‘Ruhban Okulu’nun açılması talebimizde geri adım atmayacağız’

Hükümet, geçen hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bir tasarı sunarak, üniversitelerde Dini İlimler Fakültesi adıyla, İslamiyet dışındaki dinlerin de okutulup araştırılmasının önünü açtı. Yüksek Öğretim Kurumları ve Teşkilat Kanunu’nda değişiklik öngören tasarı ile Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi kurulması, üniversitede İslam Araştırmaları Enstitüsü’nün yanı sıra bir de Dini İlimler Fakültesi açılması öngörüldü.

VARTAN ESTUKYAN
vartan@agos.com.tr

Böylece, fakülte açıldıktan sonra farklı dinlerle ilgili kürsüler kurulabilecek. Açılması düşünülen fakülteye 60 profesör, 75 doçent, 100 de yardımcı doçent olmak üzere 520 kişilik bir kadro ihdas edilmesi planlanıyor.

Yıllardır kapalı olan Heybeliada’daki Ruhban Okulu’nun açılması talebine karşılık olarak üniversiteyi adres gösteren hükümet, böylece ilk kez üniversite çatısı altında Dini İlimler Fakültesi adıyla İslamiyet dışındaki dinlerin de araştırılacağı bir fakülte açmış olacak. Ancak, Heybeliada Ruhban Okulu Müdürü Elpidophoros Lambriniadis, bu durumun kendileri açısından çok önem taşımadığını belirterek, Ruhban Okulu’nun açılması talebinde geri adım atmayacaklarını söyledi. Lambriniadis, Agos’a yaptığı açıklamada, “Üniversitede İslamiyet dışındaki dinlerin de okutulması elbette önemli. Fakat bizim mevcut durumda kapalı olan bir okulumuz var. Biz de, bu mevcut okulumuzun aynı şekilde açılmasını istiyoruz. Hiçbir okulun açılması, kimseyi kötü etkilemez. Yeni bir okul açılması kötü bir şey olmasa bile, bu durum, Ruhban Okulu’nun neden hâlâ kapalı olduğu sorusunu gündeme getiriyor. Başka okullar da açılsın, ancak biz Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden eğitime açılması konusundaki mücadelemizde geri adım atmayacağız” dedi.

Türkiye Ermenileri Patrikhanesi Ruhani Kurul Başkanı Başrahip Tatul Anuşyan ise, sunulan tasarının umut verici olmakla birlikte akıllarda bazı soru işaretleri uyandırdığını da ifade etti: “Her ne kadar umut veren bir uygulama olsa da, bazı tasarılar gibi havada kalma riski var. Başta umut verici gözüküyor ancak zamanla pürüzler ortaya çıkıyor ve ‘Bunu da yaptık’ diyerek bir maske süsü veriyorlar. Örneğin dersleri kim verecek? Bu bir soru işareti. Türkiye’de Hıristiyanlık konusunda bilgi sahibi insan vardır ancak bunu öğretecek, konu hakkında öğrencileri bilgilendirecek insan sayısının çok olduğunu sanmıyorum. Dediğim gibi, umut verici ama sonuçlarını zamanla göreceğiz.”