Nobelli iktisatçı gözüyle Armen Albert Alçıyan

Nobel Ekonomi Ödülü sahibi finans uzmanı William F. Sharpe, 98 yaşında yitirdiğimiz iktisatçı Armen Alçıyan’ı yazdı. Ekonomi dünyasında ‘Ermeni Adam Smith’ olarak tanınan Alçıyan, en ünlü iktisada giriş kitabının da yazarıydı.

1990 yılında Nobel Ekonomi Ödülü’ne layık görülmüş olan Stanford Üniversitesi ekonomi ve finans profesörü William Forsyth Sharpe, 19 Şubat günü 98 yaşında hayatını kaybeden ünlü iktisatçı Armen Alchian’ı (Alçıyan) Agos okurları için yazdı.

Nobel Ödüllü Sharpe, ’Finansal Varlıkların Fiyatlandırılması’ modelinin fikir babalarından biri ve yatırım performans analizleri için geliştirdiği Sharpe katsayısı ile biliniyor.

Modern iktisat biliminin kurucusunun adından ilhamla ’Ermeni Adam Smith’ olarak da anılan Alçıyan ise, 1946 yılında kadrosuna katıldığı UCLA’in efsanevi profesörlerinden biriydi. Alçıyan, işçi-işveren ilişkileri, ekonomiye devlet müdahalesi ve firma başarılarını etkileyen faktörler konusunda çığır açıcı çalışmalarıyla tanınıyordu. Tüm zamanların en önemli iktisada giriş kitaplarından birini yazan Alçıyan’ın makaleleri, alanın en çok ses getiren çalışmaları arasında gösteriliyordu. 

WILLIAM F. SHARPE

Agos’tan gelen teklifi değerlendirerek Armen Alçıyan ile ilgili hatıralarımı aktarmaktan ve onun, şahsım ve çalışmalarım üzerindeki etkisinden bahsetmekten mutluluk duyuyorum. Esasında mutluluktan da fazlası, çünkü Armen’i profesyonel gelişimime en çok katkı sağlayan üç kişiden biri olarak görüyorum.

Bu gibi durumlarda, söz söyleyenin, günün duygusal yoğunluğuna kapılarak, coşkun bir halde, onurlandırılmak istenen kişi için bunaltıcı bir şekilde aşırı ifadeler kullanması tehlikesi vardır. Memnuniyetle ifade edebilirim ki, daha önce Armen’in kariyerim üzerindeki etkilerini pek çok defa yazılı olarak dile getirmiş olduğum için bu tür bir coşkunluk halinden kaçınabilirim.

Çeşitli vesilelerle, “Nasıl böyle biri oldum?” sorusuna ilişkin yazılar yazmam gerekti. İzninizle bugünün anlamı için bu metinlerden bazı paragraflar aktarmak istiyorum.

İlk olarak, Nobel Ekonomi Ödülü’nü almış olduğum 1990 yılında İsveç’te Nobel Vakfı için kaleme aldığım bir yazıda şöyle demiştim:

“UCLA’de iken, ekonomi profesörü Armen Alçıyan benim rol modelimdi. Öğrencilerine sürekli her şeyi sorgulamayı öğretirdi; bir analize her zaman başlıca prensipleri kullanarak başlamayı; esas unsurlara odaklanıp ikincil olanları ayırmayı; kişinin kendi düşüncelerine karşı şeytanın avukatını oynamasını… Onun verdiği derslerde birinci sınıf bir aklın zorlu problemler karşısındaki işleyişini gözlemleme şansımız olurdu. O zamanlardan beri araştırmalarımda kendisinin yaklaşımlarını tatbik etmeye çalışıyorum.”

İkinci olarak, 1992’de Texas’ta sunduğum bir metinden…

“1956 yılında bir iktisatçı olmak için artık geri dönülmez bir şekilde yola girmiştim. Borçlu olduğum kişi ise Armen Alçıyan’dı. Kendisi UCLA’de yüksek lisans derecesinde mikro iktisat dersi veriyordu. Kişilik olarak geleneksel ve kibar birisi olsa da, Armen sıradışı bir iktisat teorisyeniydi. Derse iktisadi yayınlarda yer alan bilgilerin yüzde 95’inin yanlış ya da anlamsız olduğunu söyleyerek başlardı – bugün, sorgulamak için herhangi bir neden bulamadığım bir önermeydi bu. Daha sonra derse bebek ticaretinin yapıldığı yasadışı piyasalardaki ekonomiyi tartışarak devam etti. Bir noktada beş veya altı dersi (kısmen başarısız bir şekilde) kâr terimi ile boğuşarak geçti. Gerçekten de verdiği derslerin çoğu bir güreş maçını andırır şekildeydi. Parlak bir beynin (çoğunlukla başarılı bir şekilde) kariyeri boyunca ekonominin en zorlayıcı kavramlarıyla yaratıcı ve yenilikçi bir şekilde uğraşmasına şahit olduk. Yeniyetme bir teorisyen için daha iyi bir eğitim ve daha yüksek bir standart olamaz. Armen Alçıyan ile geçirdiğim iki dönemden sonra artık oltaya takılmıştım. Bir mikro iktisatçı olmak istiyordum.”

Ona şükran borçluyum

UCLA’deki günlerimde, bütün asistanların, içinde koca bir kara tahtanın yer aldığı tek bir odaları bulunuyordu. Armen’in verdiği her dersten sonra asistan odasına koşarak derste neler olup bittiğini anlamaya ve kavramaya çabalıyorduk. Bir iktisatçının ortaya çıkmasında saatler süren bu tartışmalar, derslerden sonra ikinci önemdedir. Armen bu açıdan kelimenin tam anlamıyla kışkırtıcıydı.

Ne mutlu ki elimizde benzer şekilde işlenmiş malzemelerin yer aldığı pek çok örnek var. Armen’in çığır açan akademik makalelerine ek olarak birçok ders kitabı da bulunuyor. Örneğin belki de İngilizce dilinde yayımlanmış en etkili ekonomiye giriş kitabı olan ‘University Economics’…

Bugünün jargonuyla, University Economics kitabı “in your face” (yüzüne karşı) ekonomi olarak tanımlanabilir. Hatta kitabın bazı kısımları o zamanlarda iktisat ilmi için pek de münasip görülmeyecek ifadeler içeriyordu.

Armen’in, malların dolaşımını sağlayan ve oluşan çeşitli riskleri toplum üyeleri arasında dağıtan piyasalara olan ilgisinin, beni de oldukça etkilemiş olması pek de sürpriz sayılmamalı. Bugün bu meseleleri tartışmak yaygın bir durum, ancak University Economics’in ilk baskısının yayımlandığı 1964 yılında zor bir uğraştı.

Armen’in bu alanda çok fazla katkısı oldu. Ancak izin verirseniz küçük bir anıyla Armen’in ne kadar sıradışı biri olduğunu anlatayım.

Doktora tezimin savunmasında Armen ve diğer iki iş arkadaşının yönelttikleri sorulara tam anlamıyla açıklayıcı cevaplar veremiyordum. Sadece savunmaya daha geç katılan Fred Weston emin olarak yanıtlayabileceğim bir soru yöneltti. Bittikten sonra odanın dışında 20 dakika kadar bekledim, artık başka türlü bir kariyere yönelmem gerektiğini düşünmeye başlamıştım. En sonunda Armen geldi, gecikme için özür diledi ve “Tabii ki geçtin” dedi. “Üçümüz, böylesi hepimiz için daha ilginç olacağından, peşinen sana bizim de yanıtlayamadığımız soruları yöneltmeye karar kılmıştık ve sonunda öyle gerildik ki tartışmayı şu vakte kadar bitiremedik.”

Gerçekten sıradışı bir iktisatçıydı. Asla tam anlamıyla ona olan şükranımı ifade edemeyeceğim, bu alanda büyük katkıları olan, yenilikçi, harika bir öğretmen…

ERMENİ ADAM SMITH

FATİH GÖKHAN DİLER
fgdiler@agos.com.tr

1914 yılında Fresno’da dünyaya gelen Armen Albert Alçıyan lisans ve doktora derecelerini Stanford Üniversitesi’nde aldı. Adını ilk olarak 1950 yılında yayımladığı ‘Belirsizlik, Evrim ve İktisadi Teori’ başlıklı akademik makalesi ile duyuran Alçıyan, bu çalışmasında firmaların piyasa düzeni içindeki başarı durumlarını belirleyen evrimsel bir tür kuvvet olduğunu söylüyordu. Alçıyan’ın ekonomi ve finans disiplinlerini en çok etkileyen çalışmaları ise işçi-işveren arasındaki ilişkileri, devlet denetiminin saklı verimsizliği ve şirketlerin piyasa içindeki başarılarını belirleyen güçleri incelediği çalışmaları oldu.

Meslektaşları tarafından ‘Ermeni Adam Smith’ olarak adlandırılan iktisatçı 1946 yılında UCLA kadrosuna katıldı. Bu üniversiteden 1984 yılında emekli olmasına rağmen 2007’ye kadar kampüs binasındaki odasında çalışmaya devam etti. 1964’te yayımlamış olduğu ‘University Economics’ zamanın en önemli ekonomiye giriş kitapları arasında gösterilir.

UCLA’in Ekonomi Bölümü Başkanı John Riley, Alçıyan’ı şu sözlerle anlatıyordu: “Art arda nesillerden öğrenciler onu çok sevdi. Dersleri her zaman kışkırtıcı, hatta kimi zaman korkutucuydu. Sınıfa öylece girer ve hemen sorular sorardı. Bu sorular bir önceki dersle de ilgili olmazdı çoğunlukla. Öğrenciler, onun, bir iktisatçı olarak nasıl düşünmeleri gerektiğini öğretmeye çalıştığını bilirdi. Ama kimse onun kadar hızlı ve net düşünemezdi.”

Alçıyan’ın 1972’de American Economic Review dergisinde yayımladığı “Üretim, Enformasyon Maliyetleri ve İktisadi Organizasyon” makalesi ise ekonomi alanında en çok ses getiren çalışmalar arasında gösteriliyor. Öyle ki, 2011 yılında 100. yılını kutlamak amacıyla özel bir sayı çıkaran dergi, Alçıyan’ın çalışmasını yayımlanan en etkili 20 makale arasında göstererek özel sayıya dâhil etti.

1996 yılında Amerika Ekonomi Topluluğu’na kabul edilen Alçıyan, UCLA’de iktisadi teori dalında bir kürsüye ismini vermiştir ve okulun efsa-nevi profesörlerinden biri olarak kabul edilir.

Los Angeles’ın Mar Vista bölgesinde yaşamış olan Armen Alçıyan, 73 yaşındaki emekli öğretmen Pauline ile evliydi. Çiftin iki çocukları, altı torunları vardı.

Kategoriler

Genel