Anadolu’daki azınlık vakıfları hala bürokrasi mağduru

İstanbul’daki gayrimüslim vakıfların karşılaştığı sorunların benzeri, Hatay’daki azınlık vakıflarını da meşgul etmeye devam ediyor. Geçtiğimiz hafta sonu Cemaat Vakıfları Temsilcisi Laki Vingas’ın başkanlığında Hatay’da bulunan Rum-Ermeni-Musevi cemaat vakıfları bir araya gelerek bu sorunları masaya yatırdı.

YORGO DEMİR
geodem2000@gmail.com

İstanbul’daki gayrimüslim vakıfların karşılaştığı sorunların benzeri, Hatay’daki azınlık vakıflarını da meşgul etmeye devam ediyor. Geçtiğimiz hafta sonu Cemaat Vakıfları Temsilcisi Laki Vingas’ın başkanlığında Hatay’da bulunan Rum-Ermeni-Musevi cemaat vakıfları bir araya gelerek bu sorunları masaya yatırdı.

Hatay’da vakıf seçimleri yönetmeliğinin iptaline bağlı yaşanan temsil sorununun yanı sıra, kanuni düzenlemelere rağmen sürmekte olan mülkiyet sorunlarının da tartışıldığı toplantıya, bölgede bulunan faal 13 vakıftan 9 yönetici katılırken,  İHD Hatay Şubesi İdarecisi David Çağan ve Avukat  Rita Ender de toplantıda yer aldı. Cemaat Vakıfları Temsilcisi Laki Vingas, Cemaat Vakıflarından Sorumlu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a Hatay’daki üç günlük ziyaretine ilişkin gözlem ve tespitlerden oluşan bir rapor sunacak. 

Şaul Cennudioğlu 

İsim karışıklığı meselesi

Toplantı süresince isimlerle ilgili karışıklıklar ve bunlara ilişkin davalar değerlendirildi. Aidiyet açısından belirsizlikler yaratıp hukuki sorunları beraberinde getiren Mor Yuhanna Kilisesi Vakfı’nın, zamanla ‘Mario Hanna’ adını almış olması, karışıklığa sebep olan örneklerden sadece bir tanesi olarak gösterildi.

İsim tashihine gidilmesi gereken durumlardan bir diğeri; eskiden Samandağı Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı'na bağlı dört kiliseye 1936’da devlet tarafından ayrı ayrı vakıf unvanı verilmesi sonrasında, bu vakıfların mazbut ilan edilmek suretiyle gayrımenkullerinin mülkiyet ve kullanım haklarının VGM’ye geçmiş olması. Samandağı Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı Başkanı Dr. Dimyan Emektaş, “Aslında yapmamız gereken bu vakıfların bize  ait olduğunu  ispat etmek ve bu  dört  kilise üzerindeki ‘vakıf’ ibaresini kaldırmak. Bu dört kilisede ibadet eden de, bakımını, restorasyonunu üstlenen de aslında Samandağı bölgesi cemaatinin kendisi. Bizim yaklaşık olarak 2.400 kişilik bir cemaatimiz var. Bu kiliseler vakıf statüsünden çıkartılıp tekrar Samandağı Vakfı’na tescil edilmeli ki, bu kiliselerimize ait mülklerden faydalanabilelim” dedi. Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne bir dilekçe yolladıklarını belirten Emektaş, VGM’den gelecek cevabı bekleyeceklerini ifade etti. 

Geçici 11. madde sıkıntısı

Toplantıda dile getirilen konulardan biri de geçici 11. maddenin yetersizliğiydi. Özellikle satış işleminin yapılmış olduğu durumlar açısından kanun maddesinin mevcut şekliyle çözüm yaratmadığı, haksızlığı gideremediği dile getirildi.

Cem Çapar

Hatay’daki üç Ermeni vakfından biri olan Samandağ Vakıflı Köyü Ermeni Ortodoks Kilisesi Vakfı’nın yaşadığı sorun da geçici 11. maddenin kapsamıyla ilintili. Buna göre vakıf,  1936 Beyannamesi'nde kayıtlı gözükmeyen mülkler üzerinde hak iddia edemiyor. Zira Hatay’ın anavatana bağlanması beyannameden üç yıl sonrasına, yani 1939’a tekabül ediyor. Vakfın başkanı Cem Çapar  37 tapu için VGM’ye yapılan başvuruların reddedildiğini ifade ederek şunu söyledi: “Ancak devletin gözden kaçırdığı bir şey var, o da Hatay’ın T.C.’ye 1939’da ilhak olduğu. Dolayısıyla mülklerin 36 Beyannamesi’nde kayıtlı gözükmesi mümkün değil.” Bu 37 mülk içerisinde akrabalarının da defnedildiği mezarlık, kilise ve üçüncü şahıslara geçmiş başka mülklerin de bulunduğunu belirten Çapar, “Geçici 11. maddenin Hatay’daki vakıflarımızı da kapsayacak şekilde genişletilip mağduriyetimizin giderilmesini ve haklarımızın iadesini talep ediyoruz” dedi.

 

Hatay Musevileri zorda

Bölgenin bir başka azınlık cemaati Museviler. Bölgede köklü bir geçmişe sahip olan Musevilerin günümüzde ciddi demografik sorunu var. Koşullar yüzünden Hatay Musevilerinin İstanbul ve yurtdışına göç ettiğini ve şu anda kentte 8-10 aile kalmış olduğuna işaret eden Antakya Musevi Havrası Vakfı Başkanı Şaul Cennudioğlu, bölgedeki Musevi nüfusunu artırmak için çareler düşündüklerini ve bu yönde İstanbul’daki Hahambaşılıktan da yardım talep ettiklerini belirtti. Cennudioğlu, iş veya kalacak yer tahsis ederek İstanbul’daki Musevi cemaat üyelerini Hatay’a yerleşmeleri yönünde  cesaretlendirmeye çalıştıklarını söyledi.