TCK 301’in son muhatabı PEN’in kalemi kırılır mı?

Dünyada edebiyatın ve ifade özgürlüğünün gelişmesi için çalışmalarını sürdüren uluslararası yazarlar kulübü PEN’in Türkiye merkezi, TCK 301’in son mağduru oldu. PEN Başkanı yazar Tarık Günersel, Uluslararası PEN yazarlar kulübünün dününü, bugünü anlattı.

YAN FELDMAN

Twitter’daki paylaşımları nedeniyle hakkında davalar açılan ünlü piyanist Fazıl Say’a destek amacıyla PEN’in yayınladığı mesajda, TCK 301’e aykırı suç işlendiği gerekçesiyle kurum, soruşturmaların muhatabı oldu. PEN Yönetim Kurulu, savunma olarak bildiride hakaret olmadığı, eleştiri ve uyarı haklarını kullandıklarını belirterek takipsizlik kararı talep etti. Halide Edip Adıvar’ın girişimleriyle kurulan, 12 Eylül darbesiyle faaliyetleri durdurulan sonrasında ise Yaşar Kemal’in başkanlığında tekrar hayata döndürülen PEN’in şimdiki başkanı yazar Tarık Günersel, kulübün dünyada ve Türkiye’deki faaliyetlerini ve genel amaçlarını anlattı. 2010’da kulübün uluslararası Yönetim Kurulu’na seçilen ilk Türkiyeli yazar olan Günersel, bu konumunun Türkiye’deki sorunların yansıtılması ve uluslararası katkı sağlaması bakımlarından avantajlı olduğunu belirtiyor.

Yarı yurttaşlık

Türkiye’de ‘doğru dürüst’ bir demokrasiye varılamadığı için sürekli tökezlemeler yaşandığını kaydeden Günersel, bir ülkede demokrasi yoksa yurttaşlık kavramından söz edilemeyeceğini söylüyor. Günersel, “Kadim Roma Hukuku’nda “yarı-yurttaş” kategorisi çok hoşuma gitti, öğrenince. Biz Türkiye’de yarı-yurttaşız. Yurttaş olma mücadelesi verirken bizi kulluğa itmek isteyenler var. Türkiye’de ‘beyinsizleştirme’ operasyonları yapıldı ve yapılmakta. 12 Eylül büyük bir beyinsizleştirme operasyonuydu” sözleriyle 12 Eylül sürecine değinirken hapisteki yazarlarla ilgili sözlerini şöyle sürdürüyor; “PEN Hapisteki Yazarlar Komitesi 50 yıldır dünyadaki tutuklu ve hükümlü yazar, çevirmen, gazeteci ve yayıncılarla ilgileniyor. Türkiye PEN Kulübü’nün İkinci Başkanı ve Hapisteki Yazarlar Komitesi Başkanı dostumuz Halil İbrahim Özcan, Genel Sekreterimiz yazar ve hukukçu Sabri Kuşkonmaz, saymanımız Tülin Dursun, Yönetim Kurulu üyemiz Zeynep Oral ve hapisten çıktıktan sonra Nedim Şener ile Ahmet Şık bu komitede katkıda bulunanlar arasında. Soner Yalçın’ın nihayet serbest bırakılmasına tabii ki memnun olduk ama yaşatılan acılar ortada. İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi Başkanı yazar ve hukukçu üyemiz Muharrem Erbey üç yıldır KCK davasından Diyarbakır’da tutuklu. Üyemiz Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ve daha pek çok aydınımız tutuklu. PEN dünyada tutuklu 800 yazar ve gazeteci ile ilgileniyor. Onda biri ne yazık ki Türkiye’de. Sorumlular bu utanç verici durumu tarih önünde açıklayamazlar. Yargıtay’ın Hrant Dink cinayetinde örgüt olduğu yönündeki kararı ise olumlu bir karar. Öte yandan üyemiz Pınar Selek’e 15 yıldır çektirilen acılar ve gelinen son durum da gözler önünde.”

 ‘Dar siyasete girmeyiz’

Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de PEN üyelerinin siyasette geniş bir yelpaze oluşturduğunu ifade eden Günersel, ortak paydanın ifade özgürlüğünden yana olmak ve gerekçe ne olursa olsun şiddete, teröre karşı çıkmak olduğunu vurguluyor; “devlet terörü, örgüt terörü ve birey terörü tüm dünyada PEN’in karşı çıktığı şeylerdir. Irkçı ve muhalefet hakkı tanımayan tek partici hiçbir siyasal çizgi PEN üyeliği ile bağdaşmaz. PEN Türkiye Merkezi Yönetim Kurulu her dönemde bizden önceki kurullar gibi, edebiyatın tüm dillerde özgürce gelişmesi ve bu bağlamda doğallıkla dil hakları ve ifade özgürlüğünden yanadır. Bunun dışında dar siyasete girmez.”

Toplumsal barış süreci

Türkiye’nin gündeminde tartışılan toplumsal barış sürecine ülkenin ne kadar hazır olduğunu ve PEN’in bu sürece ne gibi katkılar sağlayabileceği sorusunu ise Günersel şu şekilde yanıtlıyor; “Kendi adıma, sınıfların, devletlerin, ulusların aşıldığı bir dünya toplumu ideali gençliğimden beri temel ütopyam. Her halükarda verimli bir etkileşime gerek var yazarlar ve okurlar arasında – dünya çapında. Bir dünyalı olarak ülkeleri birer mahalle saydığımı belirteyim. Doğduğumuz millet ya da sınıfı seçmiyoruz ama nasıl bir dünya istediğimiz konusunda sözümüz ve eylemimiz olabilir. PEN’in anlam ve önemi tam da bu noktada belirginleşiyor.

PEN amaç, değer ve ilkeleri belirli bir dünya federasyonu. Türkiye PEN Merkezi onun özerk ve saygın bir parçası. Dünyadaki ve Türkiye'deki saygınlığımız on yıllardır verilen mücadele sayesinde kazanıldı. Bu toplumda ırkçı, faşist, dinci ya da askeri dikta heveslisi ve başka anti-demokratik eğilimliler yok mu? Onlar tüm kesimleri kapsayan bir barış istiyor mu? Öyle bir toplum yok. Oyunun kuralları konusunda görüş birliği yok. Hangi kurallar geçerli sayılmalı? Bu soru bağlamında çok yönlü bir çatışma sürecindeyiz. Bütün dünya çok yönlü bir çatışma sürecinde. Gerçekleri görüp temel değerler çerçevesinde bir dünya barışı inşa çabası PEN'in amaçlarından biri. Edebiyatın özgürce gelişmesi ‘dünya toplumu’ hayali bakımından da çok önemli. 1921'den beri PEN çatışmacı değil, ama kesinlikle mücadeleci. Japon PEN Merkezi'nin 1937'de kurulmasının en önemli nedeni yükselen militarizme karşı mücadele ihtiyacıydı.”

PEN’in hikâyesi

Dünya yazarlarının tanışma, tartışma ve dayanışma platformu olarak PEN, 1921’de Londra’da dünyaya geldi. O yıllarda Balkanlarda ve diğer bazı Avrupa ülkelerinde birer PEN Kulübü kuruldu. Türkiye Merkezi ise 1950 yılının Nisan ayında Halide Edib Adıvar’ın başkanlığında ‘Türk PEN Kulübü’ adıyla kuruldu. Kulüp 12 Eylül darbesi üzerine kapandı. 1988’de ise Yaşar Kemal’in başkanlığında hayata döndürüldü. Dünya genelinde PEN, yazarlar arası bir ağ olmanın yanı sıra edebiyatın bütün dillerde gelişmesi ve ifade özgürlüğü için mücadele ediyor. Uluslararası PEN Kongrelerinde belirlenen Uluslararası Yönetim Kurulu’na (UYK) bağlı on kişilik bir ekiple çalışmalarını sürdüren Londra’daki uluslararası ofisin dışında, dünyada 102 ülkede toplam 144 PEN Kulübü bulunuyor. PEN hakkında detaylı bilgi ve faaliyetleri www.pen.org.tr , www.pen-international.org sitelerinden takip edilebiliyor.

Kategoriler

Güncel Türkiye

Etiketler

PEN Tarık Günersel