Çınarcıklı Ermenilerden kilise isteği

İstanbulluların gözde sayfiye mekânlarından Yalova’ya bağlı Çınarcık’a yaz aylarında rağbet eden Ermeni nüfus, son yıllarda ilçedeki kilise ihtiyacını daha fazla dile getirmeye başladı.

AREN DADIROĞLU
arendadir@gmail.com

İstanbulluların gözde sayfiye mekânlarından Yalova’ya bağlı Çınarcık’a yaz aylarında rağbet eden Ermeni nüfus, son yıllarda ilçedeki kilise ihtiyacını daha fazla dile getirmeye başladı. Konu hakkında bize ulaşan talepleri teyit etmek amacıyla görüştüğümüz Çınarcıklılar, kilise eksikliğine dikkat çekiyor ve Meryemana Yortusu’nda, Yalova Belediyesi’nin sağladığı motorlarla Kartal Surp Nışan Kilisesi’ne gitmenin geçici bir çözüm olduğunu söylüyorlar. Halk, yaz aylarında Ermeni nüfusun yoğunlaştığı semtlerde, şapellerin ibadet ihtiyacı için çözüm olabileceğini düşünüyor. Biz de bu talebin yasal zeminini ve karşılanıp karşılanamayacağını araştırdık.

‘Protestan Kiliseleri dernek statüsünde’

İbadethane açılması konusunda en güncel taleplere sahip olan Protestan cemaatlerinin deneyimlerini öğrenmek üzere görüşlerine başvurduğumuz Protestan Kiliseler Birliği Genel Sekreteri Umut Şahin, kiliselerini dernek çatısı altında açtıklarını söylüyor. Şahin, süreci şöyle özetliyor: “Protestan kiliseleri olarak iki yol izliyoruz. Öncelikle resmi kilise prosedürünü tamamlamaya çalışıyoruz, fakat çoğu zaman bunu başaramıyor, kiliselerimizi dernek çatısı altında açıyoruz. Yasaya göre, bir ibadet yeri kurulurken, 2.500 metrekarelik bir imar planı içinde yer alması gerekiyor. Bu şartlar sağlandığında önce belediye encümeninin onayı alınıyor, ardından inşaat yapılıyor ve sonrasında oturum izni veriliyor. Son karar mercii ise valilik. Türkiye’de bu prosedürü tamamlayabilen tek bir Protestan kilisesi var, o da İstanbul Altıntepe Protestan Kilisesi. Zaten bu, Cumhuriyet tarihinde bir ilk. İki kilisenin ise prosedürleri tamamlandı, fakat valilik engeline takıldı. Kiliselerimizin büyük kısmı dernek statüsünde; derneğin tüzüğüne, kilisenin tüm faaliyetlerini yazıyoruz. 2005’te bu kapıyı açtık. Dernek örgütlenmesi, hukuki olarak, vakıf örgütlenmesine göre çok daha kolay. Derneklerin tek eksikliği, kilise olarak kabul edilmemeleri ama bizim için bu önemli bir ayrıntı değil. Geçmişte kiliselerimize karşı açılan davalar oldu ama bir şey çıkmadı. Hükümet de bu konuda toleranslı davranıyor.”

‘Kuyumcukent’teki şapel iyi bir örnek’

Konu hakkında görüşlerine başvurduğumuz Avukat Sebu Aslangil de, kilise kurulmasının önünde yasal bir engel olmadığını ifade ediyor. Aslangil, kiliselerin, bir tüzel kişiliğe dayandırılması gerektiğini söylüyor: “Öncelikle bir mülkiyet edinilmesi lazım. Belediyenin de buranın ibadethaneye uygunluğu konusunda rapor vermesi gerekiyor. Kilisenin vakıf veya dernek gibi bir tüzel kişiliğe dayanması gerekir. Mevzuata göre derneğin örgütlenmesi daha basit, sermayeye de ihtiyacı yok. Bizde denenmiş bir örnek yok ama niye olmasın?”

Aslangil, Kuyumcukent’te, Kuyumcukent İşletme A.Ş. tüzel kişiliği bünyesinde hizmete giren şapelin bu konuda çok güzel bir örnek olduğunu ifade ediyor.


Ateşyan: ‘Böyle bir ihtiyaç yok’

Başepiskopos Aram Ateşyan, konuya dair sorumuz üzerine yaptığı kısa açıklamada, Çınarcık’ta kilise ihtiyacı olmadığını düşündüğünü belirtti. Ateşyan şöyle konuştu: “Yıllardır orada kilise olmadı. Biz zaten gerektiğinde diğer kiliseleri kullanıyoruz. Bir kilise açılması söz konusu değil. Patrikhane de bir şey yapamaz. Ruhanilerimiz Anadolu’daki şehirlere gittiğinde salonlarda ve hatta evlerde Badarak ayini yapıyorlar, ancak böyle bir formül olabilir. Dernek statüsü de bizim için söz konusu olamaz.”

Kategoriler

Toplum Kilise