Taşrada kitapçı olmanın ötesi

Türkçe edebiyatın usta yazarlarından Necati Mert, yazın hayatında hikâyeciliğiyle kazandığı haklı yeri, denemeleri ve gazete yazıları ile pekiştirmiş, öğretmen kökenli bir yazar.

ÖZGE ATASEL

Türkçe edebiyatın usta yazarlarından Necati Mert, yazın hayatında hikâyeciliğiyle kazandığı haklı yeri, denemeleri ve gazete yazıları ile pekiştirmiş, öğretmen kökenli bir yazar. Mert, İletişim Yayınları’ndan çıkan son kitabı ‘Memleket Kitabevi’ ile Türkiye’nin son kırk yılının siyasi ve toplumsal panaromasını çizerken, özelde kendi hayatını, biraz isteksiz başladığı fakat daha sonra hayatının en önemli parçalarından biri olan kitapçılık serüvenini akıcı bir dille anlatıyor.

12 Mart günleri


 

Memleket Kitabevi
Necati Mert
İletişim Yayınları
309 sayfa

Necati Mert, kitabına dönemin siyasi koşullarını ve solcu bir öğretmenin bu koşullar altında nasıl çalışmaya devam edebildiğini anlatarak söze başlıyor. Defalarca soruşturmalara, maaş kesintilerine maruz kalan, 12 Mart Darbesi’nin yarattığı acımasız koşullar altında üretmeye, yaşamını sürdürmeye çalışan bir  öğretmen olarak Mert, günlerden bir gün çok da üstünde düşünülüp taşınılmamış bir teklifle, daha sonra hayatında çok önemli bir yer edinecek olan kitapçılık serüvenine başlıyor. Adapazarı’nda açtığı kitapçı dükkanı hem yazarın hayatına, hem de filmlerden alışık olduğumuz sakin, hatta biraz sıkıcı taşra hayatına yüksek perdeden, yepyeni bir soluk katıyor.

Türkiye tarihinin önemli sosyal ve siyasal dönüşümler geçirdiği yıllarda kitapçılık serüvenini sürdüren Necati Mert, biraz da tezgâhın arkasında durmanın getirdiği avantajla hem dönüşümün bir parçası olabiliyor hem de dışarıdan bakıp insanları gözlemleyerek pek çok gülümseten ve düşündüren insan hikâyesi biriktiriyor. Yazarın Adapazarı’nın merkezindeki dükkanı, pek çok siyasi ve toplumsal sohbetin de merkezi haline geliyor; başka mecralarda bir araya gelemeyecek insanları bünyesinde birleştiriyor; Necati Mert’e de karşılaştığı bu hikâyeleri usta kalemiyle bizlere aktarmak kalıyor.

Yolunuz Adapazarı Havuzlu’ya düşerse…

Hikâyelerinden de alışık olduğumuz üzere akıcı, çoğu yerde okurla sohbet ediyormuş gibi bir dil kullanan Mert, Memleket Kitabevi’nde kendi bireysel serüvenini anlattığı için bu üslubu daha da rahat kullanıyor, bazı yerlerde okuyucuyu kitapçı tezgâhının arkasında bir taburede oturuyormuş gibi hissettirecek kadar hikâyelerin içine sokuyor. Bir gün yolunuz Adapazarı Havuzlu’ya düşerse siz de Gelişim Kitabevi’ne uğrayın; belki sizler de Necati Mert’in kitapçılık serüveni boyunca yaşadığı hikâyelerden birine bir yerinden tutunursunuz.

Kategoriler

Kitap ԳԻՐՔ