Çizgilerle hayatın ve ölümün anlamı

Birkaç yıl önce ‘Güngezgini’ni okuduğumda, bu çizgi romanın tez zamanda Türkçe’ye çevrilmesini dilemiştim, dileğim sonunda gerçek oldu. Çizgi roman tabiri genellikle ileri yaştaki yetişkinlerin suratlarında bir ekşimeye sebep oluyor, çizgi romanlar çok ciddiye alınmıyor.

BÜRKEM CEVHER

Birkaç yıl önce ‘Güngezgini’ni okuduğumda, bu çizgi romanın tez zamanda Türkçe’ye çevrilmesini dilemiştim, dileğim sonunda gerçek oldu. Çizgi roman tabiri genellikle ileri yaştaki yetişkinlerin suratlarında bir ekşimeye sebep oluyor, çizgi romanlar çok ciddiye alınmıyor. Oysa ki çizgi roman okuyarak başlanılan okuma yolculuğunu iyi bir edebiyat okuru olarak sürdürenler hiç de azımsanacak sayıda değil. Ayrıca iyi bir çizgi romanın edebi değerinin olmadığını söylemek çok da doğru değil. Fábio Moon ve Gabriel Bá tarafından yazılan ve çizilen, okuduğum en güzel çizgi romanlardan biri olduğunu düşündüğüm, ‘Güngezgini’ni okuduğunuzda ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacağınıza eminim.

Her seçim farklı bir kader sunar

Kitabın kahramanı Brás de Oliva Domingos bir gazetede, ölüm ilanı ve ölenin karakteri üzerine yazılar yazarak hayatını kazanmaktadır. Babası ise Brezilya’nın önemli yazarlarından biridir. Brás da babası gibi iyi bir yazar olmanın hayalini kurar. Kitabın her bölümü Brás’ın farklı yaşlarında, onun için hayatının dönüm noktalarını oluşturan birkaç günü anlatır ve her biri benzer bir sonla biter. Bràs’ın her seçimi ona farklı bir kader sunar. Sigara almak üzere gittiği bir barda, ya da küçük bir çocukken uçurtmanın peşinde koşarken değişebilir yaşam. Zaten her hikâyenin bize sunduğu gerçek de yaşamın ne kadar kırılgan olduğudur. Günlük rutinlerimizdeki küçücük bir değişiklik kimi zaman hayatımızı baştan aşağı değiştirebilir. Kendinize kahve yapmaya üşenip dışarı çıktığınızda hayatınızın aşkı ile karşılaşabilirsiniz, ya da belki hayatınız o seçimle son bulur.

Hikâyelerin içinde birkaç kare ile anlatılan mini öykülere de mutlaka dikkat edilmeli bence. Bu mini öyküler bir iki kare ile insanı gülümsetebiliyor ya da hüzünlendiriyor; aynı zamanda dikkatli gözler/beyinler için hayata ve edebiyata dair bazı küçük anılar çağrıştırıyor. Örneğin; kitabın ilk iki karesinde bütün hayatı boyunca değişik sevgililerini çizdiği portrelerine hep ‘Lola’ adını veren ünlü bir ressam anlatılıyor. Bu mini hikâye bana Aziz Nesin’in ‘Tütsü’yü Sevmek’ isimli hikâyesini çağrıştırdı. Bir anda ‘Güngezgini’ bende Aziz Nesin okuma isteği uyandırdı ki kitap okumanın verdiği güzel hazlardan biridir bu: Daha önce okuduğumuz bir kitabı tekrar okuma isteği yaratması.

Güngezgini’nin başarısı

‘Güngezgini’ bir bütün olarak hayata odaklanıyor ve hayatımızı ne kadar ince bir çizgide sürdürdüğümüzü yüzümüze vuruyor: Hayat çok kısa, ölüm her an kapımızı çalabilir, yanlış zamanda yanlış yerde olmak bunun için yeterli. Yapmak istediklerimizi erteleyerek ya da sadece yapmak istediklerimizi yapabilmek için sevdiklerimizi ihmal ederek yaşamak beraberinde pişmanlıklar ve yaşan(a)mamışlıkları da getirir. Yaşamı sorgulamak, düne ya da geleceğe değil, ancak bugüne ve deneyimlerimize odaklanarak mümkün. Ve ‘Güngezgini’ bunu hem çizgiler hem de edebiyat yoluyla bize gösteriyor, bunu çok da iyi başarıyor.

Güngezgini
Fábio Moon ve Gabriel Bá
Çeviri: Cenk Könül
Çizgi Düşler Yayınevi
256 sayfa. 

Kategoriler

Kitap ԳԻՐՔ