Uğur Yücel’den yeni bir TV klasiği

Nayat Karaköse, Agos’un Derkenar sayfasına yazdı: Bazı TV dizileri bize unutmaya yüz tuttuğumuz duyguları hatırlatıyor. Bu, en çok Uğur Yücel dizilerinde kendini hissettiriyor.

NAYAT KARAKÖSE
nayatk@gmail.com

Tükettikçe tükendik, kartlar hayatımızı 12 takside böldükçe, herşey çok sıradan ve erişilebilir hale geldi. ‘Gerçekçi ol, imkânsızı iste’ sloganları ile örüldü hayatımızın demir ağları. ‘İmkanlı’ olan şeyleri değersizleştirdik. Modern zamanın burjuva gettoları olan korunaklı sitelerde yaşaya yaşaya, metal teneke olan plazalarda çalışa çalışa mahalleleri bitirdik. Gerçek olan birçok şey şimdi hayal oldu.

Özlenen dizi türü

Bazı TV dizileri bize unutmaya yüz tuttuğumuz duyguları hatırlatıyor. Bu, en çok Uğur Yücel dizilerinde kendini hissettiriyor. Naiflik ve samimiyetten gücünü alan ‘Canım Ailem’de, İstanbul’u bir zat İstanbul’da yaşarken özlüyordum mesela. Sam-mi-mi-yet-le diye diye 16.9’ların, Saphire’lerin, Trump Towers’ların ardı ardına dikildiği ve samimiyetten mahrum edilen bir şehirde bu özlemi çekmek garip olmasa gerek. O içtenlikle çok az dizi yapıldı sonrasında. Şükür ki imdada Antepli bir ailenin İstanbul’daki hayatlarına ayna tutan ve yine bir Uğur Yücel dizisi olan ‘Aramızda Kalsın’ yetişti.

Et lokantası işleten Bahattin Celepoğlu ve eşi Hüsne’nin en büyük dertleri batmak üzere olan lokantalarını kurtarmaktır. Bu yüzden en büyük umutları Hüsne’nin yıllar önce İtalya’ya gidip, aşçıbaşı olan kardeşi Civan’ın Türkiye’ye dönmesidir. Tam da bu esnada Antepli iki çocuk annesi Yadigar, evliliğinin 12. yıldönümünde yaşadığı kötü sürprizin ardından çocuklarını alıp, İstanbul’a, akrabaları olan Celepoğlu ailesinin yanına gelir. Ne de olsa orada bir emaneti vardır. Civan da İtalya’dan gelir ve olaylar gelişir.

‘Aramızda Kalsın’, semaverde her daim çay pişen, ne zaman gitseniz çayı içebileceğinizi bildiğiniz mekânların sıcaklığını veren bir dizi. Uğur Yücel, geçtiğimiz Ocak’ta Agos’ta Ferda Balancar’a verdiği söyleşide şöyle diyordu; ‘Belki de içimdeki karanlığı ve acıyı böyle öykülerle hafifletiyorum. Demek ki böylesi hayallerde gerçeklerden çok uzak, daha güler yüzlü bir dünya kuruyorum’. Uğur Yücel o güler yüzlü dünyayı izleyicisine armağan etmeyi çok iyi biliyor. Yetiştiği semtinden şimdi iz kalmadığını söylerken, okuduğumdan beri her daim beynimde çınlayan şu cümleyi kuruyor ‘Hayatlarımızı kaybettik biz’. Uğur Yücel adeta kaybettiğimiz o hayatları, muhabbetleri ve insan ilişkilerini dizilerinde bize resmediyor, hatırlatıyor.

‘Aramızda Kalsın’da büyük vaatler yok,  gerçekçi olup imkânlıyı ister buluyoruz kendimizi, küçük şeylerle yetinmenin değerini hatırlıyoruz. Oyunculuklar ayrı bir yazının konusu aslında. Binnur Kaya için kullanacak sıfat bulamıyorsunuz. Uğur Yücel’in oyunculuğuna da varlığına da şükrediyorsunuz, Gökçe Bahadır, Caner Cindoruk, Ayça Damgacı çok iyiler ve bu diziyle hayatımıza girip Arife karakterini canlandıran Gamze Karaduman sadelikten inanılmaz bir görkem yaratıp ayrı bir övgüyü hak ediyor.

Her perşembeyi iple çekerek, çok sevdiğimiz bir ailenin evine misafirliğe gider gibi izliyorsunuz diziyi. Ezcümle ‘Aramızda Kalsın’dan nasiplenin, kendinizi iyi hissedeceksiniz.

Kategoriler

Derkenar