Sanatsever Patriği kaybettik

Kudüs Patriği Torkom Başepiskopos Manukyan’ı 93 yaşında kaybettik. Ermeni Kilisesi’nin 1915 sonrasında yetiştirdiği en değerli din adamlarından biri olarak kabul edilen, şiir ve müzikoloji alanındaki çalışmalarıyla tanınan Torkom Başepiskopos Manukyan, uzun süren bir hastalık döneminin ardından, 12 Ekim Cuma sabahı ruhunu teslim etti. Patriğin cenazesi, 22 Ekim günü kaldırılacak. ROBER KOPTAŞ ve SAHAK EPİSKOPOS MAŞALYAN yazdı.

ROBER KOPTAŞ
rober.koptas@agos.com.tr

Ermeni Kilisesi’nin 1915 sonrasında yetiştirdiği en değerli din adamlarından biri olarak kabul edilen, şiir ve müzikoloji alanındaki çalışmalarıyla tanınan Kudüs Ermeni Patriği Torkom Başepiskopos Manukyan, uzun süren bir hastalık döneminin ardından, 12 Ekim Cuma sabahı saat 9.30’da hayatını kaybetti. Müteveffa Patriğin vefatını bir süre önce Patrik vekilliği görevine getirilen, Nurhan Başepiskopos Manukyan duyurdu. 93 yaşında hayatını kaybeden Patriğin cenazesi, 22 Ekim günü kaldırılacak. Törene, İstanbul Ermeni Patrikliği’ni temsilen Aram Başepiskopos Ateşyan ve beraberinde bir heyet katılacak.

Üç şiir derlemesi, Ermeni Kutsal Badarak Ayini’nin incelenmesi, Kudüs’teki kutsal yerlerin hikâyeleri gibi önemli çalışmalara imza atan Patrik Manukyan, aynı zamanda bir Gomidas uzmanı ve şairdi. TAM veya Şen-Mah (Mutlu Ölüm) müstear adlarıyla yazılar kaleme alan Torkom Patriğin, 20’ye yakın kitabı vardı. Başepiskopos Manukyan, Shakespeare’in sonelerini Ermeniceye çevirmişti. Diyakozluk günlerinde tuttuğu günlükler ise, 2001’de İstanbul’da Aras Yayıncılık tarafından Orakrutyun Sargavaki Karasunk Tzernatrutyun (Diyakozun Güncesi / Rahiplik Çilesinin 40 Günü) adıyla yayımlanmıştı.

Dünya Kiliseler Birliği andı

Dünya Kiliseler Birliği Genel Sekreteri Peder Olav Fykse, bir bildiri yayımlayarak Patrik Torkom Manukyan’ın ölümünün ardından derin üzüntü duyduğunu açıkladı. “Onunla şahsen tanışma ve onun deneyim ve bilgeliğine bizzat tanık olma onuruna sahip oldum”  diyen Fykse, “Dünya Kiliseler Birliği onun yasını tutuyor. Hayatını Mesih’in yoluna adayan bu değerli din adamının ölümü, dünyanın her yerindeki Ermeniler ve Ortadoğu’daki bütün Hıristiyanlar için bir kayıptır. Muhteremin Kutsal Topraklar’da barış ve adalet için yaptığı katkılar kiliseler tarafından hatırlanacaktır” sözleriyle, Patrik Torkom’u andı. 

Sion dağına gömülecek

Müteveffa patriğin cenaze töreni 22 Ekim’de Kudüs’teki Sırpots Hagopyants Ana Kilisesi’nde yapılacak. Naaşı ise Sion Dağı’ndaki tarihi Ermeni mezarlığına gömülecek.Geleneklere göne, yeni Kudüs Patriği, 40 gün sonra seçilecek. Patriğin, İsrail devleti ve Ürdün kralı tarafından onaylanması gerekiyor.

Bir kılıç artığı

16 Şubat 1919’da, Bağdat’ın kuzeyindeki Bakuba kentindeki kamplardan birinde dünyaya geldi. Babası İvan, Ermenistan’ın Dilican bölgesinde, annesi Nargis ise Van’da doğmuştu. Beş erkek ve bir kız kardeşi vardı. İlköğrenimini Bağdat’taki Sırpots Tarkmançats okulunda aldı. Daha sonra Kudüs Patrikliği’nin Sırpots Hagopyants Jarankavorats okuluna kabul edildi.

Başepiskopos Torkom, Ermeni Kilisesi’ne 80 yıla yakın hizmet etti. 2 Ağustos 1936’da, diyakoz; 23 Temmuz 1939’da rahip olarak takdis edildi. 1939-46 yılları arasında, Kudüs Ermeni Patrikliği’nde çeşitli görevler üstlendi. Kilise korosunu, spor takımını, patriklik matbaasını yönetti, Sion aylık dergisinin yöneticiliğini yaptı. Aynı zamanda Patrikliğin  ilahiyat seminerinin müdürlüğünü yürüttü.

1946’da, uzun yıllar görev alacağı ABD’ye atandı. İlk olarak Pennsylvania’daki Surp Yerrortutyun Kilisesi’nin ruhani önderliğine getirildi. Müzik konusuna olan ilgisi ve bilgisiyle, Philadelphia’da Torkomyants korosunu kurdu. 1951’de, Kuzey Amerika Doğu Kıyısı Ruhani Önder Vekilliği görevini üstlendi. 1954’te, Kudüs’e dönerek, Patriklik divanı başkâtibi oldu. 1960’ta, Massachussets’teki Cambrigde Teoloji Fakültesi’nde öğrenime başladı. 1962’de Kuzey Amerika Batı Kıyısı Ruhani Önderi oldu. Aynı yıl, Dünya Ermenileri Başpatriği I. Vazken tarafından episkopos olarak takdis edildi. 1966’da bu kez ABD Doğu Kıyıları Ruhani Önderliği’ne getirildi ve 24 yıl bu görevi yürüttü. 1968’de Vazken I tarafından başepiskopos olarak takdis edildi. Mart 1990’da 96. Kudüs Patriği seçildi.

Torkom Başepiskopos Manukyan, ABD’de Özgürlük Heykeli ve Ellis Island ödüllerine layık görüldü. Kiliselerarası diyaloğun gelişmesi için önemli çalışmalar yapan Patrik, ABD’de Mesih’in Kiliseleri Birliği’nde de görev aldı. 

 

Patrik Torkom Manukyan: Toprağa düşen buğday

SAHAG EPİSKOPOS MAŞALYAN

Kudüs’ün emektar patriği Başepiskopos Torkom Manukyan’ı, bu üretken din adamının hizmetlerini hakkıyla anlatabilmek için gazete sütunlarının yeterli olacağını sanmıyorum. Bu hizmetleri yalın bir liste halinde sıralamak dahi bu sayfayı aşabilir. On iki yaşında girdiği manastırdan ruhani âlemin bütün basamaklarını tırmanıp, en üst görevlere gelinceye değin yaşamının sonuna kadar ayrılmadı. Vaiz, öğretmen, antrenör, müdür, koro şefi, müzikolog, Gomidas uzmanı, yazar, çevirmen, şair, editör, öncü, yapıcı, Katolikosluk kayyumu ve patrik. Bir insanın bütün bu farklı görev ve rütbelerde emek harcaması ve hepsinde de başarılı olması inanılır gibi değil.

Bu ‘inanılmaz’ı anlaşılır kılan ipuçlarından biri de muhtemelen kendisinin edebi yazılarında kullandığı mahlası, ‘Şen-Mah’ (Mutlu Ölüm) olabilir. Bir insan böylesi bir mahlası nasıl düşünür ve nasıl olur da kimliğini bununla ifade eder? Aslında ‘Şen-Mah’ mutlu ölüm anlamında kullanılmamıştır. Buradaki ‘şen’ sözcüğü her ne kadar mutlu, faal, mesut gibi anlamlar taşısa da, aynı zamanda ‘şinel’ yani yapmak fiilinin ve ‘şinarar’ yanı yapıcı sıfatının kökünü oluşturur. ‘Mah’ ise Hîristiyan bir ruhani için verimliliğin şifresidir. “Buğday tanesi toprağa düşüp ölmedikçe yalnız kalır. Ama ölürse çok ürün verir.”

İsa Mesih bu derin düşünceyi ölenler için değil, geride kalanlar için ifade etmişti. Böylece insanların benliklerinden fedakârlık ederek sürekli yeni değerler yaratmalarını öğütlemişti. Belli ki Patrik Torkom bu söylemi içselleştirerek yaşamını ölümden mutluluğa varmanın sanatıyla zenginleştirmiş.

Müteveffa Patrik Torkom ölümün gerçekliği karşısında hep duyarlı ve uyanık olmuştu. Yaşamını çalışmanın mutluluğu ve üretimin zevkiyle anlamlandırmıştı. Gençliğinde yazdığı bir şiirinde yaşamını verimli kılmak uğruna aceleciliğini şu dizelerle dile getirmişti:

Ulu tanrım, nasıl da hızlı geçmiş ömrümün günleri,

Yarın huzura çağırırsın beni, heyecanla varırım,

lakin layık olmak için kutsal nimetine ya Rab,

Bahşettiğin gövdeme kıyasla  nasıl da cılız kalır verimim

Çalışma odasına girenler onu kâğıtlar, mektuplar, kitaplarla dolu çalışma masasının başında çalışırken bulurlardı. Dirençli bir din adamıydı Şen-Mah. Bir ruhbana yaraşır şekilde akdine sadık kalmıştı. İç dünyasında ne denli suskun ve sakinse, dış dünyada da o denli faal bir kişiliğe sahipti. Bu anlamda şair kimliği ile çelik iradeli savaşçıyı ruhunda harmanlamaya çalışırdı.

Onu tanıyanlar kendisini her zaman cesur ve özverili bir çoban, coşkulu bir öğretmen, Ermeni Kilisesi’nin onurlu ve parlak bir üyesi olarak anımsayacaklar. Halkına ve kilisesine o kadar çok şey verdi ki, hatırası tarihin tozlu sayfalarında dahi parlamaya devam edecek.

Dökülürler tane tane, bak yapraklarım dökülürler.

Ölümle çoktan barışık olduğuna göre, huzur içinde yatsın son mekânında.

Genç rahibin güncesinden

“Sabah saat 8’den 10.30’a kadar yazmalarla ilgileniyoruz. 11’de zaten yemek duası var. İncelediğim son dosyanın içinde yeni zamanların büyük simalarının yazmaları vardı. Paris’ten bir Ermeni, 10’dan fazla yazarın yazmalarını S. Hagopyants yazmalar kütüphanesine göndermiş. Kiminden bir şiir, kiminden bir yazı. Rupen Sevag, Yeğişe Srp. Turyan, Taniel Varujan’ın şiirleri. Patrik Ormanyan’ın özyaşamöyküsü, Andonyan Manastırı’nda dini kıyafetleri içinde bir fotoğrafı. Hepsi kendi el yazılarıyla… Ormanyan’ın Armaş’taki ruhban okulu hakkındaki bir incelemesinden başka, Patrik Torkom’dan da bir defter vardı: “Bardizag’ın [Bahçecik] Doğuşunun Tarihi.” Baskıya verilip verilmediğini bilmiyorum. Bir his beni bu deftere bağlıyor, açıp sayfaları çevirmeye başlıyorum. Ondan kalan en önemsiz bir eşyanın, bir yazının bile üzerimde büyüleyici bir etkisi var.”

Torkom Manukyan, 1939  (İstanbul: Aras Yayıncılık, 2001)

Kudüs Ermeni Patrikliğinin tarihçesi

Ermenilerin Kudüs’e ilk kez, İsa’dan önce I. yüzyılda, II. Dikran’ın fetihleri sırasında gittiği düşünülüyor. 4. yüzyıldan itibaren çok sayıda Ermeni hacı Kudüs’ü ziyaret etti. Hac yolunda onlarca Ermeni kilisesi ve manastırı inşa edildi. 6. yüzyılda bu ibadethanelerinin sayısının 70’e ulaştığı biliniyor. Ermeni Kilisesi, Bizans kontrolündeki Kudüs Patrikliği’nden 6. yüzyılda ayrılarak kendine ait Patrikliği kurdu. Arap tarihçi Zeki-ed-din, Kudüs’ün ilk Ermeni Patriği Abraham’ın, Hazreti Muhammed’den Ermenilerin Kudüs’te sahip olduğu mülklerin korunması için bir berat aldığını yazar. Kudüs Ermeni Patrikliği, bugün, İsrail, Filistin ve Ürdün Ermeni cemaatlerinin ruhani önderliğini yapıyor. Patriklik, aynı zamanda, Rum ve Latin kiliseleriyle birlikte, Kudüs’te Hıristiyanlık için kutsal olan yerlerin koruyucu kiliselerinden biri olarak kabul ediliyor. Kudüs’te şu anda 2000 Ermeni yaşıyor. 1948’de İsrail devleti kurulduğunda bu rakam, 16 bindi. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kategoriler

Güncel Diaspora