Ülke gündemi ve tapeler rüyaları nasıl etkiledi?

Nayat Karaköse, ülke gündeminin uykuları nasıl etkilediğini soruşturdu. Rüyasında kızının Bilal Erdoğan’la evlendiğini görüp çocuğuna öfkelenenler dahi var!

NAYAT KARAKÖSE
nayatk@gmail.com

Birbirimize “Nasılsın?” sorusunu dahi gönül rahatlığıyla soramadığımız zamanlardan geçiyoruz. Çoğumuzun ruh hali ‘önüm-arkam-sağım-solum’ karanlık halinde.  Ülkenin bu atmosferi, öldürülen çocukların defalarca öldürülmesi, maruz kaldığımız aşırı polis şiddeti, yasaya bile saygı duyulmaması, onca yolsuzluğun açığa çıkması, kirli siyaset ekseninde hayat bulan politik atmosfer, bu ülkeyi karanlığa çevirenlerin ‘aydınlığa’ salınması, Twitter yasağının yarattığı “Ya başka özgürlüklerimiz de kısıtlanırsa” endişesi, ruh halimizi oldukça etkiledi.

Bazen uykular, bu ruh halinden kısa süreli olsa da kaçış işlevi görebiliyor. Fakat bir kısım zaten uyuyamıyor, kimisi uyku ilaçlarına sarılıyor ve uyuyabilenlerin elinden de belki de azıcık rahat nefes alacakları ‘rüyalar’ da çalınmış oluyor, kâbuslar çoğumuzu esir almış durumda. Bu durumu merak ederek çeşitli kişilere son zamanlarda uyuyup uyuyamadıklarını ve uyuduklarında nasıl rüyalar gördüklerini sorduk:

M.C.: Uyuyamıyorum ki rüya göreyim. Günlerdir bütün uykularım delik deşik, rüyalarımızı bir tarafa koy uykularımızı da çaldılar bizden. Yarın olsun istemiyorum diye belki de, zira uykudur yarına giden en kestirme yol.

E.T.: Üst üste 3 gece gördüğüm rüya şöyle; Başbakan bir greenbox önünde bildiğimiz üslubuyla artık ezberlediğimiz sözlerini tekrar ediyor. Ben kamera arkası çalışanlarından biriyim ve sürekli “Neden yalan söylüyorsun? Nasıl böyle konuşuyorsun?” diyorum ama ne kamera arkası ekibi, ne de Başbakan’ın kendisi bunu duymuyor gibi aynen devam ediyor. Bir süre sonra çaresizlikten ağlamaya başlıyorum ve sormaya devam ediyorum; “Neden?” fakat nafile. Ne cevap alabiliyorum ne bir değişiklik oluyor. Uyandığımda inanılmaz yorgun ve bitkin oluyorum. Hatta üç gece üst üste görünce uyumakta hiç zorluk çekmeyen ben uyumaktan korkar oldum.

T.A.: Mahallemdeyim, uzun boylu, elinde bıçaklı esmer bir adam beni kovalıyor, “Seni öldüreceğim” diyor.Apartmanıma koşuyorum, içeri girip kapıyı kapatıyorum, camın ardından bıçağıyla kapıyı açmaya çalışıyor, öldürmeye kararlı. “Şimdi polis çağıracağım” diyorum, pişkince “Benim işime gelir, onlar daha güzel öldürürler” diyor… En üst katta bulunan evime çıkıyorum, anahtarları geçiriyorum ama hiçbir anahtar deliğe uymuyor. Komşulardan da ses yok, evimden bir köpek havlaması duyuyorum ve kapıyı açan o köpek oluyor. Sonra ağlayarak uyanıyorum.

A.P.:  ‘Rüyamda kızımın evleneceğini öğreniyorum ve çok fena bozuluyorum çünkü Bilal Erdoğan’la evleniyor. “Şimdi ne yapacağım, dünürler de gelecek” diye düşünüyorum “Neyse öbür tarafta otururlar görmemiş gibi yaparım” diyorum ama inanılmaz sıkılıyorum. Ve sonra geliyorlar, bir mide bulantısı filan! Bu arada kızımı görüyorum siyah uzun elbise giymiş, “Neyse utancından siyah giymesi gerektiğini düşünmüş bari” diyorum. Neyse ki seremoni gerçekleşmeden uyanıyorum ama tüm gün kızıma çok öfkeliyim!

 D.G.: Yatılı okuduğum senelerdeyim, rüyamda İstiklal Caddesi’nde yüksek bir binanın çatısındaydım. Yatakhaneden arkadaşlarım var yanımda. Oraya sığınmışız. Herkesin üzerinde o gün ne giydiyse o var. Yanımızda fazladan hiçbir şey yok. Birkaç akıllı lazım olur diye uyku tulumu getirmiş. Ben bugün hâlâ en yakın arkadaşım olan yatakhane arkadaşımlayım - kocamın giderken bana bıraktığı uyku tulumuna sığmaya çalışıyoruz. Çatıya hapsedilmişiz, çıkış yolu yok. Ülkede savaş var ve biz orada hapisiz. Elimiz kolumuz bağlı. Erkekleri savaşa çağırıyorlarmış. Kocamla bizi ayırmışlar. Orada öylece sıkışıp kalmışız.

U.H.:  ‘Gördüğü rüyaları pek hatırlayamayan biriyim fakat son günlerde rüyalarımda sürekli bir aksiyon ve şiddet halindeyim. Koşturmacalar, kavgalar, kan, vicdan azabı… ne isterseniz var. Lütfen analiz edilip psikopat olduğum sonucuna varılmasın. Elimde değil, durum vaziyet bu.’

K.N.: ‘Adeta bir kabustu benimkisi. Bir trolle dönüşmüşüm, fiziki bedenim benden alınmış ve sadece Twitter’da yaşıyorum. İsmim ise ‘Krizantem’. Benim görevim paranoya yaratmak,  fakat başaramıyorum, “Ne olur çıkarın beni buradan, insan olmak istiyorum yeniden” diyorum ama dış ses benim cezalandırıldığımı ve sonsuza kadar troll olarak yaşayacağımı söylüyor. Twitter dünyasının içine sıkışmak adeta bir karabasandı.

Kategoriler

Güncel Gündem