Birileri 'Ogün'e garanti verdi

CHP Genel Başkan Yardımcısı Tanrıkulu, Dink kararının ardından ilginç bir ayrıntıyı gündeme getirdi. Tetikçi Ogün Samast'ın duruşmalarda '5' işareti yaptığını anımsatan Tanrıkulu, 'Birileri ona güvence verdi demek ki. Tahliyesi sürpriz olmaz' dedi. Samast'ın avukatı 'adli suçlarda ceza süresi azami 5 yıldır' diyen CMK'nın 102'inci maddesine dayanarak Yargıtay'a başvurmuştu

AKŞAM Gazetesi’ne konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Hrant Dink suikastı davasının duruşmalarını hem avukat hem de milletvekili olarak takip etti. 'Hrant'la 90'lı yılların sonunda tanışmıştık. Diyarbakır Barosu başkanlığı yaptığım dönemde kendisini toplantılarımızda konuk etmiştik. İHD'nin toplantılarında da birlikte olduk. Diyarbakır-İstanbul hattında oluşan bir dostluktu bizimki' diyen Tanrıkulu, cinayet gününü anlatırken sesi bir anda kısılıyor: 19 Ocak 2007'de Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın (TİHV) toplantısı nedeniyle İstanbul'daydım. Televizyonlarda Hrant'ın vurulduğuna dair alt yazı geçtiğini görünce koşarak AGOS'un önüne gittim. Hrant yerde yatıyordu. Savcı bir avukatın eşlik etmesini söyleyince onu hastaneye ben götürdüm. Yargılanması sürecinden sonrasına kadar... Ne yazık ki ortam, yaşanacakların habercisiydi. O yüzden Hrant'ın ölümünden herkes sorumludur. Ben de dahil!

Azınlığın da azınlığıydı

 Hrant Dink etnik kökeninin yanı sıra sosyalist olduğu için de hedefti ama bu kimliği nedense bugün hatırlanmıyor

Hrant'ın sosyalist kimliği kendi cemaati içinde de sıkıntılı bir siyasal kimlikti. Azınlığın da azınlığıydı. Etnik kimliği göz önünde olsa da Hrant'ı öne çıkaran siyasal düşüncelerini ifade etmekten çekinmemesiydi.

'Faşizme İnat Kardeşimsin Hrant' ne demek?

Hrant, bir düşmanlık, ırkçılık, nefret söylemi üzerinden aramızdan alındı. Bu sloganla bunun arkasındaki güçleri ortaya koyuyoruz. Bu bir siyasal tutumdur. Partimizin de siyasal tutumudur.

'Hepimiz Ermeniyiz' sloganına hala tepki duyanlar var

Başbakan Erdoğan, seçim öncesi bir televizyon programında kendisi ve Cumhurbaşkanı Gül hakkında yazılan kitapları kastederek şöyle demişti, 'Ne Ermeniliğimiz ne Yahudiliğimiz, affedersiniz ne Rumluğumuz kaldı'. Bunları hakaret olarak gören bir Başbakan var ve bundan dolayı özür de dilemedi.

Egemen medya bugün günah mı çıkarıyor?

Türkiye'de, egemen medyanın adalet, barış, insan hakları konularındaki dönemsel negatif tutumu akademik çalışma konusudur. O dönem medyanın milliyetçi, adeta insanları hedef gösteren tutumu iç karartıcıydı ve toplumu belli süreçlere hazırlayan bir psikolojik ortam yaratıyordu. O gün Hrant üzerinden yapılıyordu bugün de aydınlar, bilim insanları, gazeteciler üzerinden yapılıyor.

Fotoğrafı çektirtenler nerede?

Erhan Tuncel'in serbest bırakılmasına AK Parti'den, hükümetten de tepki geldi.

İki önemli tepki geldi. Biri Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'tan, diğeri AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik'ten. Arınç, Ogün Samast'ın cinayet sonrasında Türk bayrağı önünde çektirdiği fotoğrafı anımsatarak 'O fotoğraf bile başlı başına örgüt delili' dedi. Bu fotoğrafı 5 yıl sonra mı görmüş? O fotoğrafın sorumluları, sorgulanmamış insanlar kendi yakınlarında. Samast'a o fotoğrafı çektirtenler nerede?

Eski ve yeni derin işbirliği

 Hükümet cinayetin aydınlatılmamasını neden istesin?

Her şeye muktedir olan bir iktidar kendi memurlarının eylemi karşısında neden sessiz bir duvar ördü. Bir AKP'li yetkiliden bu davanın gidişatıyla ilgili tek söz duydunuz mu? Bu cinayetin tasarlanmasından gerçekleşmesine kadar geçen süreç AKP iktidarının beşinci yılında olmuştur. O yüzden cinayetin aydınlatılmamasında eski ve yeni derin devlet işbirliği yapmıştır. Duruşmalarda mahkeme başkanı sanıklara, 'iki gözüm, gözünün yağını yiyeyim' diye hitap ediyordu. Sorduk, 'Ben herkesle böyle konuşuyorum' dedi. Böyle bir yargılama ortamından nasıl adalet beklersiniz? 4 yıldır istenmesine rağmen TİB'den kayıtlar son üç ayda geldi ama pat diye karar verildi. O kayıtlarda ne var? Sanıkları yönlendiren isimlerle konuşmalar bir yerlere mi uzanıyor? 2004 yılında Hrant'ı valiliğe çağıran, tehdit eden MİT mensupları neden dinlenmedi? O kadar çok soru işareti var ki!

Ergenekon'la, derin devletle mücadele ettiğini söyleyen hükümet, 'yargıya müdahale edemeyiz' diyor

Beklenen yargıya müdahale değil, yargının önünü açmaları. MİT, TİB, Jandarma, Emniyet'ten bilgileri alıp savcının önüne koydun da savcı bunları örtbas mı etti? Yargılananlar arasında bir tane kamu görevlisi var mı? 10 yıldır kendi kurdukları bir ilişki var ortada. Yeni derin devletin sahipleri oldular. Hrant'ın etnik kimliği, siyasal kimliği. Bunlar, devletin yeni sahibi AKP bakımından da pozitif kimlikler değil. Sosyal medyada sağda solda 'Bir tane Ermeni ölmüş ne oluyor!' diyen toplumsal kesim de var. Siyasal iktidar bu görüşlerden etkilenmiyor demek mümkün mü?

Faili mechulde zamanasımı kalkmalı

AK Parti iktidarı döneminde faili meçhul cinayet işlenmediği söyleniyor?

Bu doğru değil. Faili meçhuller konusunda yapılması gereken, ne pahasına olursa olsun zamanaşımı sürelerini ortadan kaldırmaktır. Biz önerge verdik. Bu iş alt komisyonda her hafta birini dinleyerek çözülmez. Yasa ile ayrı bir araştırma komisyonu kurulmalı. Bu komisyona yetkiler tanıyarak devletin bütün arşivlerini açarak araştırma yapması sağlanmalı. AK Parti buna neden karşı çıktığını açıklasın!

HSYK hakime 'konuş' dedi

E. Tuncel'i serbest bırakan mahkemenin başkanı ile savcı medya önünde tartışmaya tutuştu

Bir gazetenin haberinden öğrendik ki gazeteciler HSYK'yı arayarak yargıcın yayına çıkması için izin istemişler. Onlar da vermiş. Bugüne kadar böyle bir yöntem ne duydum ne gördüm! Kısaca, 'Sana bu karar verdirildi. Sen bundan sonra durumu düzeltmeye çalış' denmiş.

Bir yanda CHP'nin Ergenekon sanığı milletvekilleri; diğer yanda Dink'in Ergenekon tarafından öldürüldüğünü söyleyenler. Bu iki kesimin bir arada yürümesi ilginç.

Daha sorgusu doğru dürüst yapılmamış insanları 1000 gün içeride tutacaksınız. Örgüt üyesi mi değil mi belli değil ki! Davaların konusu ile ilgili değiliz. Kim olursa olsun, insan haklarına, adil yargılama hakkına bir halel varsa onun karşısındayız. AGOS'un karşısındaki partimizin Şişli binasında 'Faşizme İnat Kardeşimsin Hrant' afişi asılıydı.

E. Tuncel, tahliyeden bir gün önce bir gazeteye yazdığı mektupta, Rahip Santoro cinayeti, McDonalds'ın bombalanması, TAYAD üyelerine linç girişimi, KTÜ'nün 2 öğretim üyesinin öldürülmesi olayları sırasında Trabzon Em. Md. olan Ramazan Akyürek için, 'Ergenekon'un üzerine gittiği için hedef seçildi' diyor.

Akla manipülasyon amacıyla yapıldığını getiriyor. E. Tuncel içerideyken bütün bunları nereden biliyor? Akyürek Emniyet Müdürü iken Tuncel de istihbaratın muhbiriydi. Bütün bunlar, cinayetin arkasındaki örgütün açığa çıkartılmadığının göstergesidir.

AKŞAM'daki haber.

 

Kategoriler

Güncel Dink Davası