Platon’un totaliter devleti

Platon neredeyse iki bin beş yüz yıldır okunan, okunduğu kadar da çok tartışılan bir filozof; öyle etkilemiştir ki birçok düşünürü, söylemezsek olmaz, Alfred Whitehead tüm Batı felsefesinin Platon’a göndermelerden oluştuğunu söyleyecek kadar ileri gitmiştir.

BÜRKEM CEVHER

Platon neredeyse iki bin beş yüz yıldır okunan, okunduğu kadar da çok tartışılan bir filozof; öyle etkilemiştir ki birçok düşünürü, söylemezsek olmaz, Alfred Whitehead tüm Batı felsefesinin Platon’a göndermelerden oluştuğunu söyleyecek kadar ileri gitmiştir.

Atina sokaklarında felsefe

Platon eserlerini diyaloglar şeklinde yazmıştır, neredeyse bütün diyalogları yönlendiren ise kendi hocası ünlü Sokrates’tir.  Sokrates Atina sokaklarında dolaşırken rastladığı insanlara, ki bunlar çoğunlukla toplumun ileri gelenlerinden biri olur, felsefenin ana kavramlarını nasıl tanımladıklarını sorar. Daha sonra karşı örnek ve karşı argümanlarla hem bu tanımlamaların eksikliklerini gösterir, hem de bu yolla okurların düşünmelerini sağlar. Platon için felsefe sadece okuyarak yapılmaz, felsefe yapabilmek aktif olmayı, konuşmayı, düşünmeyi ve tartışmayı gerektirir. Yazılı dilde dogmatizme düşmek oldukça kolay olabilirken, tartışmalarda tartışanın hiç aklına gelmeyen bir karşı argüman ortaya çıkabilir ve bu da felsefede yeni ufuklar açar. Platon diyaloglarda bu yeni ufukları da tartışmanın eksenine katmaya çalışıyor görünür. Bu nedenle diyalektik yöntemin ilk temsilcilerinden sayılır.

Simon Blackburn ise çağdaş felsefenin önemli temsilcilerinden biridir. Metafizikten bilim felsefesine pek çok alanda yayınları olan Blackburn felsefenin popülerleşmesi için de uğraş vermekte olan bir düşünür. Oxford University Press’ten çıkan ‘Yedi Ölümcül Günah Serisi’nde‘Şehvet’i oldukça eğlenceli bir dille yazarak akademi dışında da pek çok okur kazanmış bir entelektüel.  Versus Kitap’ın Dünyayı Sarsan Kitaplar Dizisi’nden çıkan ‘Devlet ve Platon’ kitabında Blackburn, Platon’un ‘Devlet’ diyaloğunun bir ‘biyografisi’ni yazarak, ‘Devlet’in bugüne kadar nasıl bu kadar ilgiyle okunup varlığını sürdürebildiğine ışık tutmaya çalışıyor. Platon hakkında olumsuz bir karakter analizi yapan yazar, asıl önemli olanın eser olduğunu sık sık belirtme ihtiyacını duyuyor.

Her ne kadar Platon’un bir öğretisi varsa da bu öğretiyi doğrudan vermediğini söyleyen Blackburn, onun ‘entelektüel striptiz’ olarak adlandırılacak bir biçimde her seferinde düşünce yapısının küçük bir parçasını okurlarına sunduğunu anlatıyor. Ancak ‘Devlet’ bu açıdan bakıldığında bir istisna; bu diyalog neredeyse Platon felsefesinin bir özeti gibi. ‘Devlet’te Platon’un politik felsefe, metafizik, sanat felsefesi ve ahlak felsefesi üzerine görüşlerinin bir sunumunu buluyoruz. Belki de ‘Devlet’in böylesine çok okunmasının nedenlerinden biridir bu. Blackburn ‘Devlet’i incelerken Bush’u, kapitalizmi, neo-muhafazakârlığı ve günümüz politikasını da eleştirmekten geri durmuyor. Antikiteye ışık tutarken günümüz düşünce sistemlerini, sinir bilim ve bilişsel bilimdeki gelişmeleri de kullanan yazar, antik felsefenin çağdaş felsefe ve bilimler ışığında hâlâ anlaşılır olduğunu gösteriyor okurlara.

Blackburn’ün ‘Devlet’e getirdiği eleştirilerden birisi ise Platon’un neredeyse bütün diyaloglarında özgürlükçü ve bilgi sevdalısı olarak gösterdiği Sokrates’in Devlet’te tam bir diktatörlük yanlısı düşünüre dönüşmesi. Sokrates cinsel ilişki ve doğum kontrolü dahil olmak üzere başlığın, amacına yönelik olarak yalan söyleyebilen siyasi seçkinler tarafından belirlendiği otoriter, hiyerarşik, baskıcı, durağan toplumun sözcüsü olarak gösterilmektedir. Platon’un ‘Devlet’inde sunulan toplumsal sistem, özgürlükçü Sokrates’in Atina demokrasisinden bile daha hızlı bir biçimde infaz edileceği bir diktatörlüktür.”

‘Sözü yumuşatmak yersiz’

Böylesine çetrefilli bir kitabın çevirisini yapan Merve Yüksel ve Müzeyyen Baturay’ı ayrıca kutlamak lazım. Ancak kitapta çok sık yapılan editoryal hatalar göze batıyor. Daha incelikli bir okumayla, böylesine güzel bir kitap çok daha akıcı olabilirdi.  Ancak bu ufak tefek olumsuzluklar gözünüzü korkutmasın. Kitap öylesine güzel yazılmış ve çevrilmiş ki okurken, çocuğunun yaramazlıklarını görmezden gelen bir ebeveyn gibi, okuyucu da bu yanlışları görmezden gelebiliyor. Eğer Devlet’i okuduysanız Blackburn yorumunun bu diyaloğun anlaşılmasına biraz daha ışık tuttuğunu göreceksiniz. Üstelik Platon’a getirdiği eleştirilerle Devlet’i ve diğer Platon diyaloglarını bir kez daha okumak isteyeceksiniz. Eğer okumadıysanız, Blackburn size hem Devlet’i anlatacak hem de çoğu Platon-severin de mahcubiyetle kabul ettiği bir gerçeği haykıracak: “Sözü yumuşatmak yersiz: Platon’un siyasetteki mirasının kapsamında teokrasi, militarizm, milliyetçilik, hiyerarşi, özgürlük karşıtlığı, totalitarizm var, dahası toplumun iktisadi yapılarından, ayrıcalıklı köle sahiplerinden oluşunun tetiklemesiyle nefret etmek var.”

Kategoriler

Kitap ԳԻՐՔ