Tuvalet kağıdı yiyerek hayatta kalan Auxilio

“Bu bir korku hikayesi. Bir tür polisiye, Fransızların ‘kara roman’ dedikleri türden; hatta bir dehşet hikâyesi. Ama öyle görünmeyecek gözüne, çünkü bu hikayenin anlatıcısı benim. Benim tarafımdan aktarıldığı için, öyle olduğunu fark etmeyeceksin. Oysa bu, özünde korkunç bir suçun hikayesi” sözleriyle başlar Roberto Bolaño’nun romanı ‘Tılsım’.

BÜRKEM CEVHER

“Bu bir korku hikayesi. Bir tür polisiye, Fransızların ‘kara roman’ dedikleri türden; hatta bir dehşet hikâyesi. Ama öyle görünmeyecek gözüne, çünkü bu hikayenin anlatıcısı benim. Benim tarafımdan aktarıldığı için, öyle olduğunu fark etmeyeceksin. Oysa bu, özünde korkunç bir suçun hikayesi” sözleriyle başlar Roberto Bolaño’nun romanı ‘Tılsım’.

Kullanma kılavuzu

Romanı okumaya başlamadan önce romanda anlatılan olayların perde arkasına bakmak lazım. ‘Tılsım’ı harika bir dille Türkçe’ye kazandıran Zeynep Heyzen Ateş de böyle düşünmüş olmalı ki, çok kısa bir ‘Tılsım Kullanma Kılavuzu’ hazırlamış kitabın başında. O perde arkası ki biz okurların kalbini acıtacak kadar tanıdık. Ekim 1968’de binlerce öğrenci, hükümeti protesto etmek için Meksiko’nun Tlatelolca Mahallesinde buluştular. Halkın da desteğiyle protestolar büyüdü ve ordunun göstericilere ve gösterileri çoluk çocuk izleyen mahalle halkına ateş açması sonucu onlarca kişi öldü, yüzlercesi yaralandı ve yüzlercesi de tutuklandı. Bu katliamdan 10 gün kadar sonra sokaklar yıkandı ve hiçbir şey olmamış gibi Olimpiyat Oyunları başladı.

Bu protestoların fitilini yakan ise Ağustos ayında Meksiko Devlet Üniversitesi’nde elli bin öğrencinin hükümetin baskıcı rejimine karşı düzenledikleri gösteriler oldu. İkinci gösteriye halkın da destek vermesi üzerine, hükümetin emriyle askerler, Meksiko Devlet Üniversitesi’ni işgal ettiler. Öğrenciler ve akademisyenler öldürüldü, dövüldü ve askerlerin önüne çıkan herkes tutuklandı. Üniversitede askerlerin elinden sadece bir kişi, Uruguaylı pedagog Alcira Soust Scaffo, sekiz gün boyunca Fen Edebiyat Fakültesi’nin kadınlar tuvaletinde saklanarak, kurtuldu. İşte ‘Tılsım’ bu kurtuluşun romanıdır.

“Tarih, tarihçiler tarafından iğfal edildiğinde gerçekleri anlatmak sanatçılara düşer” der Bolaño, ve adı ‘imdat’ anlamına gelen Auxilio’nun ağzından anlatır bu korkunç suçun hikâyesini. Askerler üniversiteyi bastıklarında o tuvalette şiir okumaktadır. Gürültüleri fark edip de dışarı çıktığında pencereden askerleri, tankları, tutuklanan ya da dövülen öğrencileri, öğretmenleri ve sekreterleri görür. Pes etmeye, teslim olmaya niyeti yoktur; tuvalete geri döner, şiir okumaya devam eder. Şöyle söyler kendi kendine: “Auxilio Lacouture, Uruguay vatandaşı, Güney Amerikalı, şair ve seyyah, diren!”

On iki gün boyunca (Scaffo’dan daha uzun bir süre) kadınlar tuvaletinde musluk suyu içerek, tuvalet kağıdı yiyerek hayatta kalır Auxilio. Geçmişi (Meksika’ya gelişini, sevdiği iki şairin kapısına dikilip onların ev işlerini yapmak istediğini söyleyişini), şimdiyi (büyük suçu, tuvalette yaşadıklarını) ve yüz elli yıllık bir zaman dilimindeki geleceği ‘hatırlar’. O protestolarda ölen, hapislerde gençlikleri ellerinden çalınan gençlere bir ağıtla tamamlar hikayesini. Kitap bittiğinde düşünmeden edemeyiz, bizim hep genç kalacak direnişçilerimize kim böyle güzel, böyle anlamlı bir ağıt yakacak?

‘Dişlerimi o sunakta kaybettim’

Dişlerinin yokluğunu da hatırlar o tuvalette, oysa daha kaybetmemiştir onları. “Geçmişi düşünüyordum, ama geçmişim şimdiki zamanın, geleceğin ve geçmişin birleşmiş haliydi... Kaybettiğim dişleri düşünmeye başladığımı hatırlıyorum, oysa o zamanlar, 1968 Eylül’ünde bütün dişlerim hâlâ yerindeydi.” Nasıl kırıldığını bilmediğimiz ön dişlerini saklamak için gülerken ağzını eliyle, alametifarikası olan bir edayla kapatır; ama dostlarının dişlerini yaptırma tekliflerini de reddeder. O dişlerin nasıl kırıldığını kesin olarak söylemez, sadece hissettirir bir iki yerde: “Dişlerimi insanların kurban edildikleri o sunakta kaybettim.”

İki yıl sonra tanışacağı Roberto Bolaño’yu, kitaptaki ismiyle Arturo Belano’yu hatırlar: “O zamanlar içki içmesini bile bilmeyen bir veletti” der onun için. Kitabın bir yerinde Auxilio, Belano’nun annesinin kendisine bakışını şöyle tanımlar: “Kadın bana oğlunun... Arturito Belano’nun defterlerinden fırlamış bir karaktermişim gibi baktı.”

Bir insan on iki gün boyunca bir tuvalette aklını yitirmeden nasıl yaşar sorusuna şöyle yanıt verir Auxilio, “Beni delirmekten tek bir şey alıkoydu: Espri anlayışımı asla yitirmedim.” Ve hayatının kalan kısmı, 1968 yılının Eylül ayı ile beraber devam edecektir daha sonra. “Ben, anılarımın toplamıydım. Hâlâ fakülte binasındaki kadınlar tuvaletinde yaşıyordum, gittiğim her yere 1968 Eylül’ünü de beraberimde götürüyordum...”

Tılsım
Roberto Bolaño
Zeynep Heyzen Ateş
Pegasus172 sayfa.

Kategoriler

Kitap ԳԻՐՔ