‘Devlet sillesi’ yemiş bir eğitim emekçisi

Esayan Okulu’nda uzun yıllar müdür olarak görev yapan Hermine Kalustyan, doğumunun 100. yıldönümü vesilesiyle, 27 Mart Perşembe akşamı Esayan Okulu’ndan Yetişenler Derneği’nde düzenlenen bir etkinlikle anıldı. Değerli eğitimci ve bilim insanı Kalustyan’ı, biz de, öğrencilerinden Sarkis Seropyan’ın yazısıyla anıyoruz.

SARKİS SEROPYAN
sseropyan@agos.com.tr

Onu ilk kez, annemin beni kaydetmek için götürdüğü Esayan karma ortaokulunun müdüriyet odasında görmüştüm. Vakur bir ciddiyetle, başöğretmen Eliz Bilezikciyan’dan, ücretsiz kayıt için gerekenin yapılmasını rica etmişti. Çeşitli okullardan gelmiş birçok öğrenciyle beraber, ortaokulun ilk senesinde tanıdım onu. Gülümsemesi ender görülen, saygı, hatta korku telkin eden duruşu nedeniyle, sınıfların kapı camında silueti göründüğünde, sınıfta bir ‘SOS’ fısıltısı yayılırdı ve herkes mum gibi otururdu yerine.

Esayan’da bizim nesil Oryort Kalustyan’dan matematik dersi almadı, zira Baron Armenag Aprikyan vardı o dönemde. Bize geometri, dönemin deyimiyle ‘hendese’ dersi verirdi Oryort (kadın öğretmenlere ‘oryort’, erkek öğretmenlere ‘baron’ diye hitap edilir halen okullarımızda). Bu dersi matematik gibi kolay geçiştiremediğimiz için, en azından ezberle not almaya çalışırdık ondan.

Hep yarım saat ilerde

Oryort Kalustyan’ın, dersine geç girdiğine kimse tanık olmamıştı. Bir gün, bunu nasıl becerdiğini sorduğumuzda, saatini göstermişti. Kolundaki saat bizimkilerden yarım saat ileriydi. Bu yüzden hep vaktinden önce hazır olur, kimseyi bekletmezdi. Yıllar sonra, Paris’te buluşmak üzere randevulaştığımızda, eşimle birlikte, Opera Meydanı’ndaki buluşma yerimize çeyrek saat erken gitmiş ve Oryort’u çoktan gelmiş, masayı tutmuş, bizi bekler halde bulmuştuk. Yine saatini gösterip “Unuttunuz mu?” demişti, gülümseyerek.

Fransa’da kendisine uygun bulunan ‘okul idari müdürlüğü’nden emekli olmuş, Raincy’de bir Ermeni huzurevinin aydınlara tahsis edilen bölümüne sığınmıştı. Fransız devleti, ülkeye hiçbir hizmeti olmamasına rağmen, ona 6000 Frank emekli maaşı bağlamış; bu maaş huzurevi ücreti için yeterli olmayınca, aradaki 2000 Frank farkı da ödemeyi kabul etmiş ve dahası, gazete-dergi alması için aylık 500 Frank tahsisat bağlamıştı.

Bunları anlatırken nemlenen gözlerini bizden kaçırıyordu Oryort Kalustyan.

“Yaşasın Fransa!”

Böyle haykırmıştı Oryort o gün, gururla. Nedenini de izah etmişti, yüzünde acı bir tebessümle:

“Çocuklar (eşim de, ben de onun öğrencileri, dolayısıyla çocuklarıydık; oğlumuza da ‘torunum’ derdi), 1960 İhtilali’nden sonra cumhurbaşkanı olan Cemal Paşa (Gürsel), sivil anayasa hazırlamak üzere teşkil edilen Kurucu Meclis’e beni de, şahsi kontenjanından aday göstermiş. Apar topar Ankara’ya gittik. Okulu bir şekilde yönetiyorduk. Görev bittiğinde, yani anayasayı yaptığımızda eski işime dönebildim. Ancak, yeni anayasa ile yapılan seçimleri kazanan Adalet Partisi yönetimi, politikaya bulaştığımı, bu nedenle öğretmenlik ve okul müdürlüğü yapamayacağımı bildirdi bana. Çok şaşkındım. Suçum, devletin başının verdiği görevi yerine getirmekti. Hıncını askerlerden alamayan yeni hükümet, beni cezalandırıyordu. Hiçbir geçim kaynağım olmadığı gibi, mal varlığım da yoktu. Üstelik, emeklilik dahil, kazanılmış haklarımın tamamı geri alınıyordu ve beş parasız ortada bırakılıyordum.

Devletin sillesi çok ağır geldi. Soluğu, eğitim gördüğüm Fransa’da aldım, zor bela. Burada da, Ermeni okul veya derneklerinden ziyade –ve eski öğrencilerim dışında– Fransız makamlarının desteğini gördüm. Beni ortada bırakmadılar ve bana, hiç emek vermediğim bu ülkenin emeklilik maaşını bağladılar. Şimdi anlamışsınızdır sanırım, ‘Yaşasın Fransa!’ dememin nedenini…”

“Ecevit çağırdı ama...”

Eski öğrencilerinden Bülent Ecevit iktidara geldiğinde, ona “Matmazel, tüm haklarınızı iade edeceğim, geri dönün” mesajı göndermiş ama, bakın ne diyor Oryort: “Ecevit’e güvenirdim ama onun iktidarının uzun süreceğine güvenmedim, bu yüzden de dönmedim.” Haklıydı.

Bu hafta doğumunun 100. yıldönümünü kutladığımız Hermine Kalustyan, 1989’da kansere yenik düşüp hayatını kaybetti. Ölmeden önce, naaşının İstanbul’da toprağa verilmesini istemişti. Onu, Feriköy Surp Vartanants Kilisesi’nden ebediyete uğurlayıp, Şişli Mezarlığı’na defnettik.


 

Hermine Ağavni Kalustyan 1914’te İstanbul’da doğdu. 1932’de Esayan Kız Lisesi’nden mezun oldu. Aynı yıl, Sevres’deki École Normale Supérieure’e kabul edildi. Liselerde matematik öğretmenliği yapma hakkını alarak mezun olduktan sona, 1936’da İstanbul’a döndü ve Esayan’da öğretmenliğe başladı. 1941’de Getronagan Lisesi’nde matematik öğretmenliğine başladı. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi’nde, ‘Konform Tasvir ve Sulp Bir Cismin Düzlem Hareketi’ başlıklı teziyle doktorasını tamamladı. 1948’de yüklendiği, Esayan Okulu’nun müdürlük görevini 1973’e kadar büyük başarıyla sürdürdü; okulun bir süredir kapalı olan lise bölümünün yeniden açılmasını sağladı. 1949-69 arasında Galatasaray Lisesi’nde matematik ve astronomi dersleri verdi. 27 Mayıs İhtilali’nin ardından, 1961 Anayasası’nı yapan Kurucu Meclis’e, devlet başkanı temsilcisi olarak atandı.

1975’te, ‘Yeryüzü Geçmişte ve Şimdi: Fezaya Doğru’ başlıklı, Ermenice bir kitap yayımladı. Aynı yıl, dönemin siyasi iktidarının baskıları sonucu, İstanbul’dan ve 40 yıl emek verdiği okullarından ayrılmak zorunda kaldı. Fransa’ya gitti ve 1983 yılına kadar, Paris Eğitimsever Kadınlar Okulu’nda yöneticilik ve matematik öğretmenliği yaptı.

Türkiye Öğretmenler Vakfı, Kalfayan Yetimhanesi, Türkiye Astronomi Derneği, Fransa Ermeni Yazarlar Birliği gibi birçok kurumda üye ve yönetici olarak yer alan Kalustyan, 1989’da Paris’te vefat etti.