‘Sherlock Holmes kurgu, ben gerçeğim’

yazar Tarquin Hall’ın yarattığı ‘Hindistan’ın En Özel Detektifi’ Vish Puri, Sherlock Holmes’e benzetilmekten hiç hoşlanmadığı gibi aslında Sherlock Holmes’den de pek hazzetmez.

BÜRKEM CEVHER

Polisiye edebiyat konusunda oldukça muhafazakâr bir okur olarak her detektife ısınamam pek. Kitaplarda kullanılan pek çok klişe canımı sıkar, hemen gözüme batar. Ancak mizah ve heyecanı ustalıkla bir araya getiren yazar Tarquin Hall’ın yarattığı ‘Hindistan’ın En Özel Detektifi’ Vish Puri’nin, polisiye edebiyatın en özgün detektiflerinden biri olmaya aday olduğunu düşünüyorum.

Vish Puri, Sandown şapkasından asla vazgeçmez, evde bile bu şapkaları takmaya devam eder. Safari takım elbisesi ise Hindistan sıcağında bazen kendisine zorluk çıkartsa da detektiflik için ideal olduğunu düşünür. Sol ayağı daha kısa olduğu için özel yapım kauçuk ayakkabılar giyer, bu ayakkabılar olur olmaz yerlerde gıcırdar.

İyi dedektifliğin birinci kuralı

Yemeklere oldukça düşkün olan Puri, karısı Rumpi’nin onun için hazırladığı diyet mönülerine burun kıvırsa da karısına olan sevgisi – ve korkusu – Rumpi’nin kendisi için hazırladığı her yemeği yemesini sağlar. Ancak bu sevgi, denk geldiği restoranlarda baharatlı kızartmalarıyla ünlü Hindistan mutfağının bol kalorili yemeklerini mideye indirmesine asla mani olmaz. Zaten Puri’ye göre iyi detektifliğin birinci kuralı da “Her zaman kahvaltıda iyi bir aloo parantha* ye. Düşünmek için midenin dolu olması gerekir.”

Vish Puri’nin ‘En Özel Detektifler Şirketi’nde pek çok çalışanı vardır, soruşturmalarının tamamını ana ajan kadrosu ile sürdürmektedir. Şüphelilerin evleri ve telefonları en son teknolojik dinleme aygıtlarıyla dinlenir, mali hesapları didik didik edilir, haklarındaki tüm kayıtlara ulaşılır. Çöpleri bile ayrıntılı bir şekilde incelenir ve şüpheliler sürekli izlenir.

Vish Puri, Sherlock Holmes’e benzetilmekten hiç hoşlanmadığı gibi aslında Sherlock Holmes’den de pek hazzetmez.  Holmes’ün, Puri’nin akıl hocası Chanakya’dan esinlendiğini ama Chanakya’nın hakkını teslim etmediğinden yakınır. Chanakya MÖ 300 yılında çıkarım tekniklerini bulmuş, detektiflik ve casusluğun ise ilkelerini yazmıştır. Puri’nin ofisinde Chanakya için özel bir saygı alanı dahi bulunmaktadır.  Kendisini Holmes’e benzetenlere yanıtı hazırdır: “Sherlock Holmes kurgu, ben gerçeğim.”

Serinin ilk kitabı ‘Kayıp Hizmetçi Vakası’nda ünlü bir avukatın, hizmetçisine tecavüz edip onu öldürmekle suçlanması üzerine bu hizmetçiyi bulmaya çalışırken aynı zamanda da annesi ile uğraşmak zorunda kalır Puri. Eski bir polis olan babası gibi o da kadınların asla detektif olamayacaklarını düşünür. “Hele anneler asla!” diyerek annesinin detektiflik yapmasına şiddetle karşı çıksa da ‘Anne-ji’ her macerada kendi soruşturmasını yürüttüğü ve çözdüğü vakalarla pek başarılı bir detektif olduğunu kanıtlamaktadır.

Tanrıça Kali’nin kılıcı

Serinin ikinci kitabı olan ‘Gülmekten Ölen Adam Vakası’nda ise büyük guruların sahtekarlıklarını ortaya çıkartmak isteyen rasyonalist Dr. Suresh Sha tam gülerken dumanlar arasından  ortaya çıkan tanrıça Kali kılıcını çeker ve Dr Sha’yı öldürür. Bir turist de bu anları kameraya çekince tüm Hindistan’da gurulara özel bir ilgi başlar. Vish Puri’nin bu gizeme kayıtsız kalması ise elbette düşünülemez ve  Hindistan polisi ile işbirliği yaparak bu gizemi çözmeye soyunur. Diğer taraftan Anne-ji de katıldığı bir ‘kitty parti’deki (Türkiye’deki altın günü benzeri bir ev partisi) hırsızlık olayının peşindedir.

Hall, kitaplarında ayrıca Hindistan’daki toplumsal yapıya da ciddi eleştiriler getirir. Hindistan’ın yeni zenginlerini davet eden birçok reklam tabelası yanında Puri düşünmeden edemez: “Bütün bunlar Hindistan’ın köle maaşlarıyla çalışan “imkanları yetersiz sınıfların” sırtlarında inşa ediliyordu.” Puri şoföre Maocu hareketin popülerliğinin sürüp sürmeyeceğini sorduğunda şoför: “Sürer elbette.. Çünkü artık yoksullar zenginlerin nesi olduğunu görebiliyor: pahalı arabalar, pahalı evler... Bu yüzden kendilerini kandırılmış hissediyorlar.”

Dilediği kadar kendini beğenmiş bir detektif olsun, ben bu aile babası, iyi insan, tüylü terlik ve ipek sabahlık giyen Vish Puri’yi çok sevdim. Karısı Rumpi’ye sadık, kızlarını çok seven bir adam Puri. Karısını kızdırdığında sefer tasından çıkan kereviz sapını yiyecek kadar da Rumpi’den korkuyor. 

En az oğlu kadar başarılı bir detektif olan ancak sadece kadın olduğu için detektif olamayacağı söylenen Anne-ji’ye ise saygı duydum. Anne-ji oğlu gibi göz önünde olma ihtiyacı duymuyor. Bir muammayı çözmüş olmak ona yetiyor.  Uzun lafın kısası üçüncü kitabın bir an önce çıkmasını bekliyorum. Ayrıca detektif Puri’yi benim kadar çok sevdiyseniz www.vishpuri.com sitesini de seveceksiniz. Arka plandan gelen Delhi sesleri ise yüzünüzü güldürecek.

* Aloo parantha kitabın arkasında yer alan sözlükte şöyle tanımlanıyor: “İçi patates ve baharat karışımıyla doldurulup kızartılan, yoğurt ve turşuyla servis edilen Hindistan’ın yassı buğday ekmeği.”

 

Kategoriler

Kitap ԳԻՐՔ