Adaletsizliğin ‘Zirve’si

Malatya’da Hıristiyanlıkla ilgili kitaplar yayımlayan Zirve Yayınevi’ni basarak, Tilman Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel’i katleden sanıkların mahkemenin son duruşmasında sergilediği tavır, vicdanlarda büyük bir yara açtı. Davayı yakından izleyenler, sanıkların, AK Parti-Cemaat kavgasının yarattığı, Balyoz ve Ergenekon sanıklarının salıverildiği ortam sayesinde cesaretlendiğini söylüyor.

UYGAR GÜLTEKİN
uygargultekin@agos.com.tr

Malatya’da Hıristiyanlıkla ilgili kitaplar yayımlayan Zirve Yayınevi’ni basarak, Tilman Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel’i katleden sanıkların mahkemenin son duruşmasında sergilediği tavır, vicdanlarda büyük bir yara açtı. Katledilenlerin yakınları, 23 Haziran’daki celse öncesinde duruşmanın başlamasını, sanıklarla aynı yerde beklemek zorunda bırakıldılar. Son dönemde yaşanan siyasi gelişmeleri fırsat bilen sanıklar, mahkeme salonunda saldırgan tavırlar sergilediler. Adliye önünde, tutuksuz sanık Emekli Orgenaral Hurşit Tolon’un destekçileri, bayraklar ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” sloganlarıyla gövde gösterisi yaptı. Davayı yakından izleyenler, sanıkların, AK Parti-Cemaat kavgasının yarattığı, Balyoz ve Ergenekon sanıklarının salıverildiği ortam sayesinde cesaretlendiğini söylüyor.

Zirve Katliamı davasının son duruşmasına, Mart ayında denetimli serbestlik yasasıyla tahliye edilen sanıklar ile Ergenekon davasında yargılanan ve geçtiğimiz günlerde tahliye edilen Emekli Orgeneral Hurşit Tolon da katıldı.

Sırtları sıvazlanıyor 

Duruşmayı izleyenlerden Protestan Kiliseler Derneği Genel Sekreteri Umut Şahin, sanıkların son dönemdeki siyasi gelgitler sayesinde cesaretlendiklerine ve mahkemeyi tehdit eden tavırlar içinde olduklarına dikkat çekti: “Hükümet-Cemaat kavgası, mahkemeyi de etkiliyor. Sanıklar ‘Başbakanımız’, ‘17 Aralık darbesi’ demeye başladılar. ‘Bize bunu Cemaat yapıyor’, ‘bu bir kumpas’, ‘komplo’, ‘Başbakan’a da düzenlemek istediler’ lafları ağızlarından eksik olmuyor. O rüzgârı arkalarına alarak mahkemeye saldırdılar. Cesaret almış durumdalar. Mahkeme üzerinde büyük baskı var. Sanıklar açıkça, ‘Bizi serbest bırakırsanız başbakanın yolundasınız; bırakmazsanız Gülen’in yolundasınız. Tercih sizin’ dediler. Politik atmosferden yararlanmaya çalışıyorlar.”

Davayı başından bu yana takip eden avukat Erdal Doğan da, AK Parti ile Gülen Cemaati arasında yaşanan çatışmanın etkisinin, Zirve Katliamı davasında yoğun bir şekilde hissedildiğini söyledi. “Hükümet Gülen cemaatine karşı Ergenekon’u kendine yedekledi” diyen Doğan, Zirve davasının içinin boşaltılmaya çalışıldığından ve her şeye “kumpas” gözüyle bakıldığından şikâyet etti: “Ergenekon ve diğer davalar için kumpas demeye başladılar. Medya katliamın merkezini dağıtmaya çalışıyor. Bütün sorumlulukları Cemaat’e kaydırmak gibi bir çaba var. Bu, davaların altını boşaltmaktır. Her şey kumpasmış gibi bir algı yaratmak çok sakıncalı.”

Katliamda öldürülen Uğur Yüksel’in annesi Hatice Yüksel, duruşmanın başlamasını katillerle aynı salonda beklemek zorunda kaldı. “Karşıma geçip oturdular. Paşalar gibi kuruldular, ben çok kötü oldum. Onları görünce sinirlerim boşalıyor” diyen Yüksel, isyanını, “Bunlar üç kişiyi vahşice katletmişler, beş senede çıkmak olur mu!” sözleriyle dile getirdi.

Umut Şahin de, sanıkların cinayeti işlediklerini itiraf ettikleri halde tutuksuz olmalarının kamu vicdanını yaraladığına dikkat çekti: “Dışarıda olmaları anlaşılmaz bir şey. Katil sanıklar dışardayken azmettiricilerin içeride olması da trajikomik bir durum.”

Şahin, yargılama sonucunda sanıkların ceza alacaklarına inandıklarına, ancak bu arada kaçabileceklerine dikkat çekti: “Biz sanıkların beraat etmelerini beklemiyoruz ama kaçmalarından endişeliyiz. Yeni suç işleme olasılıkları var. Sonuçta üç kere müebbetle yargılanıyorlar. 10 kişiyi de öldürseler aynı cezayı alacaklar şu anda. Onlar için değişen bir şey yok. Ayrıca kaçma imkânları var.”

Ellerini kollarını sallaya sallaya geziyorlar

Denetimli serbestlik kararıyla tahliye edilmelerinin ardından, sanıklardan Hamit Çeker, Cuma Özdemir, Abuzer Yıldırım ve Salih Gürler'in sık sık kontrol hükümlerini ihlal ettikleri tespit edildi. Örneğin Hamit Çeker’in, 12 Mayıs gecesi 4 saati aşkın süre denetim alanı dışında olduğu ortaya çıktı. 

Denetimli Serbestlik Daire Başkanlığı Elektronik İzleme Şube Müdürlüğü, ihlalleri, saatleri ve uydu görüntüleriyle birlikte İl Müdürlüğü’ne bildirdi. Ayrıca hâkim aracılığıyla farklı bir tespit daha yapıldı ve ihlaller Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne bildirildi. Mahkeme, denetimli serbestlik şartlarının açık şekilde ihlaline rağmen tutuklama kararı vermedi.

Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklarla ilgili tutukluluk kararı vermediği gibi, Denetimli Serbestlik Bürosu’na, “Mahkememizdeki iş yoğunluğu ve belirtilen şekilde bir tespit yapılmadan sadece sinyal bilgileri değerlendirilerek yükümlünün adli kontrol kararını ihlal etmiş sayılamayacağı, tespitler yapılmadan ve yükümlünün adli kontrol kararını ihlal ettiği belirlenmeden mahkememize bu şekilde taleplerin gönderilmemesi” ihtarında bulundu. Oysa mevzuat, ev hapsinin ihlal edilmesi halinde sanıkların doğrudan tutuklanmasını öngörüyor.

Kategoriler

Güncel Gündem