Erken teşhis konuşma bozukluklarında da önemli

Sıkça rastlanan bir sorun olan ve çocukların psikolojik gelişiminde önemli rolu bulunan konuşma bozukluklarını, MOTTO Dil ve Konuşma Merkezi uzmanlarıyla konuştuk.

MOTTO Dil ve Konuşma Merkezi uzman ekibiyle birlikte
konuşma bozukluklarının tedavisinde önemli oranda başarı sağlıyor. 

BARUYR KUYUMCİYAN
baruyr@agos.com.tr

Şehir Tiyatroları’nın geçtiğimiz yıl bir ilke imza atarak sahnelediği Hagop Baronyan’ın keyifli eseri Şark Dişçisi’nde canlandırdığı Tomas rolüyle büyük beğeni toplayan Ümit Daşdöğen, oyuncu kimliğinin yanı sıra eğitimli bir opera sanatçısı. İstanbul Üniversitesinde aldığı Şan eğitiminin ardından Viyana Devlet Operası’na kabul edilmeyi başaran ve orada en önemli prodüksiyonlarda sahne atmosferini soluyan Daşdöğen, bugünlerde deneyimlerini ses problemleri yaşayanlarla paylaşıyor. Her zaman hassas olduğu ‘ses sağlığı’ konusunda kendisini sertifika programlarıyla geliştiren ve Türkiye’de henüz 12 yıllık bir uzmanlık alanı olan ‘Dil ve Konuşma Terapisi’ alanında uzmanlığı olan eşi Özlem Öge Daşdöğen ile birlikte açtıkları merkezde ses sağlığı eğitimi veren Ümit Daşdöğen, hayatını sesiyle kazanan herkesi ses hijyeni konusunda uyarıyor. Öte yandan çocukların psikolojik gelişiminde önemli etkiler bırakan konuşma bozukluklarının tedavisinde sayılı merkezlerden birisini yöneten Uzman Terapist Özlem Öge Daşdöğen, ailelerin sorunu fark ettikleri anda vakit geçirmeden uzmana başvurmaları gerektiğini belirtiyor.

  • En çok rastlanılan konuşma bozukluklarından bahsedebilir misiniz?

Ö. D. - Tüm dil ve konuşma bozukluklarının toplumda görülme sıklığını yaklaşık % 5 olarak belirtebiliriz.  Çocuklarda sırasıyla kabaca telaffuz sorunları olarak niteleyebileceğimiz artikülasyon yani sesletim sorunları, dil bozuklukları ve kekemelik en sık görülen sorunlar arasında öne çıkıyor.

  • Konuşma bozuklukları en erken ne zaman tespit edilebiliyor?

Ö. D. - Bu konuşma bozukluğunun türüne bağlı olarak değişiyor. Çocuklar ilk anlamlı sözcüklerini söyledikleri andan itibaren tespit edilebilir. Örneğin, çocuklarda kekemelik 2,5 - 3 yaşlarından itibaren fark edilebilir. Bunların birçoğu normal kabul edilebilecek düzeyde ve zamanla ortadan kalkabilecek sorunlar. Çocukluk döneminde kekeleyenlerin %80’i kendiliğinden düzelme gösterse de %20’sinin kekemelikleri yetişkinlikte de devam ediyor. Bu yüzden çocuğunda kekemelik olduğunu düşünen ailelerin, vakit kaybetmeden uzman bir dil ve konuşma terapistine danışması yerinde olacaktır. Bu sayede çocuğun kekemelik terapisinden en üst düzeyde faydalanabileceği okul öncesi dönemi kaçırmamış olurlar.

Aynı durum artikülasyon bozuklukları için de geçerli. 4 yaşından itibaren çocuklar, konuşma seslerinin tamamına yakınını edinmiş olduklarından çocuğun konuşmasının  %90’ ın üzerinde anlaşılır olması gerekir. Aileler çoğunlukla bu sorunların zamanla geçeceğini düşünse de, çocuğun psikolojik gelişiminde etkileri olabileceği gibi bazı karmaşık sorunların da habercisi olabilir.
 

'Vakit geçirmeden bir uzmana başvurun'
 

  • Aileler çocuklarında konuşma bozukluğunu fark ettiklerinde nasıl davranmalı? En çok yapılan hatalar neler?

Ö. D. - Çocuklarının yaşadığı sorunun kendiliğinden geçeceğini düşünerek görmezden gelen ya da sorunu olduğundan fazla büyüten, dolayısıyla çocuklarına baskı uygulayabilen aileler görüyoruz. Böyle bir durumda doğru yaklaşım öncelikle çocuklarının ‘nasıl’ söylediğinden çok ‘ne’ söylediğine odaklandıklarını onlara hissettirmek olacaktır. Çocuğun sorunla ilgili kaygı düzeyini arttırmamaları gerekir. ‘Yanlış oldu, şöyle söylemelisin’, ‘Daha yavaş söyle’, ‘nefes alıp başla’, ‘Bak benim gibi söylemeye çalış’ gibi uyarılar bazen yarardan çok zarar veren tutumlar.

  • Bir terapist bunların tedavisinde ne kadar başarılı olabiliyor?

Ö. D. - Terapinin başarılı olması birçok faktöre bağlı. Öncelikle tabii ki mesleki bilgi ve deneyim oldukça önemli. Var olan sorun doğru tespit edildiğinde, terapi planını yapmak o ölçüde kolay oluyor. Aynı zamanda sorunu yaşayan kişinin, terapiye katılma ve verilen egzersizleri yapma konusunda motive olması gerekmektedir. Sorunu yaşayan bir çocuksa bu durumda ailesinin de kendisiyle aynı motivasyona sahip olması gerekiyor. Sonuçta bizim görevimiz temelde sorunu aşmaları konusunda onlara rehberlik etmek. Ancak tabii ki bu bir ekip işi. Aile veya bireyle birlikte okul ve terapistten oluşan üçlü sacayağının birindeki eksiklik, terapinin verimini düşürecektir. Bazı sorunlar bir-iki seansta aşılabilmekteyken, terapinin zorlayıcı olduğu ve uzun sürdüğü durumlar da yaşanmakta. Böyle zamanlarda terapiye ara vermek, yapılan tüm çalışmaların boşa gitmesine sebep olabilir. Sabırlı ve sebatkâr olmak çözümün anahtarı. Terapiye etki eden tüm faktörlerin uygun şartlarda bir araya gelmesiyle “başarı” kaçınılmaz olacaktır.

  • Yetişkinlerde durum nasıl? Yaş ilerledikçe tedavi zorlaşıyor mu?

Ö. D. - Genel olarak bakıldığında, beynin öğrenme yetileri yaş ilerledikçe yavaşlamaktadır. Dolayısıyla, yetişkinlerde görülen dil ve konuşma bozukluklarının tedavi sürecinin daha uzun olma ihtimali söz konusu. Ancak, kişinin motivasyonu ya da yaşadığı sorunun türü, şiddeti, tedavi sürecini kolaylaştıran bir etken de olabilir.

Ü. D. - Örneğin, ergenlik ve sonrası başlayan, ileri yaşlarda da devam eden erkeklere özel bir ses rahatsızlığı olan ‘mutasyonel falsetto’ olarak tanımladığımız sorunda, kişi ergenlik öncesi kullandığı ses frekansına sahiptir ve sesi olması gerekenden çok daha ince ve tiz duyulur. Bu kişilerin sesi çoğu zaman telefonda bayan sesiyle karıştırılabiliyor. Düzeltilmesi zor gibi gözüken bu durumda terapi genelde 1-2 seans sürüyor ve ardından kişi sesini cinsiyet, yaş ve fiziksel özelliklerine uygun biçimde değişmiş olarak kullanmaya başlıyor.
 

'Ses sağlığı herkes için önemli'
 

  • Konuşma bozukluklarının yanında ses kısıklıkları da insanların hayatında ciddi sıkıntılara yol açabiliyor. Ses sağlığına kimler dikkat etmeli?

Ü. D. - Gırtlağımız kendimizi dış dünyaya sesli anlatabilmemizi sağlayan vücudumuzun tek parçasıdır. İnsan sesi trompet kadar güçlü veya piyano kadar geniş bir ses aralığına sahip olmasa da hiçbir enstrüman insan sesi kadar duygu ve düşüncelerimizi yani bizi ifade etme konusunda üstün değil. Mesleğiniz ne olursa olsun ifade gücünüz sesinizde yaşadığınız problem oranında etkilenir. Dolayısıyla herkesin ses sağlığına dikkat etmesi gerekiyor. Bizim profesyonel ses kullanıcıları olarak adlandırdığımız grup, opera sanatçıları, şarkıcılar, oyuncular, öğretmenler, yöneticiler, çağrı merkezi çalışanları, din görevlileri kısacası mesleklerini sesleriyle yapan herkesin ses sağlığına özellikle hassasiyet göstermeleri gerekiyor.

  • Ses kısıklıklarının giderilmesinde ne gibi terapi yöntemleri kullanıyorsunuz?

Ü. D. - Ses bozukluğuna sebep olan yanlış kullanım, ameliyatlar, nörolojik sorunlar, alkol ve sigara tüketimi, alerji, solunum problemleri gibi birçok durum var. Öncelikle KBB uzmanı bir hekimin muayene etmesi gerekir. Ses hijyeninin sağlanmasından, ses üreten mekanizmaya fiziksel müdahaleye kadar birçok yöntem var. Bozukluğun sebebi belirlendikten sonra, kişiye uygun olan yöntem tercih ediliyor.
 

'Uzmanların sertifikasını sorgulayın'
 

  • İnsanlar bu terapistleri nerede bulabilir ve bir merkezde nelere dikkat etmeleri gerekir?

Ö. D. - Türkiye’de Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde 1999 yılında kurulan Dil ve Konuşma Bozuklukları Eğitim, Araştırma ve Uygulama Merkezi DİLKOM mezunu yaklaşık 100 civarında dil ve konuşma terapisti bulunuyor. DİLKOM mezunlarına ek olarak yurtdışında diplomasını alarak ülkemizde çalışan dil ve konuşma terapistleri de var. Bu terapistlerin büyük çoğunluğu İstanbul, Eskişehir ve Ankara’da özel kliniklerde, hastane ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışmakta.

  • Son olarak günümüz teknikleriyle geçmişteki örnekleri kıyaslayabilir misiniz?

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış “kanıta dayalı” uygulamalar, terapi yöntemi olarak tercih edilmekte. Örneğin, King’s Speech filminde kralın kekemelikle baş etme yöntemlerini izlemiş olanlar mutlaka vardır. Günümüzde dilaltına taş koyarak ya da ağıza bilye doldurarak kekemelik terapisi yapılmamaktadır. Birtakım dil hareketleri yaptırılarak da kekemelikle baş edilemez.

Terapilerin etkililiğiyle ilgili yapılan çalışmalar sayesinde, tüm dünyada her an yenilenen ve ilerleyen bir alan bu. Günümüzde teknolojik aletlerin terapilerde kullanımı oldukça popüler ve buna yönelik yazılımlar da her geçen gün artmakta. Ben ve Ümit'le birlikte, Dilek Eroğlu Uzun, Yasemin Yolal Duru, Hüseyin Duru'dan oluşan Motto Dil ve Konuşma Bozuklukları ekibimizle bizler de bu yenilikleri yakından takip ederek terapilerde başarı sağlıyoruz. Konuşma bozukluklarıyla ilgili olarak merkezin www.mottoistanbul.com adresinden ayrıntılı bilgi edinilebilir.

Kategoriler

Genel