DDK'nın Dink raporu iyi bir fırsat savcılar tekrar soruşturma açmalı

Devlet Denetleme Kurulu'nun (DDK) Hrant Dink cinayetine yönelik raporu, ana davadan ayrı şekilde yürütülen soruşturmanın dosyasına girdi. Zaman gazetesinde çeşitli hukukçulardan görüş alınarak hazırlanan haberde ortak görüş olarak, DDK raporunun bir fırsat olduğu davanın yeniden açılması gerektiği belirtiliyor.

Kamu görevlileriyle ilgili ihmal iddialarını soruşturan savcı, DDK raporunu incelemeye aldı. Rapor, daha önce yerel mahkemenin 'örgüt yok' diye karara bağladığı davayla ilgili tartışmaları da yeniden alevlendirdi. Kamu kurumlarının ağır kusuruna ilişkin tespitler, davanın yarım kalan yönlerini ortaya koydu. Mahkeme kararının kamuoyunu tatmin etmediğini hatırlatan hukukçular, soruşturma dosyasının yeniden açılabileceğini, raporun bu açıdan fırsat olduğunu söylüyor. Dink ailesinin avukatı İsmail Cem Halavut da, raporun yargılama sırasında gündeme getirdikleri iddiaları teyit ettiğini vurguluyor.

DDK raporunda örgüt suçuna yönelik verilen örneklerle, istihbarat birimlerinin ağır kusurlarına ilişkin net tespitlerin yapılması dava dosyasının tekrar açılması tekliflerini gündeme getirdi. Hukukçular, DDK raporunun fırsat olduğunu, dava boyunca tamamlanmayan yönlerine ilişkin iddiaları da kapsayacak şekilde Dink cinayeti için yeniden soruşturma açılması gerektiğini söylüyor. Mahkeme kararının kamuoyunu tatmin etmediğini hatırlatan hukukçular, DDK raporunun cinayetin yeniden soruşturulması için iyi bir fırsat olduğunu kaydediyorlar.

Rapor, savcılar için delil niteliğinde

Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Hakan Hakeri ise şu ana kadar dava konusu olmamış kişilerin bu rapor delil kabul edilerek soruşturulabileceğini belirtiyor. Mevcut sonuçlanmış davada sanıklar hakkında yeniden bir soruşturma yapılamayacağını kaydeden Hakeri, şöyle devim ediyor: 'Dava henüz temyiz aşaması sonuçlanmadığı için kesinleşmedi. O dosyadaki sanıkların eylemlerine ilişkin ikinci bir dava açılamaz. Çünkü hukuk sisteminde bir kişi iki kere aynı suçtan yargılanamaz. Ancak Yargıtay kararı bozarsa o eylemler yargılamaya katılabilir. Bir de bugüne kadar hiç yargılama konusu olmamış kişiler için DDK raporu yeni delil niteliğindedir. Rapor esas alınarak savcılar, bu kişiler ve eylemleriyle ilgili soruşturma başlatabilir.'

Dink'in eski avukatlarından Erdal Doğan, DDK raporuyla görevini yapmayan hâkim ve savcıların uyarıldığı görüşünde. Raporun kamu görevlilerinin özel yetkili savcılar tarafından yeniden soruşturulmasına imkân sağlayabileceğine dikkat çeken Doğan, bu yapılmaz ise kamu kurumlarının şaibe altında bırakılacağını dile getirdi. Doğan, 'Savcıların, polis, asker ve bürokratları CMK 250 ve 251. madde gereği doğrudan soruşturmaları gerekirken, 4483 sayılı kanun yoluna gitmeleri çok ciddi bir hukukî savsaklamaydı.' diyor.

Hukukçu ve insan hakları savunucusu Orhan Kemal Cengiz ise DDK raporunun vesile kabul edilip soruşturmanın tekrar başlatılması gerektiğini söylüyor. Bu raporun Türkiye'de çok alışık olunan bir durum olmadığının altını çizen Cengiz, Cumhurbaşkanlığı'na bağlı Devlet Denetleme Kurulu'nun direkt olarak kamu görevlilerine suç addettiğini dile getiriyor. Bu addedilen suçun ise başından beri gerek müdahil avukatların gerekse kamuoyunda konuyla ilgilenen herkesin öne sürdüğü şeyler olduğunu belirtiyor. Cengiz, bu ihmaller çerçevesinde Dink cinayetinin örtbas edildiğini söylüyor.

DDK raporunda çarpıcı tespitler

Cumhurbaşkanlığı internet sitesinden önceki gün yayınlanan rapor, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Dink cinayetiyle ilgili 'kamu hizmet kusuruna' dikkat çekilen raporda cinayetin işleneceğinin istihbarat birimleri tarafından bilindiği, buna rağmen Dink'in korunmadığı vurgulanıyor. Kamu görevlilerinin soruşturulabilmesi için gerekli 'izin şartı' da, 'çağdaş hukuk normlarına aykırı' denilerek eleştiriliyor.

Rapor, soruşturma dosyasına girdi

Devlet Denetleme Kurulu'nun (DDK) Hrant Dink suikastına ilişkin yazdığı raporun, Dink cinayeti soruşturmasını yürüten Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği'ne ulaştırıldığı öğrenildi. Dink cinayeti soruşturmasını yürüten Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş'ın, kendisine ulaştırılan raporu incelemeye başladığı ve bu inceleme doğrultusunda soruşturmayı genişletebileceği belirtildi. Savcı Akkaş'ın, Dink cinayetine ilişkin kimi kamu görevlilerinin de şüpheli konumunda bulunduğu soruşturma kapsamında, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'ndan (TİB) gönderilen baz istasyonu ve telefon görüşme kayıtlarıyla ilgili hazırlanacak İstanbul Emniyet Müdürlüğü raporunun da kendisine ulaştırılmasını beklediği dile getirildi. DDK raporunda, Dink'e yönelik bir tehlikenin varlığının emniyet ve jandarma personelince öğrenilmiş olduğu, Dink'in korunmasına yönelik istihbarat birimlerinin gerekli çalışmaları yapmadığı ve işbirliğine gitmediği belirtiliyordu. Akkaş, soruşturma kapsamında Malatya Zirve Yayınevi'ndeki cinayetler ve Trabzon'daki Rahip Santoro cinayeti dava dosyalarını da inceliyor. Dink'in öldürülmesine ilişkin dava geçtiğimiz haftalarda tartışmalı bir kararla sonuçlandı. Ancak cinayetle ilgili ayrı bir soruşturma daha yürütülüyor. İhmali bulunduğu ileri sürülen 30 kamu görevlisi bu kapsamda soruşturuluyor. DDK tarafından düzenlenen rapor, bu soruşturma dosyasına girdi.

Kamu görevlileri üzerindeki koruma zırhı kaldırılmalı

Bir yıllık çalışmanın ardından daha kapsamlı bir DDK raporu beklediğini dile getiren gazeteci-yazar Adem Yavuz Arslan, raporun görünen bölümünün, şimdiye kadar konuşulanların ve yazılanların bir özeti olduğunu belirtiyor. Daha önceki mahkeme kararının kamuoyunu tatmin etmediğine dikkat çeken Arslan da, DDK raporunun yeni bir soruşturma için fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiği görüşünde. Arslan, dönemin Jandarma, MİT ve Emniyet birimlerinde görev yapan kişilere ilişkin kamu kusurları vurgusunun, daha önce İstanbul'da görülen Dink davası dosyasındaki eksiklere işaret ettiğini kaydediyor. Rapordaki, kamu görevlileri için alınan koruma zırhının yargılamayı olumsuz etkilediği şeklindeki bölüme dikkat çeken Arslan, şöyle devam ediyor: 'Kamu görevlilerinin idari yargı tarafından sorgulanması ve adlî yargıya verilmemesi bu cinayetin çözüme kavuşturulmasının önündeki önemli bir engel. Bundan dolayı DDK'nın çizdiği çerçeve genelde iyi. Asıl önemli olan, bu olayı hükümetin nasıl algıladığı. Bu rapor şöyle bir fırsat doğurabilir. Hükümet, kimseyi koruma durumunda olmadan iradesini her aşamada hissettirmeli. Böyle bir adım olmazsa rapor da bir yere gidemez.'