Mithat Sancar'la soykırım ve Hrant Dink üzerine

Açık Radyo'da 25 Ocak Çarşamba günü yayımlanan Meo Voto'da Mithat Sancar'la Hrant Dink ve 1915 Ermeni Soykırımı üzerine konuşuldu. Sancar, Hükümet'in cinayetin ardındaki hakikatlerin üzerine neden gitmediği sorusunun cevabını Hrant Dink'in etnik ve siyasal kimliğinde görüyor.

Açık Radyo'da geçtiğimiz çarşamba (25 Ocak) yayınlanan Meo Voto programında Mithat Sancar'la Hrant Dink hakikati ve Türkiye devletinin kurucu edimi olarak Ermeni Soykırımı üzerine konuşuluyor.

 

Programı dinlemek için:


Taraf gazetesindeki köşesinde aynı gün çıkan 'Hrant Dink cinayetinin ardındaki hakikat' yazısında şunu söyledi: 'Başbakan ve AKP sözcüleri ise, hükümetin sorumlu olduğu görüşünü kabul etmiyorlar. En sık başvurdukları argüman da, tetikçinin kısa bir süre içinde yakalanmış olması. Meselenin bu olmadığı gayet açık; onlar da bunu gayet iyi biliyorlar!'

Sancar'ın Açık Radyo'daki konuşmasından satır başları şöyle:

  • Hrant cinayetinin Türkiye'de geçmişle hesaplaşma bakımından bir başlangıç noktası olabileceğini söylemiştim her zaman. 
  • 1915'i bir kurucu edim olarak niteleyebiliriz (...) Bunu yok saydıkça Türkiye'de pek çok sorun tartışılamıyor.
  • Başka toplumların, devletlerin, modern devletlerin, ulus-devletlerin kuruluş sürecinde de böyle tatsız olaylar vardır.
  • Bu cinayette ilk darbe 1915'de vurulmuştur (...) Ermeni Soykırımı ile, soykırımın inkarı üzerine kurulan blok, ittifak, veya kamusal söylem ve hayat birbirleriyle çok iç içe.
  • Türkiye'de bu zehirden nasibini almayan siyasal çevre de yok zaten. Muhafazakarların büyük bir bölümü dedim, solcuların büyük bir kısmı diye yazdım, milliyetçilerin ve ulusalcıların tamamı, bunun etkisindedirler.
  • Somut örgütsel bağ vardır, fakat çok daha fazla kişi bu cinayetin planlanmasında, önlenmemesinde, işlendikten sonra aydınlatılmamasında zihniyet kardeşliği dolayısıyla dayanışma içine girmişleşdir. İşte hükümeti de etkileyen budur.
  • Cinayetin ardından ortaya konan tepki de zaten bir dönüm noktası olmuştur, tırnak içinde bir devrim olarak kabul edilmelidir Türkiye'de. Yani bu kadar yaygın bir düşmanlığın, bu kadar güçlü bir devlet aygıtıyla yerleştirildiği bir ülke de 200 bin kişi 'Biz hepimiz Ermeni'yiz' diye bağırırsa bu müthiş bir şeydir, büyük bir sarsıntıdır. 
  • Türkiye Hrant'ın öldürülmesiyle şüphesiz sarsıldı, hiç kimsenin yeri artık aynı değildi. 
  • Ermeni düşmanlığını politik bir araç haline getiren böyle bir çevrenin, nasıl gözünü kırpmadan sadece Ermenileri değil, Müslümanları da, dindarları da öldürmeye hazırlık yaptığını gördü insanlar. Küçük çocukların da olduğu müze gezilerine bombalar koyabileceğini gördü, bu planlar ortaya çıktı.
  • Davada bu karar açıklandığı anda ortaya çıkan tepki, pek çok kişiyi şaşırttı aslında. Yargıcı da şaşırttı, hükümeti de şaşırttı herkesi şaşırttı ve birdenbire pozisyon almak zorunda kaldılar.
  • Biz bu meseleyle [Ermeni Soykırımı] yüzleşeceğiz bundan kaçış yok,. Biz kaçtıkça dünyada birçok çevre, devlet, kuruluş bu meseleyi gündeme getireceklerdir. Ermeniler hem içerde hem dışarda bunun için uğraşıyorlar ve bu meşru bir uğraştır arkadaşlar.