Kadının adı ‘Ölüm İlanı Yazarı’nda var

Amerikalı yazar Ann Hood, Ölüm İlanı Yazarı kitabında farklı dönemlerde yaşayan, farklı dertleri olan ve hikâyeleri bir noktada kesişen iki kadının hikayesini bizlere anlatıyor.

NAYAT KARAKÖSE

Amerikalı yazar Ann Hood, Ölüm İlanı Yazarı kitabında farklı dönemlerde yaşayan, farklı dertleri olan ve hikâyeleri bir noktada kesişen iki kadının hikayesini bizlere anlatıyor. 

Ölüm İlanı Yazarı
Ann Hood
Çeviri: Sibel Sakacı
Can Yayınları
272 sayfa

Kitap 1960’da, Virginia’da, Claire ile başlangıç yapıyor. Claire evli ve bir kız çocuğu sahibidir. Fakat evliliğin rutini, günlerin birbirine benzer oluşu onu gün be gün germektedir. Hayatında bir heyecanın eksik olduğunu fark eder, daha doğrusu bir yemek davetinde tanıştığı Miles Sullivan onun kalbini çarptırınca bu eksikliğin farkına daha çok varır.

Edilgenleştiren koca Peter

Claire için kadının görevleri, kadının toplumdaki rolü, iyi eş, iyi anne olmanın kuralları ta en başında annesi tarafından öğretilmiştir. Annesi ona ideal koca tarifini ‘ihtiyacın olan şey sana, çocuklarına bakabilecek bir erkek, yalpalamayacak, seni şaşırtmayacak’ birisi diyerek yapmıştır. Bunu yaparken de bir kadının bilmesi gereken şeyleri öğretmiştir: ‘Her zaman erkeğinden önce kalk ki, sabah rutinini mahremiyet içinde yapabil; kendini güzelleştir; kalktığında yemesi için kahvaltısını hazır et; saçma sapan şeyler olduğunu düşünsen bile kocanın fikirlerini payla; ,kocanın cinsel arzularına karşı koyma’ diye uzayıp giden bir liste...

Geçmişte hosteslik yapan Claire, kocası Peter ile bir uçuş sırasında tanışır. Cliare’in kocası Peter annesinin tarifine uyan, Claire’i şaşırtmayacak eşlerdendi. Peter Claire’i edilgenleştiren,  ona nasıl davranması veya davranmaması gerektiğini dikte eden, talepkar, mükemmeliyetçi,  Claire’in sanki hiç fikri olamazmış gibi davranan ama Claire’i çok sevdiğini söyleyen o ‘eş’lerdendir.

Miles ise farklıdır, Claire’e farklı davranır. Miles,  Claire’in ne düşündüğünü, ne hissettiğini ve neden öyle düşünüp, hissettiğini bilmek ister, onu önemser.

Yara saran Vivien

İkinci kadın kahramanımız Vivien Lowe ile 1919’a yolculuk ediyoruz. Vivien ölüm ilanı yazarıdır, genellikle müşterilerini tanımaz, gözü yaşlı müşteriler kaybettikleri kişilerin fotoğraflarıyla ve anılarla Vivien’in kapısını çalar. Viven yas tutan insanların hikâyelerini defalarca anlatmalarına, acının insanı nasıl tuhaflaştırdığına onlarca kez şahit olmuştur. Viven, yaralı bir kadındır, gençken San Francisco’da ansızın hayatına David girer, sırılsıklam âşık olur. David evlidir ve Vivien duygularını yaşar, ta ki David’i 1906 San Francisco depremde kaybedene kadar. David’in ölüp ölmediği belli değildir, Vivien de ömrünün hatırı sayılır bir kısmını David’i arayarak sürdürür. Bir yandan aramaya sürdürürken diğer yandan şiirsel ölüm ilanları yazarak teselli bulmaya çalışır. En zor ilanını ise en yakın dostu ve her daim gerçekçi, mantığıyla hareket edip Vivien’i ‘doğru yola yöneltmeye’ çalışan Lotte’nin ölen minik kızı Pamela için yazar. Vivien David’i aramaya devam eder ve birden bire ortaya çıkan tanımadığı bir kadın vesilesiyle gerçeğe kavuşur.

Claire için işler karmaşıklaşır, kocası Miles ile olan ilişkisini öğrenmiştir, Claire hamiledir, kimden olduğu tamamen bir muammadır. Aralarındaki gerilim devam ederken Peter’ın annesi Birdy’nin 80. yaşgünü partisi için ziyarete giderler. Claire mutsuzdur, hem suçlu hisseder hem de kocasının ona takındığı tavır Claire’e ağır gelir. Birdy doğumgünü sonrası merdivenlerden düşünce Claire ve Peter hastanede bulurlar kendilerini. Claire de o esnada bebeği için risk taşıyan bir kaza geçirir. Claire doğuracak mıdır? Bebek kimdendir gibi sorular bu süreçte açıklığa kavuşur.

O hastanede Birdy ve Claire farklı bir yakınlaşma yaşar, birbirlerine hikâyelerini açarlar. Çünkü ikisinin de anlatmaya ve birilerinin onları dinlemeye ihtiyaçları vardır. Hastane odasında bazı sorular cevaplarını bulur.  Geçmiş ve şimdi arasında mekik dokunur ve Claire de yapması gereken seçimi yapar.

Claire ve Vivien arasındaki geçişler incelikle kurgulanmış, net bir dille, akıcı bir şekilde olaylar anlatılmış. 1920’ler ve 1960’lar gibi farklı iki dönemi barındıran romanda 1960’lara damga vuran Kennedy dönemi de resmedilmiş.  

Vivien’in meslek olarak da ölüm ilanı yazarlığını seçmesi ve bu eksende gelişen alt hikâyeler romanı daha ilginç kılıyor. Kitabı okurken bir şekilde yazarın ölüm, acı,yas, ölüm sonrası kalanların hayatı üzerine çözümlemeleri dikkat çekici. Araştırınca Ann Hood’un 2002’de beş yaşındaki kızını kaybettiğini öğreniyorsunuz. Ann Hood bu olaydan sonra 2 yıl boyunca hiçbir şey yazamamış ve daha sonrasında kaldığı yerden devam etmiş. Romanda da kızının yerine Pamela’yı koymuş.

Ezcümle, ‘Ölüm İlanı Yazarı’ kadınları ‘anlaşılmaz’ bulan erkeklerin de okuması gereken bir ‘kadın romanı.’ Kadının toplumdaki yerini, toplumun kadınlara dayattığı kalıpları sorgulayan ve aslında o kalıplara tercihleri ve yaşadıkları ile meydan okuyan farklı dönemde iki kadının bir nevi başkaldırışını anlatan romanı bitirdiğinizde Vivien ve Claire gibi iki kadın arkadaş daha edinmiş oluyorsunuz.

Kategoriler

Kitap ԳԻՐՔ