Gezi tutsaklarına insan hakları, barış ve demokrasi ödülü

‘Sevinç Özgüner İnsan Hakları, Barış ve Demokrasi Ödülü’ bu yıl Gezi tutuklularına verildi. İlki 1986’da verilen ödül, İstanbul Tabip Odası’nda düzenlenen anma ve ödül töreniyle Gezi tutsaklarının yakınlarına takdim edildi.

23 Mayıs 1980’de Mecidiyeköy’deki evinde katledilen Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi diş hekimi Sevinç Özgüner’in anısını yaşatmak, insan hakları, barış ve demokrasi alanında çalışma yapanları onurlandırmak ve bu alanlarda yapılacak yeni çalışmaları teşvik etmek amacıyla İstanbul Tabip Odası (İTO) tarafından her yıl düzenlenen ‘Diş hekimi Sevinç Özgüner İnsan Hakları, Barış ve Demokrasi Ödül ve Anma Töreni’ bu yıl 23 Mayıs Salı günü İTO’nun Cağaloğlu’ndaki binasında yapıldı.

Ödül bu yıl, 25 Nisan 2022’de tutuklanan ve halen cezaevinde bulunan Gezi Davası tutsakları Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Can Atalay, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi ve Osman Kavala’ya verildi.

‘Biz büyük bir aile gibiyiz’

Bir dakikalık saygı duruşunun ardından İTO Yönetim Kurulu Üyesi Cegerğun Polat, törenin açılış konuşmasını yaptı. İTO Başkanı Nergiz Erdoğan ve TTB’nin önceki başkanlarından Gencay Gürsoy da birer konuşma yaptı. Nergiz Erdoğan, konuşmasında “Gezi tutukluları olmasaydı bugün ülkemizde gördüğümüz demokrasinin ve barışın kırıntılarını bile göremeyecektik muhtemelen. Son seçimlerde bizi sevindiren en önemli şey belki de sevgili Can Atalay’ın milletvekili seçilmesidir” dedi. Konuşmasında Sevinç Özgüner ve birçok bilim emekçisinin öldürüldüğü döneme değinen Gencay Gürsoy ise, “Bugün bu ödülü verdiğimiz Gezi tutuklularını tanıyorum. Biz büyük bir aile gibiyiz. Hepiniz iyi ki varsınız” diye konuştu.

Gürsoy’un ardından Sevinç Özgüner’in mücadele arkadaşlarından ve ödüle layık görülen Gezi tutsaklarından Mine Özerden’in annesi Halide Özerden söz aldı. Özerden, “Sevinç abla benim 20’li yaşlarda aralarına girdiğim ve çok mutlu olduğum 51 Tevkivatı’nda çok çekmiş fakat umutlarını hiçbir zaman yitirmemiş ve onlardan çok genç olduğum halde aralarında hiç yadırganmadığım birçok insandan biriydi. Onlar şimdi aramızda değiller. Anıları önünde saygıyla eğiliyorum” dedi.

‘Asla pes etmiyoruz’

“Bu yıl bu ödülün Gezi tutsaklarına verilmesi konusunda hepimiz beş dakikada hemfikir olduk” diyen İstanbul Diş Hekimleri Odası Genel Sekreteri Fatma İnci, konuşmasına şöyle devam etti: “Bir yandan bugün burada bu vesileyle bulunmak çok canımı acıtan bir şey ama bir yandan da gurur duyuyorum. Bu, Türkiye’nin insan hakları, demokrasi ve özgürlükler mücadelesinde hepimizin hikâyesi. Bu mücadelenin bugün geldiği noktaya baktığımızda biz belirli dönemeçlerde aynı kaygıları yaşayarak mücadeleye devam ediyoruz. Asla pes etmiyoruz.”

Ödül töreninin ikinci kısmının modaretörlüğünü üstlenen Dr. Nazmi Algan, “Hepimiz Gezi’deydik. Hepimizin yerine onlar ceza aldı ama her zaman dayanışmamızı göstereceğiz. Umarım en kısa zamanda tekrar aramızda olacaklar” şeklinde konuştu.

‘Ne olursa olsun yolumuzdan dönmeyeceğiz’

Ödül alfabetik sırayla verildi. Can Atalay’ın ödülünü annesi Şükran Atalay ile babası Mustafa Atalay, Ali Çerkezoğlu’dan aldı. Konuşma yapan Şükran Atalay, “Buradan Gezi tutsaklarına, Gezi’ye bin selam olsun. Biz hep mücadeleye devam ettik. Ne olursa olsun yolumuzdan dönmeyeceğiz. Can’ı da böyle yetiştirdik. Acılarımız, kayıplarımız isimlerini anamayacağımız kadar çok. Ama bu bizi yolumuzdan çeviremeyecek. Umuyoruz ki bu pazar günü umutlarımıza umut katılacak. Ben her hafta Can’ı ziyarete gidiyorum. Sürekli yeni insanlar Cumhurbaşkanı’na hakaretten oraya getiriyorlar. Artık kendi görüşlerinden olmayan hiç kimseyi kabul etmiyorlar” dedi.

‘Memlekete küsmeyeceğiz’

Şükran Atalay, konuşmasının ardından, oğlu Can Atalay’ın mektubunu okudu. Mektupta şu ifadeler yer aldı: “Bizi ‘Sevinç Özgüner Ödülü’ne layık gören tüm kurul üyelerine ve İstanbul Tabip Odası emektarlarına çok teşekkür ederim. Hekim hareketi Türkiye’de özgürlük ve demokrasi güçlerinin en önemli bileşenlerinden biri olarak gelmiştir. Sevinç Özgüner mücadeleci bir sosyalist hekim olduğu için faşist kurşunlara hedef olmuştur. Tüm emektarlarımız gibi anısı yolumuzu aydınlatır, başımız anısı gibi diktir. Yalan yok, memleket yine zor zamanlar yaşıyor. Enseyi karartmayacağız, memlekete küsmeyeceğiz. Umudu büyütecek, umutsuzluğu hep beraber yatıştıracağız. Beklenen günler, umutlu günler, ekmek, gül ve hürriyet günleri ellerimizdedir.”

Şükran Atalay, son olarak, “Can, Hatay’da da mücadele edecek ve Hataylıların ellerini hiçbir zaman bırakmayacak” ifadelerini kullandı.

‘Haklı olmanın verdiği iç huzuru yaşıyoruz’

Çiğdem Mater’in ödülünü arkadaşı İlayda Gedik aldı. Gedik, Çiğdem Mater’in Bakırköy Kadın Kaplı Ceza İnfaz Kurumu’ndan gönderdiği mektubu okudu. Mektupta ödül için teşekkür eden Mater, şu ifadeleri kullandı: “Sesinizi duyuyor, sesimizi duyduğunuzu hissediyor, biliyoruz. Haklı olmanın verdiği iç huzur var ya, işte onu yaşıyoruz. Bir taraftan da özlem… Eşitlik, hak ve özgürlük taleplerimizi yükselte yükselte, neşeyle, kahkahayla, dayanışmayla, direnmeyle, mücadeleyle devam. Yakında görüşeceğiz.”

‘Ortak yanları insan hakları, barış ve demokrasi inançları’

Hakan Altınay’ın ödülü ise kız kardeşi ve avukatı Deniz Altınay’a verildi. Altınay, “Gezi davası tutsaklarının bir kısmı bu dava vesilesiyle birbiriyle tanışan insanlar. Bu davayla ilgili yapılan yorumlardan biri de ‘beş benzemezi bir araya koyup yargılamaya çalışıyorlar’ yorumuydu. Şimdi anlıyorum ki hepsinin temel ortak yanı insan hakları, barış ve demokrasiye olan inançları ve hayatlarını bunun üzerine kurma çabaları” ifadelerini kullandı.

‘Hapse girdiğimden daha dik çıkacağım’

Mine Özerden’in ödülünü annesi Halide Özerden aldı. Mücella Yapıcı’nın ödülü ise kızı Burcu Yapıcı’ya, İTO Başkanı Nergiz Erdoğan tarafından takdim edildi. Bu ödülü vermenin büyük bir onur olduğunu söyleyen Erdoğan, “Bütün haksız yere tutuklu olanlar gibi Gezi tutuklularının da bir an önce aydınlığa çıkmasını dilerim” dedi. Burcu Yapıcı ise, “Annem benim için de, kardeşim de idol gibidir ve dava süreci başladığından beri bize ‘Merak etmeyin, girdiğimden daha dik çıkacağım’ dedi. İçeri girdiğinden beri biz onları teselli edeceğimize onlar bizi teselli ediyor ve sadece doktorların sözünü dinliyorlar. Gayet iyiler, gayet dirençliler. Biz de böylece büyük bir aile olduk” şeklinde konuştu.

‘Yurttaşlarımız özgürlük talebinden vazgeçmedi’

Osman Kavala’nın ödülü ise, eşi Prof. Ayşe Buğra’ya teslim edildi. Buğra, “O çok acayip dava süreci sırasında tanışıp çok yakınlaştığım insanları özlüyorum. Bugün onları gördüğüm için mutluyum. Bugün Silivri’de görüş günümdü, oradan geliyorum… Osman bir mesaj gönderdi buraya, o da özlüyor sizi” şeklindeki konuşmasının ardından Kavala’nın mektubunu okudu: “Ödülün bizlere verilecek olmasından gurur duydum. Sevinç Özgüner katledildiğinde ülkemiz son perdesi darbe olan karanlık bir dönemi yaşıyordu. Bütün baskılara, katliamlara rağmen yurttaşlarımız özgürlük talebinden vazgeçmediler. 1980 öncesi olanları aklımızda tutarak, o dönemde insan haklarını, hukuku ve demokrasiyi savunanlardan güç alarak ülkemizin demokrasi ve hukuk devleti olması için dayanışma içerisinde mücadeleye devam edeceğiz.”

‘Bu kavga memleket sevdasıdır’

Tayfun Kahraman’ın ödülünü ise eşi Meriç Kahraman ve kızı Vera aldı. Konuşmasında ödül için teşekkür eden Meriç Kahraman, Tayfun’un önümüzdeki günlerde yayımlanması planlanan kitabından bir kısım okudu: “Sözümüz geleceğe. Bir bedeli varsa eğer bu memlekette demokrasi, özgürlük ve kardeşlik talep etmenin, biz bu bedeli şerefle öderiz. Bir kavga varsa eğer cumhuriyeti ve değerlerini korumak için, biz bu kavgayı veririz. Bir emek gerekiyorsa eğer kente, doğaya, yaşama sahip çıkmak için, biz bu alın terini dökeriz. Üzerinden 10 yıl geçen Gezi direnişinin kalbimize ve aklımıza taşıdığı gerçek gibi biliriz ki bu bedel çocuklarımız içindir, bu kavga memleket sevdasıdır, bu emek geleceği kuracaktır. Hep bir ağızdan söylemeye devam edelim. Bu daha başlangıç, mücadeleye devam.”

Son olarak Yiğit Ali Ekmekçi’nin ödülü, kızı Zeynep Ekmekçi’ye teslim edildi. Zeynep Ekmekçi, “Haksız yere tüm sevdiklerinden, ülkesinden, ailesinden ayrı kalan herkesin bir an önce ülkesine dönebilmesini diliyorum” dedi.

Kategoriler

Güncel İnsan Hakları



Yazar Hakkında