Tanrı’nın Ülkesinin İlk Bienali

Kerala, kendine yüklenen “Tanrı’nın kendi ülkesi” betimlemesini hak edercesine hayal edilebilecek ama insan eliyle asla yaratılamayacak bir diyar. Şu işe bakın ki, Hindistan’ın bu eşsiz yöresi, Kochi-Muziris Bienali’nde, dünyanın dört bir yanından sanatçıların hayallerine sığmayan eserlerini de sergiliyor. Sertan Şentürk yazdı...

Sertan Şentürk
sertansenturk@gmail.com

Kerala, “Hindistan cevizinin memleketi” ve diğer adıyla “Tanrı’nın kendi ülkesi...” Her toprak parçasının sarmalandığı yeşiliyle, Arap Denizi’nin tatlı sularla karıldığı kanallarıyla insanın görmeden önce hayal edilebileceğini zannetiği ama kendi elleriyle asla yaratamayacağı bir diyar.. Şu işe bakın ki, Hindistan’ın bu eşsiz yöresi, şu anda Kochi-Muziris Bienali’yle, dünyanın dört bir yanından insanların anlatmayı arzuladığı hayallerine kucak açıyor.

12 Aralık’ta başlayan Kochi-Muziris Bienali, Asya’nın hor görülen devi Hindistan’ın ilk bienali. Kerala’nın Kochi, Ernakulam ve  Muziris şehirlerinde, 10’a yakın mekanda ve aynı anda çevrimiçi gerçekleşiyor. Dünyanın dört bir yanından gelen eserlerle bezenen etkinlik, resimden heykele, görsel-işitsel enstelasyonlardan animasyon ve grafittiye kadar oldukça yaratıcı, kuvvetli ve geniş çerçeveli çalışmalarını bünyesinde barındırıyor.

 

Bu çoklu-meyda festivalinin en içsel eserleri ise kesinlikle dilini bienalin yerleştiği Kerala’dan ve daha geniş olarak Hindistan’dan alanlar. Hindistan’ın zengin geçmişini, sınırsız çeşitliliğini ve yaşadığı “gelenek”/”modernite” gibi ikilemleri çıkış noktası alan bu eserler, bienalin kullandığı eskimiş baharat avlularının, ticaret ofislerinin ve beyaza inşa edilmiş salonlarının karakterini eşsiz bir biçimde yansıtıyor. Bu eserlerin arasından yaratıcılığıyla benim gözüme çarpan iki çalışma ise Dylan Martorell’in Soundtracks-Kochi’si ve Anant Joshi’nin Three Simple Steps’i. Görsel/işitsel öğelerinin haricinde hoparlörlerin üstüne ve sivrisineksavarların içine yerleştirilmiş baharatları havaya yayan bu eser bulundukları mekanla çok ayrı bir boyutta bütünleşiyor.

Bununla birlikte bu bienali diğer geniş kapsamlı sanat etkinliklerinden ayıran iki önemli nokta var. Birincisi bienalin gençliği. Ülkenin ilk bienalinin girizgah senesinde olmanı verdiği saflığı ve heyecanı, cesur ve dinamik bir kurgu yaratılmış. Öbürü ise az duyulmuş meskenlerden gelen sanatçıların bienale kattığı hikayeler... Normalde “Batıdan” gelen meslektaşları kadar alana sahip olamayan Hindistanlı, Pakistanlı, Iranlı, Arap ve Afrikalı vb. sanatçıların en az “Batılılar” kadar anlatacak hikayeleri olduğunu görüyoruz. Hem de onlardan çok daha farklı ve Sun Xun’un animasyonu “Some Actions which have not been Defined in Revolution Yet” ve Zakkir Hussain’in mozaik üzerine kısa projeksiyonu “Prolonged Hours of Disguised Situations” gibi) yeri geldiğin çok daha kuvvetli, nazik ve kıvrak söylemlerle...

Kerala’da dinginliğin sesini dinlerken, ister istemez, yarattıklarımızın asla su ve toprak kadar canlı bir gerçeğe evrilemeyecek olduğunu düşünüyorsunuz. Birbiriyle içiçe geçmiş bu kara ve su diyarının yanıbaşında ise Kochi-Muziris Bienali, bizlere hayallerimizin zihnimizde gerçeklikten daha belirgin ve keskin etkiler bırakabileceğini anlatıyor. Bu arada, Kochi-Muziris Bienali 13 Mart'a kadar devam edecek.

 

Kategoriler

Şapgir

Etiketler

Hindistan Kerala Kochi