Ersin Kalkan: "Hürriyet, nefret suçlarının amiral gemisidir!"

Ersin Kalkan, AGOS'a 19 Ocak 2010'da verdiği röportaj sonrası yaşananları, işten çıkarılma sürecini anlatıyor. “Dışarıdaki hapishaneye' atıldığını söyleyen Kalkan, bugün Hrant Dink'in 'sahte dostları' olarak gördüğü bir kesime kızgınlığını da dile getirdi.


Hrant Dink cinayetine giden süreçte Hürriyet'in rolüyle ilgili 19 Ocak 2010'da AGOS'a verdiği röportajdan bir süre sonra Hürriyet'teki işinden çıkartılan Ersin Kalkan, 8 Sütun yazarı İsa Tatlıcan ile konuştu.

İsa Tatlıcan'ın bugünkü (31 Ocak Salı) köşeyazısı:

“Hürriyet, nefret suçlarının amiral gemisidir!”

'Mensubu olduğum Hürriyet gazetesinin Hrant'ı ölüme götüren süreçte başta Emin Çölaşan olmak üzere bir kısım yazarı ve 'habercileri' marifetiyle büyük sorumluluğu olduğunu biliyorum. Başta Hürriyet olmak üzere gazetelerin çoğu Kemal Kerinçsiz tayfasının yaptığı saldırıları kınamak şöyle dursun, bu canileri kahraman haline getirdi. Bazı gazeteciler de bu kampanya sırasında Kerinçsiz gibi görevlendirilmiş ve bu vazifelerini hakkıyla yerine getirmişlerdir.”

Bu sözler, Hrant Dink suikastinden sonra söylediği sözler nedeniyle Hürriyet gazetesindeki işine son verilen Ersin Kalkan’a ait.

19 Ocak 2010’da Agos gazetesi’ne yaptığı bu açıklamalar, başta Hürriyet olmak üzere medyada kıyameti koparmıştı.
Pazar günü birçok mesleki ödüle sahip gazeteci Ersin Kalkan ile İstanbul Balat semtinde biraraya geldik.

Önce Fener ve Balat semtinden, daha sonra Hürriyet’te geçen yıllarından konuştuk.


Konu Hrant Dink’e gelince Ersin Kalkan’ın yüz ifadesi değişti.

Hrant ile dostlukları Agos’un kurulduğu günlere dayanıyormuş. Ersin Kalkan’ın çok sevdiği Fener semtinde Hrant Dink’e küçük bir ev ve Haliç’te bir balıkçı teknesi almışlar. Hrant da, Ersin Kalkan gibi Fener de yaşlanmayı düşünüyormuş. Ancak 15 yıllık dostluk, 19 Ocak 2007’de 3 el silah sesi ile son bulmuş.

Ersin Kalkan bugün çok öfkeli. Sadece saldırıyı gerçekleştirenlere ve yargılama sürecine değil, Hrant’ın sahte dostlarına da öfkeli...

'Beni dışarıdaki hapishaneye attılar'

Ersin Kalkan ile Hürriyet’te kovulma sürecini ya da kendi deyimiyle “dışarıdaki hapishaneye atılma” sürecini konuştuk.

Agos’a verdiği röportajda, Hrant’ın öldürülmesinden medyayı ve özellikle Hürriyet gazetesini sorumlu tutması üzerine gazetenin çiçeği burnunda Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu Ersin Kalkan’ı aramış ve savunmasını istemiş.
Kalkan’da “Tarih gazetecinin önüne bir soru çıkardığı zaman ya bu soruya doğru cevap verecek ya da susarak katliama ortak olacaktır. Ben birincisini seçtim, sözümün arkasındayım, savunma yapma gereği duymuyorum” şeklinde bir karşılık vermiş.

Medyanın tepkisinden çekinen Hürriyet yönetimi, tam 7 ay sonra bir icra kurulu kararıyla Ersin Kalkan’ın işine son vermiş.

O günlerde birçok köşe yazarı Ersin Kalkan’ın Hürriyet’ten kovulmasına tepki göstermiş. Bu yazıları incelerken Taha Kıvanç’ın, Ersin Kalkan’ın kovulma sürecinden Ertuğrul Özkök’ü sorumlu tutan yazısına rastladım:
“Agos’taki tanıklığın Kulis’e taşınması üzerine, kendisini ’Ganj nehri kenarında Buda’ sanan gazete yönetmeni, halefine, 'Bunu at' diye baskı yapmaya başlamış... Yeni yönetmen atılması istenen gazetecinin çok eski ve yakın arkadaşıymış... 'Şimdi atarsak doğrudan bu olayla irtibatlanır' aklını o vermiş... Beklemişler ve iş bulmanın iyice zorlaştığı yaz aylarının başında çıkışını vermişler... Hoşgörüsüzlük var... Gammazlık var... Hesapçılık var... İhanet var... Acımasızlık var... “(Taha Kıvanç, Yenişafak, 7 Şubat 2010)
Hürriyet’e tepki yağarken, Doğan medya grubunun tüm yazarları, gazetedeki pozisyonlarını kaybetmemek için bu haksızlığa sessiz kalmayı tercih etmiş.

'Ece Temelkuran, Nuray Mert o gün nerelerdeydi'
 

Kalkan, bugün Hrant Dink’in ardından ağıtlar yakan Ece Temelkuran, Nuray Mert, Ruşen Çakır, Yakup Yılmaz, Ayşenur Arslan ve birçokları o dönemde sessiz kalmıştı diyor ve ekliyor:

“Hürriyet önemli bir fırsatı elinin tersi ile itti. Eğer benim hakkımı teslim etselerdi, ‘evet Ersin Kalkan haklıdır, o manşetleri atmamalıydık’ diyebilselerdi kirli geçmişinden de kurtulacaktı. Ama artık Hürriyet de o dönemde sessiz kalan gazeteciler de ebediyen kirlidir.”
Ersin Kalkan ile Nedim Şener’in Hrant Dink’in adını nasıl kullandığını, Hrant’ın 301. Maddeden yargılanmasına neden olan yazısının nasıl çarpıtıldığını, linç kampanyasından sonra yaşadığı “güvercin tedirginliğini”, bugün Ergenekon sanığı olarak Silivri’de yatanların mahkeme koridorlarında onu nasıl tehdit ettiklerini ve medyanın bu linç kampanyasına nasıl bidonla benzin döktüğünü uzun uzun konuştuk.

Ersin Kalkan’a yapılan bu haksızlığın Hürriyet’e çok şey kaybettirdiği gibi kendisine de çok şey kazandırdığını gördüm ve gazetecilik mesleği adına sevindim.
Ahmet Kaya için atılan “Vay Şerefsiz”, İnsan Hakları Derneği Başkanı Akın Birdal için atılan “Manyağa Bak” manşetlerini, Hırant Dink hakkında yazılanları ve diğerlerini hatırlatan Ersin Kalkan, konuşmamızı şu cümle ile bitirdi:
“Hürriyet nefret suçlarının amiral gemisidir.”

 

http://www.8sutun.com/%E2%80%9CH%C3%BCrriyet-nefret-su%C3%A7lar%C4%B1n%C4%B1n-amiral-gemisidir%E2%80%9D_123669.html 

vE