‘Hakikatin ve dostluğun hatırı için buradayız’

Hrant Dink’in anmasında bu yıl konuşmayı, ilahiyatçı yazar Hidayet Şefkatli Tuksal yaptı. Tuksal konuşmasında “Hakikatin ve dostluğun hatırı için buradayız” dedi ve şöyle devam etti: “Bizler, bu ülkenin resmi tarih öğretisiyle taammüden cahil bırakılmış kitleler olarak, üzeri ağır inkâr taşlarıyla kapatılmış olan o sağır ve dilsiz, o kanlı kuyunun varlığını senin sayende öğrendik.”

Hidayet Şefkatli Tuksal’ın anmada yaptığı konuşmanın tam metni şöyle:

Sevgili Rakel Hanım, Hrant Dink’in sevgili ailesi, Hrant’ın sevgili arkadaşları, dostları, sevenleri

Sizleri bir 19 Ocak gününde hüzünle selamlıyorum. 6 yıl önce bu gün, bu saatlerde Hrant Dink, burada katledildi. Onu katleden karanlığı tanıyor ve ona sıkılan o menfur kurşunların mesajını biliyoruz. Bu gün o mesaja karşı hep birlikte buradayız. Bu ülkenin her kesiminden, kendisini Hrant Dink’e borçlu hisseden, onun kaybıyla kendisinden bir parça kaybettiğine inanan ve onun için adalet isteyen insanlar olarak buradayız.

O hastalıklı ve öldürücü mesajı bir daha hiç kimse almasın diye buradayız. Nefret ve şiddetin bu ülkenin hayrına bir yol olmadığını söylemek için buradayız. Hakikatin ve dostluğun hatırı için buradayız.

6 yıldır bu ülkede adaletin tecelli etmesini bekliyoruz ancak geçen 6 yılda katillerin eline silah veren, onları cesaretlendiren, cinayeti örgütleyen, soruşturmayı karartan devlet içindeki yapı yargı önüne çıkarılmadı, verilen sözler tutulmadı. Tam tersine Hrant Dink’i ölüme götüren neredeyse tüm resmi görevliler, el üstünde tutuldu, terfi ettirildi. Bu karartma, unutturma, üstünü örtme, örgüt bulamama operasyonunda 6 yıldır adalet can çekişiyor!

Ancak biz unutmadan, yorulmadan, bıkmadan adalet talep ediyoruz!

Gerçek katillerin yakalanmasını ve devlet zırhının içine saklanan bütün sorumluların hesap vermesini istemesini istiyoruz!

Sevgili Hrant,

Sen şimdi bizleri o güzel yerden izliyorsun, biliyorum. Bizler, bu ülkenin resmi tarih öğretisiyle taammüden cahil bırakılmış kitleler olarak, üzeri ağır inkâr taşlarıyla kapatılmış olan o sağır ve dilsiz, o kanlı kuyunun varlığını senin sayende öğrendik. Öğrendiklerimiz bizi hak ve hakikat karşısında sorumlu kıldı. 

Biz bu gün, Allah ve tarih önünde bu sorumluluğumuzu yerine getirmek için buradayız.

Sen bu kanlı kuyunun kapağını aralarken, bunu nefret ve düşmanlık için değil; daha yüzyıl öncesine kadar yan yana yaşayan iki halkın yaralarını sarmak, aralarına ekilmiş kin ve nefret tohumlarını yok etmek ve iki halk için daha adil ve onurlu bir gelecek sağlamak için yaptın. Uğruna hayatını da verdiğin bu mücadeleyi kaldığı yerden bizler sürdüreceğiz. Bize kızanlara, bizi anlamayanlara da Yunus Emre’nin diliyle cevap vereceğiz:

Kul’il hak-dedi Çalap sözü doğru diyene

Bu gün yalan söyleyen erte utanasıdır

Cümle yaratılmışa bir göz ile bakmayan

Şer’in evliyasıysa hakîkatte âsidir !

Ruhun şâd olsun Ahparig!

 

Kategoriler

Genel