Örgüt büyük olduğu için bulamadık!

Sanıkları örgüt suçundan beraat ettiren Mahkeme, gerekçeli kararını açıkladı: “Bu denli büyük sonuçları olan bir cinayetin çocuk denilebilecek yaşta, eğitim düzeyleri ortada olan, sanıkların bir örgüt olmadan düşünüp, planlayıp yapmaları akla uzak görülmektedir. Bu düşüncemiz olayın arkasında bir terör örgütü olduğu şüphesini güçlendirmektedir” dedi ama...

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin dava kapsamında hazırladığı 216 sayfalık gerekçeli karar avukatlara verildi. Gerekçeli kararın “Dosyadaki delillerle terör örgütünün tartışılması” başlıklı bölümünde, iddianamenin “suçun örgüt faaliyeti kapsamında işlendiği” şüphesiyle hazırlanmasına rağmen neden sanıklara ‘örgüt’ ten ceza verilmediği açıklandı. Kararda, örgütü ortaya çıkaracak delillerin örgüt tarafından yok edildiğine dikkat çekilerek mevcut sanıkların gerçek azmettiricilerin kim olduğunu bilmediklerinin “kuvvetle muhtemel” olduğu belirtildi. Mahkeme delilere ulaşılamamasının nedenini ise “örgütün tahmin edilenden daha büyük” olmasıyla açıkladı. Kararda ayrıca Jandarma görevlililerinin cinayetten önce net bilgiye sahip olmasına rağmen gerekli tedbirleri almamaları nedeniyle sorgulanmaları gerektiğini belirten mahkeme, aynı durumun Emniyet ve MİT için de geçerli olduğunu ifade etti.

Mahkeme gerekçeli kararında, Ogün Samast ve Yasin Hayal’in cinayeti tek başlarına planlamalarının akla uzak olduğunu belirterek “Bu denli büyük sonuçları olan bir cinayetin çocuk denilebilecek yaşta, eğitim düzeyleri ortada olan, sanıkların bir örgüt olmadan düşünüp, planlayıp yapmaları akla uzak görülmektedir. Bu düşüncemiz olayın arkasında bir terör örgütü olduğu şüphesini güçlendirmektedir.”

Örgüt delil bırakmamış

Örgütün ortada delil bırakmadığı ifade edilen kararda “Cinayeti planlayanlar, ortada tetikçilerle hukuki ve fiili irtibatlarını sağlayacak delil bırakmamışlar. Delillerin gerek soruşturma, gerek kovuşturma aşamasında bütün veriler tetikçilere işaret etmiş arkasındaki azmettiricilere ulaşılamamıştır. Hatta kuvvetle muhtemel cinayeti işleyen Ogün Samast ve azmettiren Yasin Hayal dahi bu kişilerin kim olduğunu bilmemektedirler” denildi

Kararda sanıkların neden ‘örgütten cezalandırılmadığı ise şu cümlelerle özetlendi: “Cinayet için ortada tahmin edilenden de daha büyük bir terör örgütü olmasaydı delillere daha kolay ulaşılacağı mantık düzleminde çıkarılabilecek bir sonuçtur. Bu mantıkla belki de var olduğu iddia edilen terör örgütünün delillerin toplanması sürecine de yönlendirme yaparak sirayet etme ihtimali dahi vardır. Ancak bu yalnızca ve her zaman varsayıma dayalı ihtimal olarak kalmıştır. Örgüt suçundan, örgütün delillerine ulaşılamadığından, şüphe nedeniyle beraat kararı vermiştir. Eğer bir terör örgütü var ise doğası gereği günümüzde de bu örgüt faaliyetlerini sürdürmesi en azından hücre yapılanması ile uyuma sürecine girmesi gerekli ve bu durumun somut olgu ve delilerle ortaya konulması gerekmektedir. Akıl yürütme ve yorum yöntemleri yalnızca şüphe için yeterlidir. Şüphe sanıklar lehine yorumlanır. Şüphe ile mahkumiyet hükmü kurulamaz.”

7 ayrı eylem anlatıldı

Kararda sanıklara yüklenen 7 ayrı eylem “2002 yılı yaz aylarında, Trabzon Santa Maria Katolik Kilisesi rahibinin kasten yaralanması, 2004 tarihinde Trabzon Havaalanı’nda asılsız bomba ihbarı, 2004 yılı Ekim ayında rabzon Mc Donalds’a patlayıcı madde atılması, 19 Ocak 2007 tarihinde Fırat (Hırant) Dink’in öldürülmesi, yine 2007 yılı Aralık ayında mağdur Orhan Pamuk’un tehdit edilmesi, Rahip Santoro’nun öldürülmesi, Malatya ilinde Zirve Yayınevi’ndeki cinayetleri” ifadeleriyle anlatıldı.

Ortak bir talimat yok

Bu eylemleri sıralayan mahkeme, ancak bu eylemlerle ilgili herhangi bir örgüt tespit edilemediğini belirtti: “Yukarıda tartışılan yedi ayrı eylemde sanıklar farklıdır, farklı sanıkların ortak bir yerden talimat aldıklarını gösterir bir delil elde edilememiştir, ‘örgüt merkezi tespit edilememiştir, örgüt var ise nerede, ne zaman hangi amaç ile kurulduğu tespit edilememiştir. Örgütü kuranların karşılıklı iradelerinin hangi prensip ve suçlar etrafında oluştuğu tespit edilememiştir. Devamlılık gösteren bir yapı var ise 19/01/2007 tarihinden sonra ne tür eylemler içerisinde olduğu bilgisi elde edilememiştir, örgüt yöneticileri ya da üyeleri tespit edilememiştir, örgütün amaç suçlan işlemek üzere gerekli araç ve gereçlere sahip olduğunu gösterir delil elde edilememiştir. İddia edilen örgüt üyelerinin gizlilik ilkesine uymadıkları ortadadır.”

Zamanlama çok iyi

Gerekçeli kararın en önemli bölümü ise Dink cinayetinin değerlendirildiği bölüm oldu: “Cinayetin maktulün yazdığı yazılar nedeniyle üç beş şövenist kişinin bir araya gelerek bu cinayeti işlediği imajının uyandırılmasıdır. Maktulün Ermeni asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması bu şekilde düşünmemizi isteyen kişilerin amaçlarındandır. Maktul zamanlaması çok iyi yapılarak seçilmiştir. Maktulün cinayetin işlendiği dönemde ifade özgürlüğü ve yazdığı yazılarla aleyhine açılan davalardan dolayı sıkça gündeme geldiği bir dönemdir.” Dink’ i okumamışlar bile “Trabzon’da yaşayan, simit satan, kırtasiyecilik yapan, öğrenci olan sanıklar kuvvetle muhtemel maktulün yazılarını dahi okumamışlardır. Hatta maktulün yazılarını okumuş olsalar bile, yazının neresinde ‘Türklüğe hakaret’ olduğu sorulsa bunu dahi tefsir etmeleri eğitim düzeyleri düşünüldüğünde mümkün olmayacağı açıktır.”

“Amaç :Türk-Ermeni çatışması”

MCDonold’s eyleminde sanıkların aynı kişilik profiline sahip olduğu belirtilen kararda “Bu eylemde sanıkları seçen kişiler yine sanıkları çok özel seçmişlerdir. Sanıklar genel olarak ‘Türk ve İslam düşüncesini’ kendilerine rehber edinmiş Alperen ocaklarına gidip gelen ya da bir ara ocakta görev almış” oldukları belirtildi. Sanıkların “vatan bağı” olan kişilerden seçildiği ifade edilen raporda , Mc Donald’s’a bomba koyma olayının Yasin Hayal tarafından gerçekleştirmiş olmasının, Dink cinayetinde sanık Yasin’in tetikçi olarak seçilmesinde azmettirenler açısından belirleyici olduğunu belirtildi.

Raporda eylemlerin amacının Türk- Ermeni çatışmasını sağlayarak iki milletin birbirine düşmesini sağlamak olduğu belirtildi. Mahkeme “Sanıkların ve maktülün yukarıda anlatılan özelliklerinden, cinayeti planlayanların amacının, temel hak ve hürriyetleri yok ederek devlet

otoritesini zaafa uğratmak, özellikle azınlıkların ülke içerisinde temel haklarının güvence altında olmadığı inancını oluşturup, ülkemizi dünya kamuoyunda da zor duruma düşürmek, yine bu cinayetle ülkemizde yaşayan azınlık yurttaşlarımızı provoke ederek toplumsal olayları arttırmak, ülkemiz içerisinde Türk-Ermeni çatışmasını sağlayarak iki milletin birbirine düşmesini sağlamayı amaç edinmişlerdir. Maalesef bu amaçlarında kısmen de olsa başarılı olmuşlardır” ifadelerini kullanıldı.

Erhan Tuncel’in ayağına altın köprü

Karada Erhan Tuncel’in beraati de şu ifadelerle anlatıldı: “Belki de Erhan, maktülün öldürülmesi fikrini Yasin’e verdikten sonra bilerek sürecin dışına çıkarak Yasin’in cinayeti işleyeceğini bildiğinden uzak duruyor gibi yapmış olabilir. Ancak Erhan’ın süreci bu şekilde yönlendirdiğinin deliline ulaşılamadığından cinayetten Erhan’ın sorumlu tutulması ceza hukuku ilkelerine uygun düşmez. Ceza hukukunda ‘Faal nedamet (suçtan vazgeçme) gösterip suçtan dönen failin ayağına altın köprü döşenir’ ilkesi gereği icra ettiği hazırlık hareketleri ne kadar suç oluşturuyorsa yalnız o fiilden sorumlu tutulur. Başkalarının kendi iradesi dışında tamamladığı suçtan ceza verilemez.”

Hayal’in kişilik analizi!

Rahip Andrea Santoro’nun 5 Şubat 2006 yılında Trabzon’da öldürülmesi olayına da değinilen gerekçeli kararda mahkeme Yasin Hayal’in kişiliğine yönelik ilginç saptamalarda bulundu: “Cinayet olayı basın ve yayın organlarında genişçe yer bulduğu, cinayetin Trabzon ilinde işlendiği yine Yasin’in benzer suçlara karıştığı düşünüldüğünde telefonda ilgili ilgisiz konuşması herhalde bu sanık tipi için olağan kabul edilmesi gerekmektedir. Ayrıca yaklaşık bir yıl boyunca önüne gelene Hrant Dink’i öldüreceğini, adliyeye intikal etmemiş bir rahibi dövdüğünü, Mc Donalds’a bomba koyduğunu pervasızca söyleyen bir kişi bu cinayeti işleseydi mutlaka meşhur olmak için birilerinin bilmesini isteyecek ve telefonda bu konuda bir cümle sarf edecektir.”

Avukat Becerik:

'Karar, yeterli araştırma ve soruşturma yapılmadığını gösteriyor'

Dink ailesi avukatlarından Arzu Becerik kararda büyük çelişkiler olduğuna dikkat çekerek “Kararda çok büyük bir çelişki var. Bir taraftan ‘Örgüt var’ derken bir taraftan da’örgüt bulunamadı’ deniyor. Bu durum yeterli araştırma ve soruşturmanın yapılmadığını gösteriyor. Kararın en önemli kısmı bu. Kararın bütün araştırmalar tamamladıktan sonra verilmesi gerekirdi. Kararda örgütün varlığından, eylemlerinden, eylemlerde kullandığı kişileri nasıl seçtiğinden bahsediliyor. Ancak bu kişilerin yani örgütün planlayıcılarının ve üyelerinin bulunamadığı anlatılıyor. Yani örgütü bulmuş ama üyelerini bulamamış. Örgütün esas planlayıcılarının bulunamaması, örgüt suçundan ceza verilmesine engel değil. Kararda örgütün ‘çok büyük ve etkili’ olduğunun söylenmesi de örgütün varlığının devam ettiğini gösteriyor” dedi.