Esprili ve sıradışı takılarıyla ‘Eileen’

Yazı dizimizin dördüncü haftasında, tasarımlarında lades kemiği, sperm, diş, martı, sevimli filler gibi ilginç objeleri kullanan Aylin Bora’yı konuk ediyoruz. Ailesinden gelen kuyumculuk geleneğinden dolayı küçük yaşlardan itibaren takılarla iç içe olan genç tasarımcı, 2011 yılında Eileen markasını kurdu. Artık kendi ayaklarının üzerinde duran Aylin Bora, ses getiren takılara imza atıyor.

FOTOĞRAFLAR: BERGE ARABIAN

KARİN BAL
karinbal89@gmail.com

Bir şeyin güzel görünmesi için oranlarının çok dengeli
tasarlanması
lazım, ve tabii ki, tasarımların bir hikâyesi olmalı. Suyun kaynağı
olmazsa akmaz, ağacın kökü
olmazsa ayakta duramaz...
Tasarımların birer çıkış noktasının olması önemli.

  • Takı tasarlamaya nasıl karar verdiniz?

Babam, dayım ve abim kuyumcu olduğundan, çocukluğumdan beri bu işlerin içindeyim. Çok hoşuma gidiyordu yaptıkları. Küçükken babam eve iş getirirdi, ürünlere mine yapardı. Ben de fırçayla mineleri sürerdim, beraber pişirirdik. Fırından çıktığında ürünlerin rengi değişirdi. Merakla beklerdim, ne renk çıkacaklar diye. Üniversitede Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü’nü seçmemin nedeni de, butik tasarım işinin içinde olmayı istememdi. Öğrencilik yıllarımda dayımla birlikte aile şirketimizde çalışmaya başladım. Yaklaşık altı yıl beraberdik. İşi pratik olarak dayımın yanında öğrendim. Ailenin kanatları altında olduğunda tam olarak büyüyemiyorsun ve kendini hep çocuk gibi hissediyorsun. Ben de, gerçekten tek başıma kaldığımda neler yapabileceğimi görmek istedim. Bu nedenle tasarımlarımın her aşamasında yalnızım. Markam büyüdüğünde, geriye bakıp “Sıfırdan başlayıp ben başardım” demek istiyorum.

  • Markanızı ve tasarımlarınızı nasıl tarif edersiniz?

Eileen çocukluğumdan beri internet ortamında kullandığım bir takma addı. “İlerde kendi markamı kurduğumda bu ismi koyacağım” derdim. Kendi markamı kurmaya karar verince, hiç düşünmeden bu adı koydum. Tasarımlarımı esprili, eğlenceli ve havalı takılar olarak tarif edebilirim.

  • Nelerden ilham alıyorsunuz? Bugüne dek kaç koleksiyon oluşturdunuz?

Tasarımlarımın hepsi yaşam felsefemle alakalı. İlk olarak, teması özgürlük olan ‘Open Mind Open Wings’ koleksiyonumu oluşturdum; ardından, pembe fillerin yer aldığı ‘Pink Elephant’, ‘yaz neşesi’ temalı ‘Summer Joy’, varoluş temalı ‘Presence’, bronz ürünlerden oluşan ‘Bronze’ ve erkekler için tasarımların yer aldığı ‘For Him’ koleksiyonları geldi. Gümüş üzeri altın kaplama ve rodolit, iyolit, ametist, opal gibi yarı değerli taşlarla çalışıyorum. Ekibimle, yurtiçi ve yurtdışından firmalara özel koleksiyonlar da hazırlıyoruz. Bu özel siparişlerde altın ve pırlanta tasarım da yapıyorum.

  • Takı tasarımı yapan çoğu kişi farklı mesleklerden geliyor. Sizin doğrudan bu alanda eğitim almış olmanızın artı yönleri var mı?

Tasarımla ilgili en gerekli şeylerden biri, zevk sahibi olmaktır. Bu da, gözün doğru oranlarla görebilmesiyle ilgili. Dolayısıyla, hangi meslekten olursanız olun, zevkli şeyler hayal edebilirsiniz. Ama bir düşünceye hayat verirken, onu kâğıda dökerken güzelliğin bir ölçü kompozisyonu olduğunu unutmamak, hayalinizdeki şeyin istediğiniz gibi yansıması için detaylarla oynayıp onu dengelemek gerekir. Bir de, doğru sonuca ulaşmak için, üretimi bilmek gerekiyor. Aksi takdirde, hayal ederken sizi heyecanlandıran şey avuçlarınızın içindeyken sizi mutlu etmeyebilir.

  • Erkekler için oluşturduğunuz ayrı bir koleksiyon var...

Aslında başlangıçta erkekler için çalışmayı düşünmemiştim ama zamanla, sipariş vermek isteyen erkekler olunca, her koleksiyonda onlar için de birkaç versiyon hazırlamak daha adil olur diye düşündüm. Eski koleksiyonlardaki bazı parçaları erkeklere uyarladım. En son koleksiyonum olan ‘Varoluş’ta, konusu gereği, hem erkekler, hem de kadınlar için parçalar var. İlk halimizin imajı olan spermlerden, kadınlar için kolye, küpe, yüzük ve kulaklık, erkekler için ise kol düğmesi ve kolye hazırladım. Kurukafa yüzüklerimin erkek versiyonları da talep görüyor.

  • Şık bir takı sadece göze mi hitap etmeli yoksa hikâyesi de olmalı mı?

Bu sorunun cevabını takı tasarımıyla sınırlandırmamak lazım. Bir şeyin şık, güzel görünmesi için oranlarının çok dengeli tasarlanması lazım, ve tabii ki, tasarımların bir hikâyesi olmalı. Suyun kaynağı olmazsa akmaz, ağacın kökü olmazsa ayakta duramaz... Tasarımların birer çıkış noktasının olması önemli. Tasarımı dengeleyen bir kavram olmalı. İşte o zaman taşlar birbirinin üzerine oturur ve sağlam bir tasarım ortaya çıkar. Çok güzel bir tasarım bile, hikâyesi yoksa, havada kalır.

  • Yeni koleksiyonunuzda ne tür takılar olacak?

Ağırlıklı olarak mineli ve taşlı modeller üzerinde çalışıyorum. Daha çok yazın kullanılabilecek, canlı renklere sahip, pırıltılı, büyük yüzükler ve taşlı modeller oluşturuyorum. Bir-iki ay içinde çıkarmayı planlıyorum.

  • Takı tasarlamak isteyenlere ne tavsiye edersiniz?

Takı tasarlamak, uzaktan göründüğü kadar kolay değil. Ülkemizde birinin yanında veya büyük firmalarda tasarım yapacaksanız, emeğinizin karşılığını maddi anlamda alamıyorsunuz. Çok özgün bir takı tasarlamış olsanız bile çok fazla değer verilmiyor ya da hemen taklit ediliyor. Özgün olmak en önemli şey. Herkes aynı şeyleri yapmaya başladı. Biraz cesaretli olup denemek, ortaya ne çıkacağını görmek gerekiyor.

  • Tasarımlarınıza nerelerden ulaşabiliriz?

Galata’daki Lunapark’tan, Kemerburgaz’daki Ebil Kuaför’den, online alışveriş sitelerinden ya da Instagram ve Facebook yoluyla ulaşmak mümkün.

Aylin Bora İstanbul’da doğdu. İlköğrenimini Feriköy Merametciyan’da, liseyi Pangaltı Mıhitaryan’da tamamladı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümün’den mezun oldu. Milano’daki Avrupa Tasarım Enstitüsü’nde mücevher tasarımı eğitimi aldı. 2011’de kendi adını taşıyan Eileen’i kurarak butik takı tasarımları yapmaya başladı.

Kategoriler

Toplum Fark Yaratanlar