“Düşünülenin aksine, son beş yılda okur oranı arttı”

Geçtiğimiz Şubat ayında, şık kitap tasarımları ve Balkan edebiyatına verdikleri önemle dikkat çeken taptaze bir yayınevi hayatımıza girdi, Dedalus Kitap. Dedalus Kitap’ın Genel Yayın Yönetmeni Sedat Demir ile yayın hayatına yeni başlayan bir yayınevinin yaşadığı zorlukları, Türkiye'de balkan edebiyatına olan ilgisizliği ve Dedalus'un anlamını konuştuk.

Can Öktemer
temercan.ktemer7@gmail.com

- Çok klasik ama gerçekten merak ettiğimiz bir soruyla başlayalım: Neden Dedalus?

Dedalus’un çok fazla anlamı var. Öncelikle kişisel olanlarından bahsedeyim: Joyce’u seviyoruz ve Joyce’un kahramanı vardır, bilirsiniz: Stephen Dedalus. Her kitap okuru, ona biraz benzemekte ve okuyanı da bu karaktere bağlanmaktadır.  Öte yandan, yine bugünün çağdaş edebiyatını temsil edenlerden Umberto Eco’nun takma adıdır, Dedalus. Ben kendisini çok sevdiğim için, mesela yüksek lisansta onu yazınsal iletişim anlayışı üzerine tez hazırladım

Öte yandan mitolojik hikayelere ait ama yaşamış, canlı kanlı bir Dedalus da vardır. Hani şu Minos Labirenti’ni inşa eden, öğüt tutmayan oğlu Ikarus’a balmumundan kanat yapan. O Dedalus’un en karakteristik özelliği, meseleleri akıllıca, bir entelektüele yakışır şekilde çözmedir. Biz, bütün Dedalus’ları sevdik. 

- Yayıncılık misyonunuz nedir? Yayınlayacağınız kitapları hangi kıstaslara göre belirliyorsunuz?

Öncelikle üslup sahibi yazarlarımızın yanında “yeni” olanları benimsiyoruz. Yeni, bizim için anahtar kelime. Kurmacada böyleyken, sosyal bilimlere daha toparlayıcı metinler seçiyoruz. Elbette, temel başka kıstaslarımız da var. Dilin doğru kullanımı, özgün çalışmaları tercih etme gibi, bildiğimiz ve nitelikli bulduğumuz yayınevleriyle aynı temel ilkeler.

- Genel olarak Türkiye'deki yayıncılık sektörünü nasıl buluyorsunuz?

Düşünülenin aksine son beş-altı yılda okur oranı arttı. Ancak, bu yine de yayıncılığın çok kazançlı sektör olduğu yanılgısını kapılmamızı engellesin. Çünkü durum böyle değil. Ne denir: Yayıncılık biraz gönül meselesi.

Elbette pek çok sorunu var yayıncılığın, kitap yayıncılığının. Üstlendiği misyon düşünülürse, diğer sektörlerle karşılaştırılmaması gerekir. Daha fazla konuşmayayım: Yayınevlerinin birçok yapıyla başı belada diyip kısa keseyim en iyisi.

- Yayın hayatına yeni başlamış bir yayınevi olarak, yayınevinin kuruluş aşamasında ve tanıtımı aşamasında ne gibi zorluklarla karşılaştınız?

Açıkçası tanıtım aşamasında karşılaşılan zorluklar bütünüyle mali nedenler. Biz de bu anlamda sabretmeyi seçtik. Yani, uzun yıllar içerisinde iyi kitaplar basarak beklemeyi. Öte yandan tabi ki, başta sosyal medya ve genel anlamıyla medyanın etkisinin farkındayız. Bunlar için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.  Kuruluş aşamasında karşılaşacağımız sıkıntıları biliyorduk. Tanınmamışlığın sıkıntılarını. Bunu, yine en başta dediğim gibi göze almıştık.

- Özellikle tabletlerin kullanımı arttıkça 'e-kitapçılık' daha da çok gündeme geldiği bir ortamda, siz daha kaliteli baskıyla klasik yayıncılığa adım atma yolunu seçtiniz. Sizce Türkiye'de baskı kitaba eğilim artıyor mu? Kaliteli baskıcılık karşılığını buluyor mu?

- E-kitapçılık şu an çok rağbet görmediğini söyleyebilirim, ama kısa zamanda yaygınlaşacağını biliyorum. Bizim de o yolda çalışmalarımız var, halihazırda kağıtta ya da başka bir ortamda metinlerin ulaştırılması mesleğimiz. En azından her metin editörlük ve marka ister, bunu biliyoruz. Baskı kitaba olan eğilim, evet, az önce söylediğim gibi, ülkemizde bu eğilim var ve artıyor.

- Yerli edebiyat olarak da hangi yazarların kitaplarını basacaksınız?

Şu an editör masasında onlar var, hemen söyleyeyim: Serkan Boyacıoğlu’ndan “Gladyatör Mezarlığı”, Bahri Vardarlılar’dan “İki Ciltlik Metro Bileti” ve Sabri Gürses’den “Maceraperest Turan Sözlüğü” bunlardan birkaçı. Yine Suphi Varım’dan polisiyeler geliyor. Şimdilik bunları söyleyeyim, diğerleri sürpriz olsun.  

- Son bastığınız kitaplardan birisi büyük Sloven yazar Drago Jancar'ın Joyce'un Öğrencisi. Balkan edebiyatını ve Jancar basmaya devam edecek misiniz? Osmanlı'ya ilgi bu kadar artmışken ve Balkanların kültürel ve siyasi mirası Türkiye tarihini bu kadar etkilemişken Balkan edebiyatına karşı bu ilgisizlik neden sizce?

Çok daha önceden bulunduğum bir yayınevinde Blatnik, Mehmedinoviç gibi yazarlarla çalışmıştık. Evet devam edeceğiz, hem Jancar’a hem de Balkan Edebiyatına. İlgisizlikten bahsediyorsunuz, haklısınız. Nedeni, bence iyi edebiyatın okunma azlığıyla aynı. Öte yandan, kimse Anglo-Sakson ve Kıta Avrupası edebiyatın yeryüzündeki baskısını reddedemez. Çok yaşlı değilim ama Latin edebiyatı çevirilerinin de diğerlerine göre yeni olduğunu söyleyebilirim. Bundan sadece Balkan değil, Uzak Doğu ya da Afrika Edebiyatı da hissesini aldı. Ancak durum yavaş yavaş değişiyor. Mesela çok yakında yayıncıları ilgilendiren, Balkan Edebiyatı hakkında birkaç sempozyum düzenleniyor.

Kategoriler

Şapgir

Etiketler

Dedalus Sedat Demir