaştı, hem çeşitlendi ama bunlar olurken bir yandan yaygınlaştı. Baktığınız zaman iktidar bloğu ve muhalefet bloğu içinde çok yaygın milliyetçiler var. Dolayısıyla her iki tarafın milliyetçiliği arasındaki birtakım derin fay hatlarını 15 gün içinde çözümleyip bir tarafı diğer tarafa yönlendirmek mümkün değil. Dolayısıyla homojen, yekpare bir milliyetçilik ve onun seçimin sonucunu belirlemesi gibi bir durumdan bahsettiğimizi çok sanmıyorum. Ama Kılıçdaroğlu’nun kimliği, adaylığının kurgulanma biçimi, HDP’nin desteği, sanki muhalefetin oluşturmak istediği bloğun özellikle milliyetçilikten uzak bir blok olmasını istemeleri gibi bir illüzyonla algılandı. Erdoğan ve iktidarın kampanya boyunca montajlarla, alenen yalan söyleyerek yaptıkları kampanyanın da bunda büyük bir etkisi oldu. 

İlk turda Kılıçdaroğlu Kürt seçmenlerden ciddi oranda destek aldı. Ancak ikinci turda artan bir Türk milliyetçiliği söylemi var. İkinci turda sizce Kürtler ilk turdaki gibi sandığa ilgi gösterir mi? Kürt oyları ikinci turda belirleyici etken olacak mı?

YSP’nin (Yeşil Sol Parti) aldığı seçim sonucuna baktığımız zaman oylarında genel bir düşüş görüyoruz. Bu YSP’nin kendi seçmenini sandığa götürme konusunda yeterince motive edemediğini, -belki de aday çıkarmadığı için- gösteriyor. Bütün bunlar bir yana HDP’ye ya da YSP’ye oy veren seçmenin Kemal Kılıçdaroğlu’na çok büyük oranda destek verdiği de ortada. Rakamlar bunu gösteriyor. Belki de HDP’nin kilit noktada belirleyici role sahip olma özelliğini yakalayamamış olması, çok daha uzun tartışılması gereken bir konu. Özellikle kayyım atamaları, HDP’ye destek veren seçmenin sandıklara attıkları oyların dikkate alınmaması gibi bir hisse sahip olması, da hiç şaşırtıcı değil. Bunları özellikle yerel seçim sonrası kayım atamaları sonrası görüyoruz. Tüm bunları üst üste koyduğumuz zaman, tablo Kürt hareketinin sandığa olan ilgisinin önceki seçimlere göre azaldığını gösteriyor. Bütün bunlar böyleyken ikinci turda özel bir çaba gösterilebilir mi? Gösterilemez demek mümkün değil. Bir de  yapısal sebepler var. Seçim günü de açıkçası bölgede seçmeni baskılayabilecek bir havanın da olduğunu biz biliyoruz. İkinci turda bu belki artacaktır.

Edgar Şar

Bir yandan da muhalefetin HDP seçmeninden ilk turda sandığa gitmeyenleri sandığa götürecek bir kampanya yapmadığını da biliyoruz. Ama şunu da unutmamak lazım, bu sorunun cevabını öngörmek mümkün değil ama Erdoğan ve Kılıçdaroğlu arasında ciddi bir referanduma dönüşen seçimin Kürtler açısından da bir önemi var. Hem politiklik anlamında hem de siyasi öngörüsü yüksek bir taban olarak HDP tabanının bunu gördüğüne eminim. Bu ilk turdaki katılımın üzerine çıkaracak ya da ilk turdaki katılımı tekrarlatacak düzeyde Kılıçdaroğlu’na desteği getirir mi? Açıkçası bunu söylemek kolay değil ama getirmez demek de bence mümkün değil. Bunu söylemek isterim. Seçimi Erdoğan referandumuna dönüştürerek Erdoğan’ın gitmesini isteyen çoğunluğun tamamına hitap etmeye çalışıyor muhalefet. Burada temel olarak Özdağ, Kılıçdaroğlu arasındaki anlaşmaya bakmak gerekecek. Kürtler için özellikle kayım uygulamasında bir değişiklik olup olmadığını görmek gerekecek. Bu olan biten her şey Kürtler açısından seçmenin bir kısmını sandığa gitmekten alıkoyabilir. Hangisinin ağır basacağını tahmin etmek mümkün değil. Burada YSP’nin desteğini sürdürmesi, Kılıçdaroğlu’nun kişiliğinden ziyade, Erdoğan iktidarının meclise, bütün devlet kurumlarına, yasama, yürütme ve yargıya hakim olması ile ilgili olabilir. Bu durumda Cumhur İttifakı iktidarının devamı haricindeki bütün seçenekler belki de Kürt hareketinin daha çok tercih edebileceği bir seçenektir. Denetleme olması, TBMM Cumhur İttifakı’nda olsa bile yürütmenin Millet İttifakı’nda olmasının yaratacağı o denge denetleme, güç merkezileşmesini engelleyen yeni dönem, her halükarda HDP’nin ve tabanı için daha tercih edilebilir bir dönem olabilir. Ama yine de çok sembolik ve önemli olan, kayyımlar konusu. Asıl belirleyici etkenlerden biri bu olacaktır. Orada atılan adımlar biraz önce söylediğim denklemi muhalefet aleyhine ciddi oranda bozabilir.

(Not: Bu söyleşi 24 Mayıs'ta yapılmıştır)

Kategoriler

Güncel