Ermenistan ve Türkiye’den 20 kardeş

Türkiye ve Ermenistan’dan 20 gencin birlikte gerçekleştirdiği dans gösterisinin Gümrü Belediyesi tarafından nasıl engellendiğini geçen hafta Agos’un manşetine taşımıştık. Peki turne nasıl geçti? Diyalog kurmak için oluşturulan proje amacına ulaşabildi mi? Katılımcılar anlatıyor.

‘Kardeşler’ Doğubayazıt'ta 

GÖZDE KAZAZ
gozdekazaz@agos.com.tr

Türkiye ve Ermenistan’dan 20 gencin birlikte gerçekleştirdiği dans gösterisinin Gümrü Belediyesi tarafından nasıl engellendiğini geçen hafta Agos’un manşetine taşımıştık. Dans gösterisi, Belediye şehir meydanı için izin vermeyince Casa Vakfı’nın salonunda ve Vahramaberd köyünde gerçekleşmiş; 20 genç Vanadzor, Spitak, Dilijan ve Yerevan gösterilerinin sonunda iki haftalık turneyi tamamlamıştı.

‘İlkti ve çok güzeldi’

Peki turne nasıl geçti? Diyalog kurmak için oluşturulan proje amacına ulaşabildi mi? “Daha önce Türkiye ve Ermenistan’dan toplam 20 kişiyi dans etmek için bir arada görmemiştim. Bu bir ilkti ve çok güzeldi.” Projenin katılımcılarından Nanée Malek Stanian böyle özetliyor iki haftalık süreci. Bir araya gelmeden önce herkes nasıl geçeceğiyle ilgili bazı endişeler taşısa da ayrılırken birbirlerine ‘kardeş’ diye sarılarak ağladıklarından, ‘kardeşler’ isimli bir Facebook grubu kurduklarından bahsediyor. Grup, önyargıları kırmak için bir araya gelmiş ve Stanian’a göre başarılı olunmuş: “Ermenistan’dan gelenler için önyargı, Türklerin kötü olduğu ve soykırımı kabul etmemeleriydi. Türkiye tarafının da sanırım ‘Soykırım olmadı, yalan söylüyorsunuz’ türünden önyargıları vardı. Neticede herkes çok şey öğrendi, proje insani ilişkiler kurmak açısından yüzde bir milyon işe yaradı.”

Gümrü tecrübesi hayal kırıklığı yaratsa da Stanian sonuçtan memnun: ”Durumun bize dönüşü iyi oldu. Çünkü insanlar ve medya çok ilgilendi. Ama en etkileyicisi benim için Vahramaberd köyündeki performanstı. Şovdan sonra konuştuğumuz köylüler, ‘Depremden sonra ilk defa insanların köyümüzde dans ettiğini gördük. Bize mutluluk getirdiniz’ dediler. Yüzlerindeki ifadeyi görmeliydiniz.”

Yerevan’daki Âşıklar Parkı’nda hatıra fotoğrafı

‘Ayranın tadı’

Diyarbakırlı Cumali Yılmaz, dans ekibine son dakikada dahil olanlardan. TOG (Toplum Gönüllüleri Vakfı) gönüllüsü olan Yılmaz, ekibi karşılamakla görevliymiş; “Baktım arkadaşlar sıcakkanlı, yer de varmış, katıldım hemen” diyor. Çevresindeki insanların Ermeniler konusunda önyargılı olduğunu fakat kendisinin herhangi bir sorunu olmadığını belirten Yılmaz, sadece yemeklere alışamadığını söylüyor; ‘ayranın tadı bile farklı’ymış. “İnsanlar gerçekten sıcakkanlıydı, hükümet kısmını bilemem. Politika kısmıyla ilgilenmiyorum. “Yerevan’daki Tsitsernakaberd’i (Ermeni Soykırımı Anıtı) ziyaret eden grubun içinde yer alan Cumali Yılmaz, anıtta kendilerine rehberlik edenin bilgi konusunda eksik olduğu görüşünde: “Duygularını kattı biraz anlatırken. Biz sonuçta her şeyi dinlemek için gitmiştik, hazırdık. Güzeldi, ama var olan bilgilerimden fazlasını almadım orada” diyor.

Evlilik krizi

Ekibin dans eğitmenlerinden Levent Yücel ise ilk günlerde bazı tartışmalar çıktığını söylüyor: “İki ülkenin danslarından bir kurgu oluşturduk. Kavga olarak başlayan bir düğün sahnesi oynandı. Düğün kısmı biraz tirajikomik oldu; Ermenistan’da ve Türkiye’den iki insanın evlenmesine bazı katılımcılar tepki gösterdi. Ya da kostümlerde ‘Ermeni kostümü/Türk kostümü giymem’ sorunu yaşandı. Herkes geçmişindeki korku ve önyargıları taşıyor tabii. Ama bunların hepsi ilk beş gün için geçerli. Diyarbakır’dan yola çıkarken artık bu sorunlar bitmişti.”

Muş’ta eski bir Ermeni mahallesine yaptıkları ziyaretten çok etkilendiğini belirtiyor Yücel: “Ermenistan’dan gelen arkadaşlar hüngür hüngür ağlamaya başladı. Özür dilesen, sarılsan, ‘oldu bunlar’ desen yeterli olmuyor. ‘Neden bu insanlar ağlıyor?’ sorusunu sorduğunda projenin amacını anlıyorsun zaten. İki ülkede sınırlar olmasa, biraz daha zaman geçirip konuşulabilse nelerin değişeceğini gördük.”