Orada bir komşu var uzakta

Trabzonlu Müslüman bir Ermeni olan Nedim Karael, bu yaz gittiği Ermenistan’da gördüklerini, düşündüklerini ve hissettiklerini bizlerle paylaştı.

NEDİM KARAEL
@NdmKarael

Uzun zamandır Ermenistan’a gitmek istiyordum. Nihayet bu yaz bunu gerçekleştirebildim. Aslında bu rota biraz spontane gelişti. Arkadaşım Serhat’la Trabzon’dan Gürcistan’a çok giderdik. Serhat, annesi Rum babası Ermeni bir Türkiye vatandaşı. Çok akıcı bir Ermenicesi olan Serhat,  daha önce defalarca gittiği Ermenistan’a birlikte gitmeyi teklif edince hiç düşünmedim. Batum’dan Tiflis’e oradan da Erivan’a 650 km sonra ulaşmıştık. Vize konusunu merak edenlere; sınırda beş dakika içinde vizenizi alabiliyorsunuz. Sadece sordukları hangi otelde kalacağınız.

Ermenistan’a girer girmez görüntü elbette ki değişti. Akşam saat 9’da Erivan’a vardık. Tam bir başkent havası ve ışıl ışıl bir şehir karşıladı bizi. Şehrin trafik düzeni, yayalara gösterilen saygı ve insanların giyim kuşamı (özellikle kadınlar, hepsi şık ve bakımlı) bir Avrupa başkenti izlenimi uyandırdı. Kalacağımız otele varınca ikimizde oldukça acıktığımızı fark ettik. Adı ‘mehir’ olan, tadına bayıldığım bir ayran çorbası ve et yemeği ile doyduktan sonra otelin yakınındaki çay bahçesinde oturduk. Sonraki gün nereleri gezeceğimizi konuşmaya başladık. Tabi benim ilk görmek istediğim yer “küçük kırlangıçların hisarı” Tsitsernakabert… Bizim bildiğimiz adıyla Soykırım Anıtı… 

Tsitsernakabert; sönmeyen ateşiyle, 44 metrelik boyuyla, Batı Ermenistan’ı simgeleyen 12 tablasıyla oldukça etkileyici bir yapı ve Ermenilerin yeniden doğuşunu simgelemekte.  Coğrafi yapısıyla İstanbul ve Roma ya benzeyen Erivan, yer yer düzlük ve epey tepeden oluşuyor. Bizde sonraki gün kendimizi Soykırım Müzesi/Anıtı’nın da bulunduğu Erivan’ın tepelerinden birine tırmanırken bulduk. Sönmeyen ateş ve ateşle birlikte inleyen kadın, ağlayan çocuk seslerini andıran fonetik müzik sizi tarihin karanlıklarına götürüyor.

Ben bu sesi bir yerden hatırlıyorum. Kürtçe ağıt yakıyor bir kadın ve Kürtçe ağlıyor bir çocuk… Anlaşılan Ermenistan gezim, düşüncelerle, muhakemelerle geçecek. Resmikabulümüz olan 800.000 Ermeni’nin öldürülmesi, ardındaki nesillerde oluşan paranoya, uzaktan bakılarak anlaşılamayacak sanırım. Müzede sergilenen resimler, heykellerle sergilenen 1915 ve hala ağlayan o çocuklara dayanamayıp müzeden ayrıldık. Günün geri kalanında bulduğumuz herkesle sohbet ettik. Ben en çok Türkler hakkında ne düşündüklerini merak ediyordum. Birisi Hrant’ın öldürülmesinden sonra çoğunluğun tepkisini olumlu bulurken, bir diğeri 1915 in devamı dedi. Halkların kardeşliğine inanan da vardı, ‘bu yara asla kapanmayacak’ diyen de…

Sonraki gün Erivan hala uykudayken, biz Kor Virap a gittik. 17. yy.’da yapılmış kiliseye gitmek istememin nedeni Ağrı/Ararat Dağı’nın mis manzarası ve uzansam tutacağım Türkiye’yi bir de Ermenistan’dan görmek isteği… Kor Virap’a vardığımızda Ağrı Dağı’na kadar uzanan yemyeşil ve dümdüz arazi resimlerde gördüğümden çok daha derin duygular hissettirdi. Ağrı’nın etekleri yürüme mesafesinde… Dostluk asırlarca uzaklıkta…

Gittiğimiz köylerde insanların oldukça fakir olduklarını görüyoruz ve oldukça misafirperver.  Aslen Vanlı olan bir aile Van’a duydukları özlemi anlatıyor. Bir teyze ikram ettiği ayrandan sonra ‘afiyet’ olsun diyor, sonra hep birlikte gülüyoruz. Uzun uzun Anadolu’dan konuşuyoruz. Bir genç Hrant’tan konuyu açıyor, uzun uzun susuyoruz bu sefer.

Ermenistan’da bulunduğum altı gün boyunca Erivan dışında Vanadzor, Eçmiadzin, Gavar ve Kapan şehirlerini de gezme fırsatı buldum. Gittiğimiz her yerde gayet nazik ve saygıyla karşılandık. Anladım ki, bu düşmanlık halk arasında değil, belirli örgüt ve siyasilerin kullandığı bir argüman.

Dünyanın neresine giderseniz gidin, bütün acılar birbirine ne kadar yakın, bütün yaralar ne kadar aynı… Çocukluğumdan beri bir sürü katliam hikâyesi duydum; onları korku içinde ve büyülenerek dinledim ama uzun zamandır duymaya katlanamıyorum. Biz hepimiz, Ermeniler, Kızılderililer ya da her kimse, bizler bir şekilde tecavüz ve katliam çocuklarıyız. Yine de bu katliam hepimize ait ve hepimiz aynı yerden geliyoruz. İyileşmeyen tüm yaralar hepimize ait. Aynı yerlerden kanıyoruz. Aynı insan yanımızdan… Yani yürekten…

Kategoriler

Güncel Türkiye Şapgir