Mimar Sinan’ın idari, bürokratik, politik yetenekleri de vardı

Mimar Sinan hakkında merak ettiklerimizi, bu kez de, Boğaziçi Üniversitesi Tarih bölümünden Çiğdem Kafesçioğlu’na sorduk.

LORA BAYTAR
lora@agos.com.tr

Geçen hafta, Osmanlı’nın mimari kimliğinin oluşumundaki en etkili isim olan Mimar Sinan’ın, son dönemin en popüler televizyon dizisi ‘Muhteşem Yüzyıl’da canlandırılması ilgimizi çekmiş, Sinan’ın dizide kurgulanan karakterinin tarihsel gerçeklerle ne kadar örtüştüğü merakıyla, ÇEKÜL Vakfı’nda devam eden ‘Sinan’a Saygı’ projesinin yürütücüsü Dr. Ahmet Sezgin’le konuşmuştuk. Sezgin’le söyleşimiz, Sinan’ı aslında neredeyse hiç tanımadığımızı gösterdi. Mimar Sinan hakkında merak ettiklerimizi, bu kez de, Boğaziçi Üniversitesi Tarih bölümünden Çiğdem Kafesçioğlu’na sorduk.

• Sinan hakkında mimar kimliğinden öte bir insan olarak neler biliyoruz?

Sinan hakkında bildiklerimiz otobiyografilerine, vakfiyesine ve bazı arşiv belgelerine dayanıyor. Bunlara ulaşmak mümkün. Aralarında ‘Tezkiret-ül Bünyan’ (Yapılar Kitabı) ve ‘Risalet-ül Mimariyye’nin de (Mimari Kitapçığı) bulunduğu beş metin, Sinan’ın eserlerinin listelerinin yanı sıra, yaşamı ve meslek hayatı ile ilgili bilgiler, düşünceler içeriyor.

‘Tezkiret-ül Bünyan’da, Sinan’ın mimarbaşı olduğu dönem boyunca Sultan Süleyman’la ve Osmanlı idari kesiminden kişilerle ilişkilerini takip etmek mümkün. Burada, bir mimar olarak Sinan’ın yanı sıra, konumunu neredeyse 50 yıl boyunca koruyabilen, başarılı bir saray mensubu ile karşılaşırız. Süleyman dönemine rastlasa da, mimarbaşılıkta geçirdiği sürenin istisnai uzunlukta olması, mimari kabiliyeti kadar idari, bürokratik, politik yetenekleri de olduğuna işaret eder, ki bu durumun altı, söz konusu risalelerde kalınca çizilmiştir. Kendisine neccarlık öğreten ustasına duyduğu minneti de belirtir, ‘Tezkiret-ül Bünyan’da.

Kayseri-Ağırnas’ta yaşayan ailesi ile olan ilişkileri üzerinde de durulmuştur. Gülru Necipoğlu’nun, 2010’da yayımlanan ‘The Age of Sinan’ (Sinan Çağı) adlı kitabında detaylı olarak anlatıldığı gibi, 1573’te Akdağ kadısına yazılmış bir hükümden, Sinan’ın, Ağırnas’ta ve ayrıca yakındaki Kiçi Bürüngüz ve Üskübü köylerinde yaşayan akrabalarının, o dönemde yeni fethedilmiş olan Kıbrıs’a sürülmemesini sağlamış olduğu anlaşılıyor. Bu belgede, akrabaları gayrimüslim olarak geçiyor, ancak Rum mu yoksa Ermeni mi oldukları belirtilmiyor. Bazı araştırmacılar, Sinan’ın aslen gayrimüslim Türk olabileceğini iddia ediyor, ama onun Yeniçeri Ocağı’na alındığı dönemde Türkçe konuşan gayrimüslimler devşirme olarak alınmıyordu.

• Sinan evlendi mi? Ailesinden hayatta olan birileri var mıdır?

Ailesinden kimsenin kaldığını sanmıyorum; bilgim dahilinde böyle bir şey yok. Ama akrabalarının sürgününü engellemesi, Ağırnas’a çeşme yaptırması, vakfiyesine Kayseri’de kalan kardeşinin çocukları için de şartlar eklemesi ve onlara vakıf gelirinden pay ayırması, kökleri ile bağlarını önemsediğine ve koruduğuna işaret ediyor. Vakfiyesini 10 mimar şahit olarak imzalamış. Bunlar Mimarlar Ocağı’nda birlikte çalıştığı meslektaşları olmalı; bazıları bir evinin bulunduğu Yenibahçe Mahallesi’nde de komşuları imiş.

Vakfiyede ‘Mihri bint-i Mahmud’ olarak kaydedilen karısı, belge yazıldığında hayatta değilmiş. Sinan, hem onun, hem de hayatta olmayan oğlu Mehmed Bey için Kuran okunmasını; ayrıca, oğlunun ruhu için, İstanbul’un kaldırımları bozulan yerlerinde kaldırım yapılmasını şart koşmuş ve bunun için vakfından günde dört akçe ayırmış. Bu da, Sinan’ın şehirli ve mimar kimliğine işaret eder. Torunu Derviş Çelebi, vakfiyenin tescilinde hazır bulunmuş. Sinan kızları Ümmühan ve Neslihan içinde günde üç akçe ayırmış. Kayseri’de yaşayan Hıristiyan ağabeyinin torunlarına, Ağırnas’tan getirtip Müslüman olmasına aracı olduğu diğer erkek kardeşinin kızları Raziye ve Kerime’ye, bu kardeşin oğlu Süleyman’a ve onun kızı Ayşe’ye, vakıf gelirinden pay ayırmış. Kendi evini de bu torunlara vakfetmiş. Ayrıca, bazı azledilmiş köleleri de olduğu anlaşılıyor; onlara da vakıftan gelir ayırmış. Vakfiyede, kendisi, karısı, çocukları ve torunları için Kuran okunması, Süleymaniye medrese öğrencilerinin de Kuran okuması şartları da yer alıyor.

Evi, Süleymaniye’deki külliyenin yakınında, üç avlu üzerine kurulmuş, geniş bir yerleşim; muhtemelen Süleymaniye Külliyesi’nin inşaatı sırasında kendisine verilmiş. Süleymaniye masraf defterlerinden anlaşılıyor ki, Süleymaniye imaretinden Sinan’ın ziyafetleri için de yemek çıkıyormuş. Kısmen kişisel, kısmen kurumsal bilgiler, Sinan’ın farklı aidiyetlerinin altını çiziyor.

• Mimar Sinan - Mihrimah Sultan aşkının asılsız bir efsane olduğu söyleniyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Hürrem ve Süleyman’ın kızı Mihrimah ile Sinan arasındaki aşk, tümüyle bir 20. yüzyıl fantezisi. Buna dair hiçbir kayıt bulunmuyor. Gerçek olma ihtimali yok gibi.

• Sinan’ı tanımak için eserlerini bilmek yeterli mi?

Eserlerini bilmek tabii ki önemli, fakat yukarıda bahsettiğim türden bilgilere, eserleri inceleyerek ulaşamıyoruz. Sinan’ın kişiliği, aidiyeti, ortamı, seçimleri vs. hakkında fikir edinebilmek için belgelere, dönem kaynaklarındaki anlatılara bakmak gerekiyor. (EE)

Mimar Sinan’ın sırlarla ve sorularla dolu yaşamı

Kategoriler

Genel