‘Beyaz Toros’un modası hiç geçmedi

“Sabahın beşiydi. Yatıyorduk, camı vurdular. Bir polis, Ramazan’ı soruyor. Kızdım ben de. O zaman beyimi sordular, dışarı göndermemi söylediler. Bir şey olduğunu anladım. Babası dışarı çıktı. ‘İnfaz edildi ölüsünü alacak mısınız?’ dedi bir polis.”

UYGAR GÜLTEKİN

“Sabahın beşiydi. Yatıyorduk, camı vurdular. Bir polis, Ramazan’ı soruyor. Kızdım ben de. O zaman beyimi sordular, dışarı göndermemi söylediler. Bir şey olduğunu anladım. Babası dışarı çıktı. ‘İnfaz edildi ölüsünü alacak mısınız?’ dedi bir polis.”

Türkiye’nin yakın tarihinde pek çok faili belli cinayette yukarıdaki gibi diyaloglara tanık olmak mümkün. ‘Beyaz Toros,’ Türkiye’de devlet tarafından pek çok kaybedilme ve katledilme hikâyesinin sembolü. Hafızalarda yıllarca hiç unutulamaycak zamanların akıllarda kalan tek görüntüsü.

1970’lerden 2000’lere

Gazeteci Gökçer Tahincioğlu, ‘Beyaz Toros, Faili Belli Devlet Cinayetleri’ adlı kitabında okuyucuyu, devlet cinayetlerinin izinde bir yolculuğa çıkarıyor. Devletin nasıl bir  cinayet mekanizmasının tam odağında olduğunu kurbanların en yakınlarının tanıklıklarıyla gözler önüne seriyor.  1970’lerden başlayarak yakın zamana kadar farklı dönemlerde yaşanmış hikâyeleri konu ediyor. ‘Yok etme’nin farklı yöntemlerini irdeliyor. 1970’lerin ‘yargısız infazları’, 1980’lerin idam, açlık grevi ve operasyonları, 1990’ların ‘faili meçhul’leri ve 2000’lerin ‘meşru şiddet’i. 

‘Beyaz Toros’un yolculuğu 1970’lerde Nurak dağlarında öldürülen Kadir Manga ile başlıyor. 1980’lerde, bugün Berfo Ana’nın çığlığı ile duyulan Cemil Kırbayır’a uzanıyor. 1980’lerde Diyarbakır Cezaevi’nde işkenceyi protesto etmek için kendilerini yakarak can veren ‘Dörtler’den Ferhat Kurtay’ın hikâyesi de kitapta yer alıyor. Kurtay’ın hikâyesini yıllarca sessizliğini koruyan eşi Süheyla Kurtay anlatıyor. Kitabın Diyarbakır Cezaevi yolculuğu tahliyesine kısa süre kala ölüm orucuna girerek hayatını kaybeden Orhan Keskin ile devam ediyor.

 

1980’den sonra 12 Eylül cuntasının astığı Ramazan Yukarıgöz’ün hikâyesi ise bir başka döneme ışık tutuyor. Bugünlerde yüzlerce sayfalık iddianameler ve yürümeyen davalarda adını bir kez daha duyduğumuz ‘Kayıp kentin yakışıklısı’ Namık Erdoğan’ın hikâyesini kızı Begüm Erdoğan anlatıyor. Kitap, Hasan Ocak ve Rıdvan Karakoç’un izinde ‘karanlık 90’lar’a da mercek tutuyor.

24  Mart 2006’da 14 PKK gerillasının öldürülmesinden sonra günlerce çatışmalara sahne olan Diyarbakır’da hayatını kaybeden Mahsun Mızrak’ın hikâyesinden Gezi direnişinde hayatını kaybeden Ethem Sarısülük’e kadar uzanıyor.

Bir tür sözlü tarih çalışması olan ‘Beyaz Toros’ta Gökçer Tahincioğlu, farklı dönemlerde, farklı yöntemlerle gerçekleştirilen ‘faili belli cinayetler’in aslında nasıl benzerlikler taşıdığını çarpıcı örneklerle anlatıyor.

Beyaz Toros
Faili Belli Devlet Cinayetleri
Gökçer Tahincioğlu
Doğan Kitap
202 sayfa.

Kategoriler

Kitap ԳԻՐՔ