‘Amacım tabu yıkmak değil, mizah yapmak’

GQ ve Ot dergilerinden tanıdığımız, Kısmet Şov adlı komedi grubunun stand-up sanatçılarından Deniz Özturhan, kadın gözüyle mizah yapıyor. Özturhan, yazdıkları, çizdikleri ve söyledikleriyle hayatı anlaşılır kılıyor, kadınları özgürleştiriyor ve en çok da güldürüyor.

Fotoğraf: BERGE ARABIAN

ESİN BOZOVALI
esinbozovali@gmail.com

GQ ve Ot dergilerinden tanıdığımız, Kısmet Şov adlı komedi grubunun stand-up sanatçılarından Deniz Özturhan, kadın gözüyle mizah yapıyor. Özturhan, yazdıkları, çizdikleri ve söyledikleriyle hayatı anlaşılır kılıyor, kadınları özgürleştiriyor ve en çok da güldürüyor.

  • Stand-up yapmaya nasıl başladınız?

‘Kim Lan Bu Hayatımın Erkeği’ adlı blogumda ‘99 yolla hayatınızın erkeğini elde edin’ konulu yazılara, mizah yoluyla isyan ediyorum. Blogum çok ilgi toplayınca, stand-up gösterileri yapan Deniz Alnıtemiz onunla beraber sahneye çıkmamı teklif etti. Hiçbir bilgim yoktu stand-up konusunda. Başlangıçta, önceden yazdığım yazılardan faydalandım. Zamanla sahnede piştim diyebilirim.

  • Mizah yoluyla derdinizi anlatmayı seçiyorsunuz. Neden?

İnsanlara bir şey anlatmanın, empati kurdurmanın en kolay yolu onları güldürmek. Mesela siyasetten konuşurken bir süre sonra geriliyorsun, kavga ediyorsun, feminizmden bahsedince ‘bık bık eden kadın’ oluyorsun, ama bu konuları düzgün bir mizahla aktardığında, karşı taraf için konuyu daha anlaşılır kılabiliyorsun. Güldüremediğim de oluyor tabii... Örneğin bir gösteride salondaki kadınlara “Aranızda hiç taciz edilmemiş olan var mı?” diye sormuştum. Sessizlik oldu. Erkeklere, “Aranızda birini taciz eden var mı?” diye sorduğumda yine sessizlik oldu. “E peki bu kadınları ben mi taciz ediyorum?” deyince buz kesti salon.

  • Yazılarınızda ve gösterinizde anlattıklarınızdan yola çıkarak soruyorum, feminist misiniz?

Kendimi feminist olarak tanımlıyorum. Türkiye’de kadınlar her daim tehlike altında. Sahneye çıkmayı, çalışmayı bırakın, bir kadının bir yerden bir yere sağ salim gitmesi bile dert. Bu şartlar altındayken, önceliğim kadınlar. Her zaman kadınlara ve genç kızlara seslenmeye çalıştım. Yazılarımda onlara, yalnız başlarına da mutlu olabileceklerini anlatmayı amaçlıyorum. Maalesef, özgürlüklerimizi çalışarak, çabalayarak elde etmek zorundayız bu ülkede. Alman Milli Takımı gibi, çok çalışmamız lazım! Bir süre sonra daha aklı başında toplumlar gibi davranmaya başlayacağız diye bekliyorum. Sloganım, “Devrim değil evrim!”

  • Şovunuzda müstehcen diyebileceğimiz konularda; özellikle kadınların en büyük problemleriyle ilgili, en çok da kadınları güldüren şakalar yapıyorsunuz. Çoğunlukla erkeklerin söz hakkı varmış gibi duran konularda konuşup, kadın gözüyle onlarla dalga geçiyorsunuz…

Akıl hocalarım ve takip ettiğim komedyenler hep erkek olduğu için düşünce biçimlerine ve söylediklerine biraz hâkim olduğumu söyleyebilirim. Ayrıca sadece erkeklerin hakkı falan da değil bu konular hakkında konuşmak. Bu hak ortada duruyor. Erkeklerin, mizahı kendi tekeline alan ve kadınların kendi esprilerini anlamadıklarını düşünen bir tutumları da var. Kadınları bu sahada kabul etmeleri zordur. Türkiye’de kadınlar mizah konusu olduklarında, genellikle regl olmamızın abartılmasından, erkek arkadaşlarımıza ‘trip’ atmamızdan bahsediliyor. Burada bir aşağılama var. Erkekler regl olsa Ortadoğu’da sürüyle yeni savaş çıkardı; çok ciddiyim. Ya da örneğin, 31’den bahsetmeyen erkek mizahçı bulamazsınız; bu yüzden, benim de cinsellikten bahsetmem garipsenmemeli. Ben her konuda konuşma özgürlüğümü iyi mizah yaparak kazanıyorum. Öylesine küfür etmek ya da rahat konuşmak için değil, mizaha araç olarak kullanıyorum bu konuları. Öncelikli amacım tabu yıkmak değil, mizah yapmak.

  • Erkekler nasıl karşılıyor şakalarınızı? Anlıyorlar mı?

Kadınların beni daha iyi anladığını söyleyebilirim. Fakat her iki cins de, kadınlardan bahsederek mizah yapılmasına, kadın gözüyle erkeklerin, cinselliğin konuşulmasına çok alışık değil. Çiftler beraber geldiğinde, kadınlar “Oh, benim söyleyemediklerimi ne güzel söyledin” diyerek, gösteri boyunca erkek arkadaşlarını dürterken, ağır abilerimiz bazen “Kız arkadaşımın yanında bana bunları nasıl söylersin!” diyor.

  • Şakaları ya da yazılarınızı yazarken nelerden esinleniyorsunuz?

Çoğu yazar gibi, benim de çok coşkulu ve renkli bir hayatım yok. Kendi yaşadıklarımdan değil, gözlemlerimden ve insanlardan dinlediklerimden esinleniyorum. Arkadaşlarımın dertlerinden, kendi deneyimlerinden aktarmaya çalıştığım bir sürü şey de var tabii ama, artık fark ediyorum ki tavsiyelerim dönemin gerisinde kalıyor.

  • Cesur ve rahat tavrınız, özgür bir ailede büyüdüğünüzü düşündürüyor...

İzmirli, liberal bir aileden geliyorum ama ‘Fakir ama İyi Sevişen Adam’ başlıklı yazımın da olduğu kitabı anneme okuturken, çok da rahat hissedemiyorum kendimi. Başkalarını özgürleştirmeye çalışırken, kendi hayatıma bu denli özgürce bakamıyorum. Yine de, çabalıyorum diyebilirim.

  • ‘Kadın komedyen’ tabirinden rahatsız mısınız? Sizi sınırlandırdığı oluyor mu?

Başlarda, bana sadece yazar denmesine bile sinirleniyordum ama artık önemsemiyorum. Geçenlerde Twitter’da “Kendine ‘Sosyalist Ermeni Kadın Yazar’ diyen birinin, erkeğine sadece yazar deniyordur” diye bir tweet gördüm ve çok güldüm. Bir kadın önemli bir şeyler yaptığında bu kadar başlık konmasına gerek yok. ‘Kadın komedyen’ denmesi küçük bir pozitif ayrımcılık yaratıyor belki ama rahatsız değilim bu durumdan.

  • Sahnede kendinizle de dalga geçiyorsunuz. Bunun için ilk adım sanırım insanın kendiyle barışması. Nasıl yaptınız bunu?

Kendime hiç küsmemiştim ki! Güzellik, fiziksel konular, asla önceliğim olmadı. Süslenmenin zaman kaybı olduğunu düşünüyorum. Kadının paket olarak kendini bir yere koyması durumunu kabullenemedim hiç. Yazarım, güzel olmama gerek de yok zaten. Marquez bir kez bile eline topuklu ayakkabı alıp uygun elbise aramaya çıkmamıştır herhalde!

  • Böyle acılı, öfke dolu günler yaşarken mizah yapmaya yabancılaştığınız olmuyor mu?

Asıl böyle günlerde mizah lazım. Yaşadığımız ânın içindeyken hep dehşet içindeyiz; mizah bu durumlarla baş etmemizi ve ortak tepkiyi paylaşmamızı kolaylaştırıyor. Gezi bize bunu gösterdi. Komedyenler olarak, sokağın bizden ileride komedyenlerle dolu olduğunu gördük. Gezi’de yaşananların dalgasını geçmeden, belki de onu atlatmak zor olurdu. Ülke siyasetindeki kafa karışıklığı ve enteresan faşizm anlayışına karşı mizah sayesinde savunma mekanizması geliştiriyoruz.

Kategoriler

Güncel Yaşam