Bienal’i bienal yapanlar

14 Eylül’de açılan 13. İstanbul Bienali, beş ayrı mekânda misafirlerini ağırlamaya devam ediyor. Dünyanın en başarılı bienallerinden biri olan İstanbul Bienali’nin arkasında, şüphesiz, çok iyi çalışan bir ekip var. Bienal yaklaştıkça, ekip üyelerinin sayısı da haliyle artıyor.

ZEYNEP EKİM ELBAŞI
zeynepekim@agos.com.tr


14 Eylül’de açılan 13. İstanbul Bienali, beş ayrı mekânda misafirlerini ağırlamaya devam ediyor. Dünyanın en başarılı bienallerinden biri olan İstanbul Bienali’nin arkasında, şüphesiz, çok iyi çalışan bir ekip var. Bienal yaklaştıkça, ekip üyelerinin sayısı da haliyle artıyor. Yaklaşık on kişi ofiste çalışırken, 100’den fazla kişiden oluşan ekip, sergiyi kurmak için sahada görev yapıyor. Bu büyük prodüksiyonun çekirdek ekibinden, Bienal Direktörü Bige Örer, Sergi Yöneticisi ve Küratöryel Asistan Kevser Güler, Sergi Teknik Koordinatörü ve Mimari Tasarım Uygulama Duygu Doğan ve Proje Koordinatörü Demet Yıldız’la sohbet ettik.

Aslolan iletişim ve dayanışma

Siyaset bilimi, sosyoloji ve iletişim eğitimi alan Bige Örer, 2003’ten beri İstanbul Bienali’nde çalışıyor. Bienal’in bir ekip çalışması olduğunu, herkesin sorumlu olduğu belirli alanlar olsa bile, tüm ekibin resmin bütününü görebildiğini, sürekli iletişim ve dayanışmanın temel olduğu bir çalışma yürütüldüğünü söylüyor.

Kevser Güler, mühendislik ve felsefe eğitimi almış. 2007 yılından beri Bienal’de çalışıyor. Bugüne kadar farklı pek çok sorumluluk üstlenmiş. Bu yıl da, sergilenecek eserlerin seçimi sürecindeki küratöryel araştırmaya destek olmuş; sanatçılarla iletişimi yürütüp serginin genel koordinasyonunu sağlıyor.

Demet Yıldız, ekonomi, görsel sanatlar ve kültürel çalışmalar eğitimi almış, 2010’dan beri Bienal’de çalışıyor. Bienalin tanıtımı ve kaynak geliştirmesi ile ilgili koordinasyonu sağlıyor. Bu sorumluluklara bienalin yayınları, pazarlama ve medya tanıtımı ile yurtiçi ve yurtdışı kurumlarla kaynak geliştirme de dahil.

Duygu Doğan ise mimar. İlk olarak 8. İstanbul Bienali’nde çalışmış. 2010’dan beri, sürekli olarak Bienal için çalışıyor. Serginin teknik koordinasyonunu üstleniyor. Mekân araştırması, mekânların sergiye hazırlanması ve eserlerin kurulumunun sağlanması da onun sorumlulukları arasında.

Çekirdek ekibin, küratöryel araştırma sürecinden kaynak teminine, görsel kimliğin oluşturulmasından yayınlar için yapılan çalışmalara uzanan hummalı hazırlık süreci iki yıla yayılıyor. Duygu Doğan, mekânla ilgili araştırma ve iletişim sürecinin de bir hayli uzun olduğundan bahsediyor: “Mekânların kesinleşmesinin ardından sergiye hazır hale getirilmesi, ikinci aşamayı oluşturuyor. Bu aşamanın en büyük zorluğu, geleneksel anlamda sergi mekânı olmayan mekânları sergiye hazır hale getirmek.”

Güncel sanat bienaller olmadan düşünülemez

“Dünyada ve Türkiye’de ‘bienal’ teknik ve sanatsal açıdan nereye gidiyor?” sorusunun yanıtlarını, Bige Örer ve Kevser Güler’den alıyoruz. Örer, bienallerde öne çıkan disiplinler arası etkileşime vurgu yapıyor: “Güncel sanat bienalleri, sadece sanat alanında değil, uluslararası/uluslarüstü düzeyde yeni fikirlerin ortaya çıktığı, benzersiz iklimler yaratıyor. Aralarındaki etkileşim yoğunlaştıkça birbirinden ayrı düşünülmesi anlamsızlaşan yerel ve küresel sanatsal üretimler güncel sanat bienallerinde izleniyor ve tartışılıyor, yeni yaratıcılığın kavram ve yöntemlerinin yayılması bienaller aracılığıyla gerçekleştiriliyor.” Örer, bienallerin yeni eser üretimini de teşvik ettiğini, genç yerel sanatçıların küresel ölçekte görünür olabilecekleri az sayıda mecra arasında yer almaları bakımından da büyük değer taşıdığını söylüyor. Bienale giderek artan izleyici ilgisi ve sanatçı katılımı da nu alanın önemini sergiler nitelikte. Örer’e göre bunda bienallerin düzenli sergilere alternatif vasıflarının payı büyük: “İki yılda bir gerçekleştirilen sergiler güncel sanat alanına kuramsal ve pratik yenilikler getirmeyi hedefliyor ve çoğu bienal, sergi dışında kalan sürede de sanat dünyasının aktörlerini çeşitli şekillerde bir araya getirerek bienali bir sürekli eğitim-üretim-eleştiri alanına dönüştürmeye çalışıyor. Bu yüzden, güncel sanat bugün, bienaller olmadan düşünülemez ve tartışılamaz duruma geldi.”

Son olarak, Bienal’e gelen eleştiriler hakkında konuşuyoruz. Ekibin en çok önem verdiği husus, eleştirilerin yapıcı bir özellik taşıması. Önyargı ve genellemelerden uzak eleştirilerin, sanatsal üretimi teşvik ettiğini ve işlerin en etkin biçimde algılanmasına ortam sağladığını belirtiyorlar. Bige Örer, gerçek bir ekip ruhuyla ortaya çıkan Bienal’in yapıcı eleştirilerle daha ileri noktalara ulaşacağından umutlu. Bienal ekibi bu inançla çalışmaya ve paylaşmaya devam ediyor. Onların bu kararlı ve şevkli adanmışlığına bakılırsa, belli ki bizi ilerde de birbirinden yaratıcı işler bekliyor olacak.

Kategoriler

Kültür Sanat Sergi