Gürcistan’da İslam’dan Hıristiyanlığa dönüş

Gürcistan’ın güneybatı köşesinde, Türkiye sınırında bulunan ve başkenti Batum olan Acara Özerk Cumhuriyeti son 20 yılda garip bir din değiştirme sürecine sahne oldu. Sovyetler Birliği’nin sona erdiği 1991’de bölge nüfusunun yüzde 75’i Müslümanken, günümüzde Acara’nın yüzde 65’i Ortodoks Hıristiyan.

FATİH GÖKHAN DİLER
fgdiler@agos.com.tr

Gürcistan’ın güneybatı köşesinde, Türkiye sınırında bulunan ve başkenti Batum olan Acara Özerk Cumhuriyeti son 20 yılda garip bir din değiştirme sürecine sahne oldu. Sovyetler Birliği’nin sona erdiği 1991’de bölge nüfusunun yüzde 75’i Müslümanken, günümüzde Acara’nın yüzde 65’i Ortodoks Hıristiyan. Dünyadaki tek örnek olan bu dönüşüm nasıl açıklanabilir?

Gizli kimlik

Rusça yayın yapan haber sitesi ‘Pravoslavie i Mir’e (Ortodoksluk ve Dünya) konuşan Gürcistan Ortodoks Patriği Ilia II’nin kuzeni, Acara bölgesi Batum Metropoliti Dimitri’ye göre “Acaralı Gürcüler eskiden Hıristiyan olduklarını fark ettiler. Bu toplum Hıristiyan geleneklerini her zaman yaşatmıştı. 19. yüzyılda gizlice haç taşıyanlar ve Paskalya’da yumurta boyayanlar... Yerel halkın Hıristiyanlığa karşı hep saygılı bir duruşu vardı.”

Avrupa Azınlık Sorunları Merkezi’nin (ECMI) hazırladığı ‘Acara’da İslam ve Dini Dönüşüm’ çalışmasına göre bölgedeki Müslüman kimliği Sovyetler sonrası dönemde giderek zayıfladı. 17. yüzyılda Osmanlı kontrolüne geçen Acara, bu dönemden sonra Ortodoks Hıristiyanlıktan İslam’a hızlı bir geçiş yaşadı. Bölgenin ileri gelenleri imparatorluğun dinine geçerek politik ve ekonomik olarak mevkilerini korumayı başardı ve ayrıca bahsedilen dönemde din değiştirmenin çeşitli vergi avantajları getirdiği de bir gerçek. Ne var ki köylü halk, uzun bir süre Hristiyanlıktan vazgeçmedi, ta ki

Osmanlı İmparatorluğu Acara’yı Rusya’ya karşı stratejik bir değer olarak görmeye başlayana kadar. 19. yüzyıla denk gelen ve İstanbul’un bölgedeki otoritesini artırmaya çalıştığı bu dönem, aynı zamanda İslam’ın da bölgeyi hızla etkisine aldığı bir sürece dönüşmüştür. 1990’lara kadar Müslümanlık lehine olan denge, bugün tam tersine döndü.

‘Tanrı’nın mucizesi’

Metropolit Dimitri ‘başkalaşma’ olarak tasvir ettiği bu sürecin, yani “Tüm bölgenin, başkalaşım, İslam’dan Ortodoksluğa geçiş ya da esasa, atalarının inanıcına dönüş” sürecinin bizzat şahidi. 13 Mayıs 1991’de 5 bin Müslüman ve ateistin Ortodoks olduğunu belirten Dimitri, aynı yıl Khoulo şehrinde Sovyetler’in ilk dini lisesinin açıldığını, ayrıca bölgedeki pek çok rahibin Müslüman ailelerden geldiğini de ekliyor. Acara Ruhban Okulu’nun müdürü İstanbul’da yetişmiş bir mollanın torunu. Dimitri için bu dönüşüm “Tanrı’nın bir mucizesi.”

Fransızca yayın yapan Oumma. com sitesine konuşan Gürcistanlı gazeteci Alina Okkoropiridze, “Ortodoks Kilisesi’nin milli kimliğimizin temel direği olduğunu anlamamız gerekiyor. Geçmişte, bütün büyük komşularımız, Persler, Osmanlılar, Ruslar tarafından istila edildik. Eğer din gibi bizi birbirimize bağlayan bir harç olmasaydı, Gürcistan halkı diye bir şey olmazdı” diyor. ECMI’nin tespitlerine göre bu durum Acara Müslüman toplumunun bazı kesimlerinde - örneğin genç, sosyal açıdan hareketli, nispeten iyi eğitimli ve şehirli orta sınıf – dini kimliklerini yeniden “ayarladı”, bir kısmı Hıristiyanlığa geri dönerken, diğer bir kısmının Müslüman kimliğinde belirgin bir zayıflama yaşandı. Eşzamanlı olarak Gürcü Ortodoks Kilisesi Acara’da çeşitli adımlar attı.

Kilise inşaatları devam etti, dini eğitim kurumları açıldı. Geçen 20 yılda medya, miliyetçi partiler ve diğer odaklar sıklıkla gerçek bir Gürcü’nün Ortodoks olması gerektiğini söyleyegeldi. Öte yandan geçen Ağustos’ta, Gürcistan’ın güneybatısında, Adigeni bölgesinde bir caminin minaresi inşaat malzemeleri için gümrük vergilerinin ödenmemiş olması gerekçesiyle söküldü. Minarenin yıkılmasına karşı çıkan Müslümanlar tutuklandı. Minarenin başına gelenlerse ulus ve din kavramları etrafında oluşan kimlik politikalarını ülkede tekrar tartışmaya açtı.

Kategoriler

Güncel Dünya