Ermeniler Obama’dan daha fazlasını bekliyor

Los Angeles’ta yaşayan İstanbul doğumlu deneyimli avukat Edvin Minassian, ABD Başkanlık seçimlerinin ardından Ermenilerin Obama’dan beklentilerini Agos için değerlendirdi. Aynı zamanda Ermeni Baro Avukatları Derneği Yöneticisi olan Minassian, çeşitli eğilimlerdeki Ermeni örgütlerinin Obama’ya bakışındaki farklılıkları ve ortaklıkları vurguladı.

EDVIN MINASSIAN

Seçimlerden zaferle çıkan ABD Başkanı Barack Obama’dan Ermeni toplumunun beklentilerinin neler olduğunu anlamak için, önce Obama’nın ilk dört yıllık başkanlık döneminin muhasebesini yapmak gerekiyor. 2008 seçimlerinin başkan adayı senatör Obama, çok kesin ve açık bir dille Ermeni Soykırımı’nı tanıyacağını vaat etmişti. Obama, 20 Ocak 2008 tarihli mesajında, “Amerika, Ermeni Soykırımı hakkında gerçekleri söyleyen; tüm soykırımlara karşı güçlü bir duruş sergileyen  bir lideri hak etmektedir.  Ben o Başkan olmak niyetindeyim” diyordu.  

Hayal kırıklığı

Obama’nın dört yıllık başkanlık döneminde bu vaadi yerine getirmemiş olması Ermenilerde büyük bir hayal kırıklığına neden oldu. Kendisine büyük destek veren Ermeni lobisi ve seçmenleri hüsrana uğradılar. İçlerinde en etkin ve geniş tabana sahip olan Ermeni Ulusal Komitesi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Aram Hamparian, Obama’nın beklentilerine ters bir tutum sergilemiş olmasını başka örnekler vererek de vurguladı. Hamparian, Obama’nın Ermenistan ile Türkiye arasındaki protokollere destek vererek, ABD’nin Ermeni Soykırımı’nı tanımasına darbe vurmasını; bunun yanında Matthew Bryza gibi taraf olduğu açık olan bir şahsı Azerbaycan’a büyükelçi tayin etmesini de bir başka örnek olarak vurguladı. Hamparian’ın bu izlenimleri sadece kendisinin ve yönetmekte olduğu kurumun değil, Ermenilerin büyük çoğunluğunun da görüşünü yansıtıyor.

Ermeni toplumunu hayal kırıklığına uğratan başka bir izlenim de Obama’nın Türk liderlerle Ermeni sorunu ile ilgili derin ve geniş kapsamlı bir diyalog sürdürmesine karşın Ermeni liderlerin defalarca yapmış olduğu toplantı taleplerine olumlu bir cevap vermemiş olması. Hamparian bu taleplerin sadece Ermeni Ulusal Komitesi için değil, toplu halde tüm Ermeni kurumları adına yapıldığını ve cevapsız bırakılmasının çok kırıcı olduğunu söyledi.

Ermeni Ulusal Komitesi, ikinci döneminde Başkan Obama’dan beklentilerinin basit ve somut olduğunu, bunlar arasında, vermiş olduğu vaatler doğrultusunda Ermeni Soykırımı’nı tanımasının en başta geldiğini açıkladı. Bunun yanında, Dağlık Karabağ sorununun çözümü, Ermenistan’a desteğin artması, karşılıklı ticaretin genişletilmesi ve Ermeni toplumuyla daha samimi ve yoğun bir ilişki içine girilmesi de beklentiler kapsamında yer alıyor.

Hamparian, Obama’nın cesaret göstererek Türkiye’nin kendisine koymuş olduğu “soykırım konusundaki sessizlik kuralını” ihlal etmesini talep etti. Hamparyan’ın bir başka talebi de 4 yıldır devam eden Türkiye-Ermenistan protokolleri fiyaskosundan bir an önce vazgeçilmesi.

Hamparian’ın protokollerle ilgili talebi dışındaki diğer beklentileri, genellikle daha ılımlı olarak tanınan etkin Ermeni kuruluşlarından Amerikan Ermeni Meclisi tarafından da destekleniyor. Bu kuruluşun icra direktörü Bryan Ardouny, soykırımın yüzüncü yıldönümünü olan 2015’i de kapsayan ikinci başkanlık döneminde Obama’nın vermiş olduğu vaatleri yerine getirmesini beklediklerini vurgularken, ABD-Ermenistan ve ABD-Dağlık Karabağ ilişkilerinde ilerleme kaydedilmesini umduklarını da sözlerine ekledi.

Clinton’ın çabaları

Ilımlı kanadın daha olumlu görünen tavrının arkasında Obama’nın ilk döneminde Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın Ermenistan’a yapmış olduğu iki ziyaret (ilk kez bir ABD dışişleri bakanı Ermenistan’ı ziyaret etmiş oldu), ABD’nin Karabağ sorunuyla ilgili olarak Minsk Grubu’nun çalışmalarını desteklemesi ve Obama’nın Azerbaycan’ın Macaristan’da bir Ermeni subayı hunharca katleden Ramil Safarov’u affetmesini şiddetle lanetlemesi yer alıyor. 

Bunun dışında ılımlı kanat, her ne kadar Obama’nın 24 Nisan mesajlarını şiddetle kınamış olsalar da, bilhassa son mesajında 1.5 milyon Ermenin 1915’te hunharca katledilmiş veya sürgünle ölüme terkedilmiş olduğunu ifade etmesini, görüşlerinin değişmediği şeklinde yorumluyorlar. Öte yandan, ikinci kere seçilmiş, bir daha seçim kaybetme riski olmayan Obama’nın “soykırım olmuştur” demesinin daha yüksek bir ihtimal olduğu da düşünülüyor.

İlginç gelişmelerden biri de, Başkan Obama’nın yargı karşısında Ermenileri yakından ilgilendiren bir sınavla karşı karşıya olması. Yüksek Mahkeme’den Obama’ya yapılan bir tebligatta, kendisinin ve federal yönetimin Kaliforniya eyaletinin kabul ettiği 1915-1923  dönemi hayat sigortaları ile ilgili bir yasa hakkında görüş bildirmesi istendi. Bu yasa 1915-23 yılları arasındaki dönemi Ermeni Soykırımı olarak tanımlıyor. Alman sigorta şirketleri, bu yasanın federal hükümetin dış politikasına aykırı olduğu gerekçesiyle iptalini istiyor. Obama bugüne kadar suskun kalmıştı ama bu tebligata bir cevap vermek zorunda kalacak.

Başkanın yanında, 6 Kasım seçimlerinde ABD temsilciler meclisine ve senatosuna seçilmiş kişiler içerisinde Ermeni toplumunun ve kuruluşlarının desteğini almış çok sayıda aday olması da çok önemli bir husus. Güçlü komisyon başkanları, Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu teşkil eden Cumhuriyetçi Parti’nin lideri Eric Cantor ve savunma bakanlığına gelme olasılığı yüksek olan senatör John Kerry bu isimlerden bazıları.  Başkan yardımcısı Joe Biden da Ermenilere yakınlığıyla biliniyor. Obama’nın Ermenilere daha yakın bir başkanlık dönemi geçirme olasılığı bu nedenle bir nebze de olsa daha yüksek.

Kategoriler

Güncel Diaspora