Agos'tan: Çalınmış gelecek ve hayat hakkı

Agos'un bu haftaki baş yazısından: Bugün var olmayan milyonlarca Hıristiyan ve Musevi'den ve onların yaşayacağı Türkiye'den başka bir geleceğin ihtimali çalındı. Tam da bu yüzden ölümlerin anlattığını kabullenmek, hayat hakkının tescili gibi. Çünkü ancak o zaman birlikte ve eşit yaşamaktan, birbirine yan yana çoğalmaktan bahsetmek mümkün olacak.

Savaş ve göç, Ortadoğu'nun kaderi sayılacak denli bir günlük hayat gerçeği. Bu hafta da Musul, kanlı iktidar savaşlarının arenasına döndü. Irak Şam İslam Devleti Örgütü’nün (IŞİD) şehri ele geçirmesinden sonra bölgedeki ilerleyişi sürüyor.Türkiye Başkonsolosluğu'na baskın düzenleyen IŞİD'in elinde 108 Türkiye vatandaşı rehin tutulurken, bölgede yaklaşık 500 bin kişi evlerini terk etmiş durumda.

Bölgede en zor durumda olanlar ise Hıristiyanlar. Ermeniler ve Süryaniler Musul’dan Erbil ve Duhok'a doğru kaçarken, kök salınmış bir memleket daha tarih oluyor.

Öte yandan, Suriye'deki iç savaş dolayısıyla yerle bir olan Halep'te de son hava topu saldırıları ile Ermeni mahallesi Nor Küğ'daki okul, cemiyet binaları ve kiliseleri ağır hasar gördü. Muhalifler ve rejim askerleri arasında stratejik konumundan dolayı çatışmalara sahne olan Nor Küğ'daki Ermeni nüfusu tamamen boşaltıldı.

Bu zorlu coğrafyada, Ermeniler, Süryaniler, Keldaniler gibi bazı halklar yüzyıllara meydan okudular. Ama köktendinci unsurların güç kazandığı bir tabloda bu halklara bir yaşam alanı kalmayacak gibi.

Devletin soy kodu fişleme geleneğinin Cumhuriyet dönemi uygulamalarını arşivden belgelerle ortaya koyan manşetimizin de gösterdiği üzere, Türkiye'de 1927’de 13 milyon 648 bin olan nüfusun, yüzde 2,8’i, yani 380 bini Hıristiyan ve Museviydi. Bu oran korunabilseydi, bugün 76 milyon nüfusun 2,1 milyonu aşkını Hıristiyan ve Musevi olacaktı.

İnsanlar birer rakamdan değil ve aslında azalanlar sadece bir dönemin yaşayan insanları değil. Gelecekte bu topraklarda doğamayanlar da yok hanesinin görünmeyen yüzleri. Soyun kırılmasından kasıt da bu gasp edilmiş gelecek hakkı.

Bugün var olmayan milyonlarca Hıristiyan ve Musevi'den ve onların yaşayacağı Türkiye'den başka bir geleceğin ihtimali çalındı. Tam da bu yüzden ölümlerin anlattığını kabullenmek, hayat hakkının tescili gibi. Çünkü ancak o zaman birlikte ve eşit yaşamaktan, birbirine yan yana çoğalmaktan bahsetmek mümkün olacak.  

Kategoriler

Dosya Başyazı