Direnmek ve dirilmek

Bu haftaki Agos’un başyazısı...

Resmi devlet politikasının yıllar yılı bir öcü olarak tasvir etmeyi tercih ettiği ‘Diaspora’yı oluşturan, dünyanın farklı yerlerinden, farklı yaş ve meslek gruplarından insanlar, Agos kanalıyla Türkiye toplumuna seslendi.

Malum, mektup muhatabına yazılır ve aslında bir beyan olmanın ötesinde bir yanıt haykırışıdır. Hiçbiri nine ve dedelerinin doğduğu ülke ya da şehirde kalamamış, hayatı sürekli göçlerle belirlenmiş Diaspora Ermenileri, büyükanne ve büyükbabalarının 1915 soykırım dehşetine dair en mahrem hikâyelerini paylaşırken, aslında hep açık kalmış yaralarını gösteriyorlar.

Bu yaralar aynı zamanda bir şifa çağrısı. Türkiye toplumunu inkârın ve bastırılmışlığın yükünden kurtarmayı, bu arada da kendi öfkesinden arınmayı dileyen, bunun için muhatabı olan toplumdan insani bir dayanışma bekleyen bir davet. Diaspora Ermenileri âdeta isyanla “Bizi anlayın” diyor;  “Anlayın ve gereğini yapın. Çünkü böyle devam etmek kimseye reva değil.”

Bu sayımızda, Hıristiyan âleminin en önemli yortulardan Surp Zadig'i, yani Paskalya’yı da idrak ediyoruz. Ve İsa Mesih'in ölülerden dirilişi simgesi altında nice yıkımdan kurtulmuş, dünyanın dört bir köşesinde hayata tutunmuş ve varlığını devam ettirebilmiş Ermeni halkının tarihine de selam etmiş oluyoruz.

Dayatılan zulme direnmek, ölümden dirilmek ve kaybedilmiş memleketi göç edilen uzak yerlerde yeniden ve yeniden inşa etmek Ermenilerin kaderi oldu. Her seferinde şükür ki hayat kazandı.

Umutsuz tarih öldürür. Bizler bu bilinçle acının kabulünü ve paylaşımını; yaşatan, yaratan ve çoğaltan bir gelecek adına diliyoruz.

Kategoriler

Güncel Gündem

Etiketler

Başyazı